Atatürk’ün başkanlık sistemi hakkındaki görüşlerini bilen var mı? Atatürk bu konuda hiç konuşmuş mu? Konuşmuşsa ne demiş? Niye demiş?
- 1930 yılına gelindiğinde, ABD’de başlayıp tüm dünyaya yayılan 1929 ekonomik buhranın etkileri Türkiye’de hissedilmeye başlanıyor.
- Bazıları yaşanan sıkıntıların sorumlusu olarak Atatürk’ü gösteriyor. Atatürk’ün devlet meseleleriyle yeterince ilgilenmediği konuşuluyor.
- Ekonomik buhran Türkiye’yi dünyayı etkilediği kadar olmasa da etkilemiştir. 1928’de 88 milyon $ olan ihracat, 1930’da 71 milyon $’a düştü
- 1928’de 113 milyon $ olan ithalat 1930’da 69 milyon $’a düştü. 1928’de %11 büyüyen Türkiye, krizin etkisiyle 1930’da sadece %2 büyüdü.
- Kriz Türkiye’yi vurmasa da, bu yavaşlama Atatürk karşıtlarının eline koz vermiş oldu. Dedikodular Atatürk’ün kulağına kadar gitti.
- Atatürk eleştiriler karşısına kızıp öfkelenen ve suçlayan biri değil, yüzleşen bir tipti. Derhal yurt gezisine çıkmaya karar verdi.
- Önce İzmir ve Aydın, sonra Isparta derken, 6 Mart 1930’da Antalya’ya vardı. Genel sekreteri Rıza Soyak’ı yanına alıp kalacağı eve geçti.
- Yorgundu. Üzgündü. Beklediğinden çok şikayet duymuştu. Odasına geçince koltuğa yığılır gibi oturdu. Sigarsını yaktı. Ve anlatmaya başladı
- İl il dolaşmaya, halkla temas etmeye devam etti. Nihayetinde, halkın şikayetlerinin mecliste yankılanması için bir yol buldu: Muhalefet.
- Halkın şikayetleri gösterdi ki; yöneticiler, muhalefet olmadığından işlerini kolayca idare ediyor, durumu kendi menfaatine kullanıyordu.
- Bu nedenle eskiden beri Başbakan İsmet İnönü yönetimini eleştirmekten geri durmayan Fethi Okyar’a bir parti kurmasını tavsiye etti.
- Okyar, Atatürk’e mektup yazarak Türkiye’nin ekonomi politikasını eleştirdi. Sebebini tek parti yönetimi olarak görüp teklifi kabul etti.
- Atatürk cevap olarak, çok partili düzene gençliğinden bu yana tutkulu olduğunu yazar. Böylelikle anlaşma sağlanmıştır: Çok partili düzen
- İsmet Paşa’ya muhalif Ahmet bey, haberi alınca Fethi Okyar’a düşüncelerini belirten mektup yazar. Mektup sonra Atatürk’ün eline geçer.
- Bir süre yapılan toplantıda Ahmet Bey de vardır. Atatürk, kendisine yazdığı mektubu sorar. Ciddi bir tartışma doğar.
- Tartışma tam da Atatürk’ün istediği cinstendir. Zira, iki görüşü çarpıştırmak ve onların ne olduğunu anlamak, sık yaptığı bir iştir.
- Ahmet Ağaoğlu ve İsmet İnönü, konu üzerine uzun uzun tartışırlar ve tartışmanın sonunda Ağaoğlu, muhalif 50 vekil bulabileceğini söyler.
- Nihayetinde, Serbest Cumhuriyet Fırkası, 12 Ağustos 1930’da kurulur. Fırka kendini liberal olarak tanımlar ve CHF’nin solunda görür.
- Ortaya ilginç bir durum çıkmıştır. Atatürk, CHF’nin lideri olarak SCF’nin rakibidir. Aynı zamanda cumhurbaşkanıdır. Nasıl olacaktır?
- Konu, muhalif parti lideri Fethi Oktay’a sorulur. Okyar, bunun zor bir durum olduğunu ama Gazi’nin tarafsız kalacağını bildiğini söyler.
- Atatürk, Okyar’ın da bulunduğu bir dost meclisinde, nasıl tutum takınacağını açıkça söyler. Cümleler, devlet büyüklüğü kokmaktadır.
- SCF kurulur kurulmaz, vaadedilen ılımlı tavrını bir kenara koyup hükümeti sert şekilde eleştirir. Ufukta belediye seçimleri vardır.
- Parti görevlilerinden Tahsin bey, halkın büyük desteği olduğunu düşünerek, belediye seçimlerine girme fikrini Atatürk’e açar.
- Atatürk, partinin henüz kuvvetli olmadan gireceği seçimi kaybedebileceğini ve zarar görebileceğini söyler ama Tahsin bey diretir.
- Atatürk, ısrarı karşısında Tahsin beye müsaade verir. Böylece seçim yarışı başlar. Siyasi ortam gittikçe gerginleşir.
- Ağustos ayının sonlarında, Fethi Okyar, şeker tekelinin büyük bir zulüm olduğunu açıkladı. Oysa şekerdeki tekel çoktan kaldırılmıştı.
- İsmet İnönü Sivas’ta, demiryolu açılışında Fethi Okyar’ı yalancılıkla suçladı. Okyar ise İzmir’de tekelleri yolsuzlukla suçladı.
- İzmir CHF binasının önünde Okyar lehine atılan tezahüratlardan sonra kavga çıkmış, camlar kırılmış ve parti otomobili parçalanmıştı.
- SCF yanlıları bir gazete önünde taşkınlık yaptı. Jandarma olaya müdahale etti. Bir çocuk kazayla vuruldu. Altı kişi yaralandı.
- İsmet İnönü aynı gün, Dolmabahçe’deki Cumhurbaşkanlığı ofisine gelir. Genel sekreter Soyak’a dert yanar. Bu sırada Atatürk içeri girer.
- Atatürk, Soyak’ın dışarı çıkmasını ister. İnönü ile birlikte baş başa iki saat görüşürler. Gazi, durumlar ötürü üzgündür. Süreci izler.
- İnönü, bir süre sonra Okyar’ın yapacağı İzmir mitingi iptal ettirir. Atatürk durumu öğrenir. Derhal Okyar’a mektup yazar.
- Eylül 1930’da Okyar, para politikasını eleştiren bir açıklama yapıp, meclisi toplantıya çağırdı. Hükümet yeni bir kanun tasarısı sundu.
- Kanun Okyar tarafından beğenildi ve oy birliğiyle kabul edildi. Oturum Atatürk tarafından da izlendi. Siyaset ısınıyordu.
- Fakat ortaya yeni iddialar atılıyordu. Bir iddiaya göre Okyar, partisine geçmek için Atatürk’e “ömür boyu c.başkanlığı” tekli etmişti.
- Atatürk iddiayı yalanlar. Gazeteciler bu kez, böyle bir teklif karşısında neler düşüneceğini Atatürk’e sorar. Cevap muazzamdır:
- Kısa bir süre, hükümetin görev süresi sona erer. Atatürk, hükümeti kurma yetkisini yeniden İnönü’ye verir.
- Gazetelerde, Atatürk’ün “İsmet Paşa hükümeti kurmayı kabul etmeseydi, başvekilliği üzerime alırdım. Ya ben ya İsmet Paşa” dediği yazılır
- Bu lakırdılar üzerine, Atatürk’ün hem cumhurbaşkanı hem de başbakanlık görevlerini birleştirmek istediği yönünde haberler çıkar.
- Gazeteler Amerika’da olduğu gibi, başkanlık sistemine geçmek istediğini yazmaya başlayınca Atatürk gazetecileri köşke davet eder.
- Toplanan gazetecilere tarihi bir açıklama yapar. C.başkanlığı ve başbakanlık görevlerini aynı anda üstlenmesine imkan olmadığını söyler.
- Atatürk gazetecilere Amerikan sisteminde olduğu gibi bir başkanlık sistemini asla düşünmediğini açıklar.
- Atatürk, gerekirse başbakanlık görevine geçebileceğini ama bu durumda cumhurbaşkanlığı görevinden istifa edeceğini belirtir.
- Kısa süre sonra belediye seçimleri başlar. Seçimler kavga kıyamet sürüp gider. Türlü olaylar olur. Seçimin bitmesi günleri bulur.
- Hükümet, seçimler esnasında gücünü kullanmaktan sakınmaz. Bu durum Atatürk’ün de dikkatini çeker. Düşüncesini şöyle aktarır
- Seçimleri CHF kazanır. SCF itiraz eder. 15 Kasım 1930’da meclis toplanır. Tartışma hararetlenir. İş çığrından çıkmaya başlar.
- Ülkenin birçok yerinde taşkınlıklar yayılır. Atatürk hatta Cumhuriyet karşıtları, partiye sızmaya başlar. Anarşi baş göstermektedir.
- Bir sabah, Atatürk, genel sekreteri Rıza Soyak’ı çağırır. Soyak, bilgi ve belgelerle huzura çıkar. Atatürk evrakları inceler.
- Rıza Soyak, biraz da çekinerek Atatürk’e şimdi ne yapacağını sorar. Yıllarca mücadele etmekten bıkmamış biridir Atatürk. Cevabı nettir.
- Rıza Soyak Atatürk’ün verdiği bu cevaptan Etkilenir, ama cüretkar bir biçimde başka bir soru daha sorar: Ya iktidara onlar gelirse?
- Atatürk derhal Fethi Okyar’ı çağırır. Ona, durumu izah eder. Siyaseten rakip olacaklarını anlatır. Fethi Okyar şaşkındır. Süre ister.
- Birkaç gün sonra, tarihler 18 Kasım 1930’u gösterdiğinde Fethi Okyar, bir bildiri ile Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı fesheder.
- Fethi Okyar, Atatürk’le siyaseten rekabet etmeye cesaret edememiş, buna razı olmamış ve partisini kapatma kararı almıştır.
- Atatürk hayatı boyunca yetkilerini kullanmak yerine, sorunlarını mücadele ederek çözmüştür. Onun isteyeceği son şey daha fazla yetkidir.
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Umarım yararlı olmuştur.
Kaynak eser: Hasan Rıza Soyak – Atatürk’ten Hatıralar Cilt 2