Flood'un Yayınlandığı Tarih:1 Temmuz 2018 @ 08:16
Geçen hafta 1945’ten sonra Türkiye’nin nasıl ABD hegemonyasına girmiş olduğunu anlatmıştım. Örnek olarak da, “Fulbright” anlaşması olarak bilinen 27 Aralık 1949 tarihli eğitim anlaşmasını incelemiştim. Detayını öğrenmek isteyenler, alıntıladığım floodu/bilgiseli okuyabilir; Türkiye’nin Eğitim Sisteminin Çökertilmesi! (‘Memleketi ABD’ye peşkeş çektiler!’)
- Özetle, Türkiye ABD ile silah yardımı anlaşması imzalıyor. Karşılığında -niyeyse- ABD’den borç para alıyor. Daha sonra ABD bu borç parayı “geri ödemeyin, bir eğitim komisyonu kuralım, onlar Türkiye’de harcasın” diye yeni bir anlaşma imzalıyorlar.
- Sonuç olarak, Ruslara karşı silah yardımı alacağız diye anlaşma imzalıyoruz. Sonra nasıl oluyorsa 2 ABD’li 2 Türk üyeli, başkanı ABD büyükelçisi olan bir komisyon kuruluyor. Tam bir özet bu. ABD böyle çakal bir ülkedir. Ayakta uyutur. Her neyse.
- Bu eğitim komisyonu, kurulur kurulmaz Türkiye’de istikbal vadeden gençleri tespit edip ABD’ye götürmeye başlıyor. Önemli kurumlarda eğitip sonra Türkiye’de önemli konumlara getiriyorlar. Alıp götürülenler arasında kimler var bilseniz… Neyse konumuz bu defa başka.
- 1953 yılında bursla ABD’ye gönderilen isimlerden biri “Oktay Sinanoğlu” oluyor.
- 1949’dan sonra Türkiye’den seçilen öğrenciler ABD’ye gönderilmeye başlanıyor. Bunlardan biri de Oktay Sinanoğlu. Üstelik bizzat kendisi “Beni devşirme yapmak için göndermek istediler” diyor. Sinanoğlu gidiyor lakin asla ruhunu teslim etmiyor. Uşak ruhlu olup geri dönmüyor.
- Oktay Sinanoğlu Atatürk döneminin eğitim sistemiyle yetişmiş bir genç. Eğitim o kadar kaliteli ki, Sinanoğlu liseyi bitirip üniversite için ABD’ye gönderildiğinde, hiç ders görmeden sınava giriyor ve iki sınıf birden atlıyor. Masal gibi geliyor ama hakikat bu.
- Oktay Sinanoğlu 2011’de fulbright anlaşmasını anlatmıştı. Dinleyin. Çok iyi dinleyin.
- Şimdi ben bunları anlatınca bazıları “ABD’de okuyan herkes ajan mı” diye soruyor. Tabii ki hayır. Meselemiz zaten ABD’ye okumak değil.
Mesele şu:
- 1- Silah anlaşması nedeniyle aldığımız borcun karşılığında ABD’nin diretmesiyle niye böyle bir eğitim anlaşması imzalanıyor?
- 2- Madem öğrencileri ABD’ye okumaya göndereceğiz, neden 4 Türk 4 Amerikan ve 1 ABD’li başkandan oluşan “komisyon” kuruyoruz? Bu komisyon neden ABD dış işleri bakanlığına bağlı oluyor?
- 3- Neden parlak öğrenciler sadece ABD’ye gönderiliyor? Rusya, Çin, Fransa, Almanya neden yok?
- 4- Bu komisyonun onayıyla ABD’ye gidip geri dönen politikacılara bakıyoruz. Hepsi Amerikancı görüşe sahip. Hepsi ABD’ye taviz veren tipler. Bunlar haricinde neden farklı bir tip yok?
Çünkü amaç zaten bu. Amaç, parlak zekalı gençleri, sömürge ruhlu Amerikancı yapmak.
- 60 yıllık süreçte, bu ve benzeri burslarla ABD’de eğitim alıp, Türkiye’ye dönüp, yüksek mevkilere gelen insanlar içinde neden hiç anti-Amerikancı, “hakiki” Atatürkçü, “bağımsızlıkçı” tipler yok. Mesela Oktay Sinanoğlu böyle bir istisna idi. Ama yüksek mevkilere geldi mi?
- Konu Türk öğrencilerin ABD’de eğitim görmesi falan değil. Eğitim adı altında, sömürge valileri yetiştiriliyor. Bu sömürge valileri, Türkiye’nin başına geçirip memleketi mahvediyorlar. Ve, bu işlemi “ABD dış işlerine bağlı bir komisyon” idare ediyor. Buna karşıyım ben.
Konuyu bir anketle kapatmak istiyorum. Ben anlatmadan önce, ikili anlaşma/eğitim komisyonu/fulbright/Oktay Sinanoğlu konusunu herhangi bir yerde duydunuz mu?
Can you be more specific about the content of your article? After reading it, I still have some doubts. Hope you can help me.