Siyasi olayları analiz ederken, ilk bakılması gereken yerin para akışı / sermaye olmalı demiştik / “follow the money”
- Siyaset ve din ekonomiye yön ver(e)mez fakat ekonomi hepsini birden şekillendirir. dünya üzerindeki temel çatışma siyasi değil ekonomiktir.
- Son 2 aydır para akışına ve sermayeye baktığımda, ülkenin 2006 benzeri bir makas değişimi arefesinde olduğu izlenimini aldım.
- Akp’nin iktidara gelişi ile başlayan ve 2006 yılına kadar devam eden süreçte küresel sermaye / abd & londra finans ile yola devam ediliyordu
- 2006 senesine gelindiğinde, hakim sermaye (abd & londra finans) dışarı çıkar(ıl)ken, ulusal abd’nin kontrolündeki körfez sermayesi giriş
- Yaptı / ikame edildi. elbette, bu büyük makas değişiminin, iç ve dış siyasete yansımaları oldu.
- İç siyasete yansımaları; akp’nin kurucuları arasında yer alan bir kadro’nun partiden tasfiye edilmesi (n.yalçıntaş vb.), çözüm süreci vs..
- Dış siyasete yansımaları ise; ab ile entegrasyon / tam üyelik politikasından vazgeçilip ortadoğu’da bölgesel liderliğine yönelmek olmuştur.
- Son iki aylık periyoda bakalım: ing. merkezli körfez ülkelerinden ciddi sermaye akışı var, küresel finans kurumları yüklenmiyor Aksine moodys 10 nisan tarihinde büyüme tahminlerini yükseltiyor, ingiltere büyükelçisi ve dışişleri bakanı yeni şafak’ta makale yazıyor.
- Türk-ingiliz stratejik ortaklığı imza altına alınıyor ( https://t.co/lf7qAR2F7I ) ve daha da önemlisi bugün yarın imzalanmayı bekleyen bir serbest ticaret anlaşması. körfezden londra’ya akan para muhtemelen önce ataşehir’e uğrayacak diye düşünüyorum.
- Yine bunlara kadir topbaş’ın “özerklik çıkışını” / ergün diler’in rothschild güzellemelerini ve daha bir çok şeyi ekleyebilirsiniz.
- Mevcut dünya güç dengesindeki tarafımızı değiştirme kararının alındığı tarih ise muhtemelen 23.09.2016
- Peki bu devlet politikası mı değil mi? akp içindeki mücadelenin nasıl sonuçlanacağı, bürokrasi ve askerin pozisyonun ne olacağı gösterecek.
- Yalnız mesleki tecrübelerimden ve büyüklerimden öğrendiğim bir husus var..
- Malum bir kırmızı kitap vardır lakin bir de kara kitap vardır. orada ingiliz’lerle hiç bir şekilde stratejik birliktelik olmaması söylenir.
- Terazinin ortasında durduğumuz sürece anadolu dengesini kaybetmez diye düşünürüm.
- Yine gözden kaçırılmaması gereken bir diğer husus, akp içindeki lider adaylarından bazılarının süreci ne kadar iyi okuduğudur!
- Edişelendiğim konu ise abd’nin buna nasıl tepki vereceğidir. ister istemez aklıma 2003 yılında, el-kaide etiketiyle yaptığı saldırı geldi.
- Yine bir londra & ankara & tel aviv konsorsiyumu ve ardından gelen 15 ve 20 kasım 2003 istanbul saldırıları. 3 başkente aynı anda mesaj..
- Saldırıların gerçekleştirildiği şehir: istanbul / seçilen hedeflerden birisi hsbc: yani londra / diğer hedef ise sinagog: yani tel aviv
- Tüm bunları yeni bir eko / siyasi mücadelenin / dengelerin başlangıcı olarak değerlendiriyorum ve fırtına öncesi sessizlik havası seziyorum.
- Kısa vadede ingiltere ve türkiye’yi hedef alacak bir ekonomik & siyasi operasyon veya terör saldırısı bekliyorum.
- Taşeron / etiket olarak kimin kullanılacağının önemi yok fail abd’dir / her zamankinden daha dikkatli olmamız gereken bir dönem..
Bu Konu, Burak lLTER @aliburakilter Kullanıcı adıyla paylaşımlar yapan, bir Twitter hesabının, paylaşımlarından derlenerek oluşturulmuştur…
Okuyun