Erkek Babası Olmak ('Bir Erkek Portresi')

Flood'un Yayınlandığı Tarih:8 Ekim 2019 @ 21:20

Son zamanlarda o kadar sıkılıyorum, kendime nasıl bir uğraş bulsam diye öyle bir didiniyorum ki her uğraşımda çaresiz kalıyorum. Orta yaş buhranının tam da ortasında kaldım galiba, ucunu tutmaya çalıştığım her dal elimde kalıyor.

Son olarak aklıma çok güzel bir fikir geldi, onu yapmadan edemeyeceğim. Tabi ben gibi çıkmazda olan diğer insanlar misali bir yapı marketine girip erkek çocuk babası olmanın yegâne şartlarından birini yerine getirmek için kendime garip malzemelerden bakacağım.
Belki aranızda bilmeyenleriniz vardır, erkek babası olmak öyle haybeye baba olmaya benzemez. Bir takım icatlar yapmanız gerekir evladınız için, onun kişisel gelişimde rol model olmak istiyorsanız bu olmazsa olmazdır.
Kimi uçurtma yapar, kimi kartondan uçak yapar, kimi küçücük oğlunu sırtına oturtup eşek gibi odaları turlar; artık hangi sınıfın insanıysanız yaptığınız icatlar da sizi tanımlar. Benim, oğlumla birlikte yapacağım icat biraz farklı, onun için sabah erkenden uyandırmaya kıyamadım.

Biraz dinlesin istedim ikimiz için de yorucu bir olacaktı çünkü. Bir de öyle her önüne gelen yapı markete girecek kadar ucuz insanlar değiliz, lütfen bunu bir yerlere not edelim. Ben dünyada var olan önemli iki insan cinsinden en güçlüsünü meydana getirdim, bir erkek evlat!
Elbette ona yapacağım icadın malzemesi kaliteli olmalı, emin olun kızım olsaydı konuşan bir bebek oyuncakla günü geçiştirebilirdim. Neyse ki hem param var hem de oğlum, devasa bir yapı markete geldik beraber, tabi bizim zıpır yerinde durur mu?
İlla bir lira atılıp çalıştırılan oyuncaklara binecek, kıramadım, doyana kadar oynadı onlarla, bir ara bozuk param dahi bitmişti de marketin içindeki çikolata satan büfeden gidip bozdurmuştum, helal olsun oğluma!

Çok uzatmadan erkek babası olmanın yegâne şartından bize düşen işten bahsedeyim biraz. Bugün oğlumla birlikte piknik yapacağız, bunun için ne kadar malzeme gerekse hepsini tek tek seçip, nerede en kalite ürün varsa onlardan alacağım.
Hani bunun icat kısmı diye sorduğunuzu fark eder gibiyim ama acelemiz yok halen reyonların arasında geziyoruz. Bu arada geldiğimiz markette çalışan güzel bir kadın var ne zaman gelsem mutlaka çalıştığı reyonun önünden geçer onunla göz göze gelmeye çalışırım.
Bu kadında beni çeken garip ruh hali var, güzelliği dillere destan. Diğer reyonlarda çalışan zırtapozlar kadının dibinden hiç ayrılmıyor. Bir iki defa kova sorma bahanesi ile konuşma fırsatı bulmuştuk. Bana karşı hislerini anlayabiliyorum, inceden pozitif bir enerji alabiliyorum.

Hani biraz daha üstelesem belki bir şeyler yaşayabiliriz. Gel görelim ki nerde bende o cesaret, kadın fazlasıyla güzel. Ben böyle güzellikte bir kadınla ilişki yaşayamam, kıskançlığım beni yer bitirir. Hadi diyelim sevgili olduk, sevişiyoruz.
Bunu birilerinin yanında gülerken görsem gözlerim fal taşı gibi açılır, Allah göstermesin elimden bir kaza çıkar sonra al başına belayı!
Biri benim sevgilim olacaksa benden başkasının yanında durmamalı, gerekirse çalışmamalı hatta mümkünse sokağa bile çıkmamalı çünkü ben sevince böyle derinlikli seven bir adamım.

İçimdeki, dipsiz kuyulardan çekilen soğuk sulara benzeyen bu aşkın o da farkında gibi, eminim o da biri tarafından sevilecekse böyle sevilmek istiyordur.
Bugün çalıştığı reyonun önünden geçerken gözlerimin içine bakıp, bizim keratayla oynadı, hiç ses etmedim kenarda durup onları izledim. Öyle garip bir sevme şekli vardı ki gören de kendi oğlu sanır!
Havaya atıyor, mıncıklıyor, eşantiyon küçük oyuncaklardan bulup buluşturuyor, heyecanını görseniz şaşarsınız. Sanki yılların hasretini gideriyorlar.

Aslına bakarsanız biraz da bende mallık var, gidip duygularımı açabilirim, ona karşı hislerimi söyleyebilirim ama onu görünce sanki sinirlerim alınıyor gibi hissediyorum, bir anda bir boşluğa düşüyor gibiyim.
Fakat bugün benim kerata ile oynamasından biraz cesaret alıp konuşmaya yeltendim, dakika bir gol bir hemen tersledi, neymiş efendim daha merhaba bile demeden diğer reyon görevlilerinden kıskandığımdan bahsetmişim, ne var bunda!
Ben de karşı tarafa olan sevgimi kıskançlığım üzerinden yürütüyorum belki, herkesin sevme kıstası aynı olacak diye bir kaide mi var!

İyiymiş efendim, ben onunla aşk yaşadığım zamanlarda o benim oğlumu sevdiği ellerle başka erkeklerle tokalaşıp, kakara kikiri yapacak, yok öyle yağma! Ben oğlumu yerde mi buldum, biz namusumuza düşkün insanlarız.
Sevdiğimiz kadın gidip elin adamlarıyla öyle kendi kafasına göre şaka şuka yapamaz. Yeri gelecek ben oğlumu bu kadına teslim edip işime gideceğim, elin adamının yanında oğlumun ne işi var!
Gören eden sormaz mı, bu hal nicedir demez mi? İnsan biraz da ayık olmalı, biraz geleceği kestire bilmeli. Tabi ben bunları bu kadına söyledim diye suçlu oldum, ne hayvanlığım kaldı ne başka bir şeyim.

Nasıl da sinirlenmiş, hiç bu kadarını da beklemiyordum. Koca marketin içinde nasıl da bağırıp çağırıyor, oradaki dallamalar da gelmiş bunu sakinleştirmeye çalışıyor sanki ben bir şey demişim gibi, fikirlerimi söyledim sadece ne var bunda!
İnsanlar konuşa konuşa demişler, biz de öyle yaptık, derdimizi anlatmaya çalıştık. Kendisi bize hırgür yaparken kalkıp da reyonları mı devirdik, sağı solu mu kırıp döktük, hayır! Delikanlı bir erkek gibi gelip, olması gerekeni, aşk konusuna girmeden açtık.
Neyse şeytana lanet! Biraz da sinirlendim, içten içe hırslandım ama koca marketin içinde kavga etmeye gerek yok, şimdi o dallamaları bir güzel dövsem suçlu ben olurum, hiç gerek yok.

Oğlumu da alıp, alacağımız malzemeleri de seçtikten sonra oradan uzaklaştım. Çocuğa salıncak kurmaya diye yola çıktık şu başımıza gelene bak, sinirlerim alt üst oldu.
Olayların buraya geleceğini hiç tahmin edememiştim. Oğlanın da dünyadan haberi yok, arabanın arka koltuğunda oturmuş elindeki oyuncaklarla oynuyor, hiç demiyor ki az önce babamın o yaşadıkları neydi öyle!
Bu boş karı-koca, âşık-maşuk mevzularını bir kenara bırakalım da yapacağımız işe odaklanalım. Bugün oğlum babası ile yapacağı en güzel aktiviteyi yapacak, ona güzel bir salıncak yapacağım şöyle uzunca olanlarından, parklarda sıra beklediği günlerin canına değsin.

Doya doya sallansın, hatta ben de kendime onun yanında bir salıncak yapacağım, baba oğul bulutlara varıncaya kadar sallanacağız, bizim düşman çatlatmamız da böyle!
Şu yol üzerindeki ormanlık alanda büyük ağaçlar var, orada bir güzel karnımızı doyurduktan sonra yapı marketten aldığım halatla güzel bir salıncak yapayım da diğer babalar da biraz adamlık görsün.
Öyle çamaşır ipiyle yapılan salıncaklara benzemez benim yapacağım, sallanırken kaliteyi soluğumuzda hissetmeliyiz, boynumuza dolayacağımız keten iple, reyon inatçısı annemize güzel bir ders vermeliyiz! Okuyanlardan A.R.O