Flood'un Yayınlandığı Tarih:22 Şubat 2020 @ 10:08
Tarihçilerin sık sık tartışmalarına denk geliriz. Fakat çoğunlukla “Tarih nedir, günümüze dek nasıl dönüşümler geçirmiştir, tarihsel bilgiye güvenmeli miyiz” gibi sorulara eğilmezler. Bu flood bu tür soruları merkeze alarak Tarih disiplinini tartışan kitaplara yer veriyor.
- Veyne bu kitapta Tarih disiplinini 3 başlık altında irdeliyor: Tarihin Nesnesi, Anlama, Tarihin İlerlemesi. Veyne tarihteki epistemolojik kırılmaları serimleyip “ay-altı âlem”deki sınırlardan ve tarihsel bilginin meşruluğundan bahsediyor.
- Tarih Nasıl Yazılır gerçekten bir “klasik metin”. “Tarihin neliği” üzerine epistemolojik bir sorgulama yapmak isteyenlere yeni bir bakış açısı ve ve birçok sorunsal sunacak bir kitap. Şiddetle tavsiye edilir.
- Bu flood içinde tanıtacağımız kitaplar arasında gerek dil gerekse yöntem acısında en sıkı ve en zor metin. Zira Ricœur çok geniş bir perspektiften Tarih yazımını çözümleme işine girişiyor ve ısrarla o kendine has üsluptan vazgeçmiyor.
- Tarihin bir “bilim” olarak entelektüel alana yerleşmeye başladığı dönemlerde yazılmış bir metin. Her ne kadar Nietzsche’nin Tarih tasavvuru klasik kalıpları aşsa da okunması elzem kitaplardan. Makale Önerisi: Bedia Akarsu, Nietszche’nin Tarih Karşısında Tutumu.
- İsmiyle müsemma kitaplardan. Kracauer’in tarihe yüklediği anlam basittir: sondan bir önceki şeyler. Fakat giriftlik tam olarak burada başlıyor; birçok düğümün birbirine girdiği ve görünmez hale geldiği o sondan bir önceki noktada. Sondan bir önceki nasıl görünür kılınır?
- Esas meselesi Tarih olmayan Kracauer’in gözünden Tarih disiplinine bakmak keyif verici. “Zamanlarla dolu bir çağlayanda yaşamaktayız.” (s.217)
- Soyut tartışmalardan sıyrılıp Tarihin kamusal alanda ideolojik suretlerle kendisini nasıl gösterdiğini kavramak için okunacak bir kitap. Enzo Traverso her şeyden önce şunu soruyor: Geçmiş gerçekten geçmişte mi kaldı?
- Profesyonel tarihçiler için yazıldığını düşündüğüm kitap. Tosh, kitapta genel okuyucudan ziyade meslekten Tarihçilere üst perdeden sesleniyor gibi. Fakat yine de bir tartışma içinde olduğunuz hissi kitap boyunca peşinizi bırakmıyor.
- Hunt, başat paradigmalardan (Marksizm , modernleşme Annales, kimlik politikaları) uzaklaşan tarihe bir misyon yüklemek istiyor: Gittikçe daha fazla iç içe geçen dünyada kendi yerini anlamaya çalışan insana yardım etmek.
- Tabi bu öznel bir yorum. Hunt’ın esas meselesi küreselleşmeyi tarihyazımı bağlamında tartışmak ve Tarih disiplinini konumlandırmak. Kısa fakat sert bir kitap. Güncele değmek ve historiyografik tartışmaların içinde kaybolmak isteyenlere önerilir.
- Kitap şöyle başlıyor: “Çağımızda bir hayalet dolaşıyor: Kısa dönem hayaleti.” Ve şöyle bitiyor: “Dünyanın bütün tarihçileri, birleşin! Kazanılmayı bekleyen bir dünya var; çok geç olmadan.”
- Longue durée (uzun dönem) kavramının başat bir rol oynadığı bu eserin üç ana problematiği var: 1. Tarihin kamusal geleceği var mı? 2. Kısa zaman ölçekleri üzerinden ekolojik ve yonetişimsel krizleri anlamlandırbilir miyiz? 3. Büyük resmi (Longue durée) görmek mümkün mü?
- Annales Okulu’nu tarihsellik dairesi içinde okuyan iki kitap: