Pkk Tarihi ve Abdullah Öcalan; Çaycı Apo

İktidarın Apo hamlesinin perde arkası. Çaycı (Apo) tekrar sahalara iniyor! PKK’nın gelişim sürecindeki Avrupa desteğinin nedeni. Bölgemizde gelişen olaylara karşı iktidarın masaya yeni kart açma girişimleri. Bu gece bu Twit altında sıcak gündemi analiz ediyoruz.. RT edelim..

  • Bu flood da PKK tarihini anlatma derdinde değilim ancak, bugün yaşanan gelişmeleri doğru anlamak adına süreci 1980’lerden başlatıp PKK’nın nasıl silahlandığını, kimler tarafından hangi dönemde desteklendiğini ve Aponun siyasi arenaya dönme nedenini analiz edeceğiz.. Başlıyoruz..
  • 1980’lerin ilk yarısında Suriye’de İhvanı Müslimin destekçileriyle rejim yanlılarının arasında çıkan çatışmalarda 3 bine yakın rejim destekçisi öldürülmüştü. Bu olay Hafız Esad’ın kabullenebileceği bir durum değildi. Hafız Esad Hama’da büyük bir katliama hazırlanıyordu..
  • Tarih 2 Şubat 1982’yi gösterdiğinde Hafîz Esad Hama’daki ayaklanmaları bastırma görünüşlü büyük bir katliam gerçekleştiriyordu. Hafız Esad’ın Hama’da gerçekleştirdiği katliam 10 ila 20 bin arası insanın ölümüne neden oluyorken Dünya Hafız Esad’a karşı büyük tepki gösteriyordu.
  • O dönem Türkiye’de yaşanan gelişmelerin Suriye’den aşağı kalır yanı yok idi. Türk Siyaseti 12 Eylül 1980 ihtilali nedeniyle pasyos etmişti. Darbeyi gerçekleştiren irade ‘bir sağdan, bir soldan’ diyerek insanları idam ediyor, cezaevlerindeki işkenceler sokaklarda duyuluyordu..
  • Cuntacılar 3 yıl sürdürdükleri iktidarı 6 Kasım 1983 tarihinde seçimler vasıtasıyla Özal iktidarına teslim ediyorlardı(!) Askerin kenera çekilip siyasetin tekrar ülke yönetimini ele almasıyla birlikte Türkiye’nin dış politikasıda şekilkeniyordu..
  • Türkiye’deki Özal iktidarı Suriye’de yaşanan olaylarda İhvanı Müslimin üyelerinin yanında durarak safını belli etmişti. Özal’ın müslüman kardeşleri desteklemesi Hafız Esad’ın Türkiye’ye karşı bakışını olumsuz etkilerken, ikili ilişkilerinde alt üst olmasına neden oluyordu.
  • Katliamın ardından Türkiye’ye karşı sert tavır takınan Hafız Esad daha önce kendisinden Bekaa Vadisi’nde yerleşke isteyen PKK ele başısı Apoyla El-Muhaberat aracılığıyla iletişime geçiyordu. Esad Türkiye’ye ders vermek için Bekaa’yı Aponun tahsisine sunuyordu..
  • İlerde Türkiye’nin başına büyük dertler açacak olan Apo artık Suriye’nin, Hafız Esad’ın himayesinde Bekaa Vadisi’ni kendisine üs tutarak PKK’nın kontrölünü sağlıyordu. Türkiye ve Suriye PKK konusunda karşı karşıya gelmişti. Bu olaylar akabinde PKK terör estirmeye başlamıştı.
  • PKK Türkiye’deki ilk eylemini 15 Ağustos 1984’te gerçekleştirerek Türk Devletine ilk kurşununu sıkıyordu. Fakat, PKK’nın silah teçhizatı ve maddi desteği kendisini ayakta tutabilecek güçte değildi; Hafız Esad’ın da PKK’yı ayakta tutabilecek kadar gücü ve etkinliği yoktu..
  • PKK Türkiye’deki ilk eylemini 15 Ağustos 1984’te gerçekleştirerek Türk Devletine ilk kurşununu sıkıyordu. Fakat, PKK’nın silah teçhizatı ve maddi desteği kendisini ayakta tutabilecek güçte değildi; Hafız Esad’ın da PKK’yı ayakta tutabilecek kadar gücü ve etkinliği yoktu..
  • PKK hızlı bir yapılanmayla 2 yılda Avrupa’yı örümcek ağı gibi sarmış, bildirgeler dağıtarak varlığının ilanını Avrupa topluma haykırmıştı.. Avrupalı ülkeler ilk başta PKK’yı duymadı, duymak istemedi. Fakat, PKK kendi varlığını duyurabilmek için harekete geçmeye başlamıştı.
  • PKK 1984,1986 yılları arasında Almanya, Fransa, Hollanda ve İsveç gibi ülkeler başta olmak üzere toplam 13 siyasi suikast olayına karışmıştı. Avrupalı ülkeler PKK’yı ciddiye almaya bşlamış,Avrupalı istihbarat örgütleri PKK militanlarını tek tek yakalayıp cezaevine göndermişti.
  • PKK’nın Avrupa’ya örmek istediği ağ çökmek üzereydi. Devreye Apo giriyordu. Apo Avrupa ülkelerine gönderdiği mesajda; “her bir Kürt canlı bomba olmayı sevinerek kabul edecektir” mahiyetinde bir mesaj göndererek Avrupalı ülkeleri tehtit ediyordu..
  • Avrupa Aponun gönderdiği mesajı pekte dikkate almamıştı. Fakat PKK 28 Şubat 1986 günü Avrupa’yı sarsacak bir suikaste imza atıyordu.. PKK İsveç eski Başbakanı Sosyalist Olof Palme’yi katlediyordu. Bu suikast Avrupa’da korku duygularını azdırmıştı..
  • Bülent Ecevit’inde yakın dost olan Olof Palme’nin PKK tarafından suikaste uğraması Avrupayı derinden sarsmış, güvenlik endişelerini yükseltmişti. Olof Palme suikastinden sonra PKK’yı ‘terör örgütü’ olarak tanıyan ilk Avrupa ülkesi İsveç oluyordu.
  • PKK’nın Avrupa’da gerçekleştirdiği siyasi suikast olayları Avrupalı ülkelerin korkmasına neden olmuş, ülkeler suikatler sonrası PKK’yla anlaşma yoluna gitmişlerdi. İlk adım Fransız istihbaratından geliyordu. Fransız istihbaratı cezaevinde bulunan Dursun Karataş’la görüşüyordu.
  • Fransız istihbaratı Dursun Karataş’la yaptığı görüşmede; “ülkemizde eylem yapmayın size istediğiniz desteği verelim” demişlerdi.. Avrupalılar için ülkelerinde gerçekleştirilecek siyasi suikastler en büyük korku idi. Bu tür olaylarla karşı karşıya kalmak istemiyorlardı.
  • Fransızları Hollanda, Almanya ve Belçika gibi ülkeler takip etmiş PKK ile geniş tabanlı mütabakata varmışlardı. PKK Avrupa’da artık elini kolunu sallayarak kitlesini genişletiyor, ekonomik gelişimini tamamlıyordu. PKK uluslararası düzeyde kaçakçılık işinden sorumlu olmuştu..
  • PKK Asya ve Orta Doğu’dan Avrupa’ya giden bütün kaçak mallardan tek sorumlu yapı olmuştu. Kaçak mallar içinde uyuşturucu, silah, alkol, sigara ve elektronik malzemeler vardı.. PKK’ya oluk oluk para akmaya başlamış, Bekaa’daki Aponun planı işe yaramıştı..
  • PKK’nın ağırlık merkezi Avrupa olmuştu. Avrupalı ülkelerin PKK’yla yaptığı iş birliği onlarında işine gelmişti. Avrupa PKK sayesinde Türkiye’yi tehtit edebiliyor, Avrupa ekonomsinin lokomotifi olan ‘karşılıksız para’yı PKK’nın kaçakçılığı sayesinde sisteme entegre ediliyordu.
  • Bekaa Vadisi’nden Kandil ve Avrupa’daki yapılanmayı yöneten Apo Türkiye tarafından tehtit ediliyor, Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı Apoyu indirmek için girişimlerde bulunuyordu. Apo ise her seferinde kaçmayı veya bir şekilde kefeni yırtmayı başarıyordu..
  • PKK özelinde bunlar yaşanırken Dünyada ise 2. Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan Soğuk Savaş dönemi Sovyetlerin çökmesiyle son buluyordu. Bölgemizde ise ABD desteğiyle Körfez Savaşı patlak vermiş bölge ülkeleri teyakkuz haline geçmişti.
  • PKK’nın varlığından ve yaşanan gelişmelerden haberdar olan ABD Körfez Savaşı bahanesiyle bölgemize intikal etmişti. ABD’nin bölgemizdeki planları gereği kendisine diğer ülkelerin içini karıştıracak bir yapılanma arayışına itmişti. O arayış çok sürmeyecekti..
  • ABD, Körfez Savaşı ve Çevik Güç’ün bölgeye gelmesiyle birlikte PKK’yla irtibata geçmiş,Mossad aracılığıyla PKK’lı teröristlere eğitim vermeye başlamıştı.ABD’nin bu adımı Apo tarafından tedirginlikle izlenmeye başlanıyordu.ABD ise Apoya bir teklif sunma hazırlığına girişiyordu.
  • ABD orta vadeli planları için Apoyu kullanmak istemişti. Fakat, Avrupa’yla olan ilişkileri ve örgütünün Avrupa’dan aldığı destek Aponun ABD’ye olumsuz cevap vermesine neden olmuştu. ABD, Aponun kendi tarafına geçmeyeceğini anladığında düğmeye basıyordu..
  • MOSSAD ve CIA aracılığıyla PKK’lı teröristlere para yardımı yapıp, savaş eğitim veren ABD Kandil’de etkin bir güç olmaya başlamıştı. PKK’nın ağırlık merkezlerinden biri olan Kandil Avrupa’dan kopup ABD kanadına yaklaşıyordu..
  • ABD’nin PKK üzerindeki girişimleri sonucu Bekaa’dan Apo eliyle tek yapı olarak yönetilen PKK ilk bölünmesini yaşıyordu. ABD, Körfez Savaşı ve Çevik Güç’le bölgeye intikal etmesi PKK’yı iki kutuplu hale getirmişti; Irak ve Suriye merkezli PKK oluşmuştu..
  • ABD’nin girişimleri sonuç vermiş PKK’nın Kandil kolunu Mossad ve CIA aracılığıyka kendisine bağlamıştı. Fakat bir sorun vardı; çift kutuplu PKK’nın Suriye kolu tasfiye edilmeliydi. Bu bağlamda ABD Türkiye’ye, Türkiye Suriye’ye baskılarını arttırmıştı.
  • Suriye rejimi baskılar sonucu Aponun arkasında duramayıp onu Avrupa’ya kaçırma kararı alıyordu.. PKK 3 yıl çift kutuplu biçimde yönetilmişti..
  • Bir gün haber ajanslarına son dakika bilgisi düşüyordu: PKK elebaşı Abdullah Öcalan Nairobi’de yakalandı.. Türkiye nefesini tutmuş haberin doğruluğunu tartışıyordu. Ve, tarih 15 Şubat 1999’u gösterdiğinde Abdullah Öcalan Türk güvenlik görevlilerine teslim ediliyordu..
  • Aponun yakalanmasında büyük çaba sarf edip, yakalandıktan sonra Türk Devletine teslim eden ABD Türkiye’yi sevmiyordu ya! Evet ABD’nin planları henüz yeni başlıyordu. ABD Apoyu Türkiye’ye teslim ederek kendisine biat etmeyen PKK’nın Suriye kolunu diskalifiye etmeyi amaçlıyordu.
  • ABD amaçları doğrultusunda Apoyu Türkiye’ye teslim etmişti. ABD bir taşla iki, belkide üç taş vurmayı amaçlıyordu. 1-PKK’nın Suriye kokunun tasfiyesi 2-PKK’nın Avrupa bağını koparmak 3-Avrupa ve Türkiye’nin arasını açmak..
  • PKK’nın Suriye kolu ABD’nin planladığı şekilde tasfiye ediliyor, PKK’nın ağırlık merkezi tamamen Kandil’e (Mossad,cia) geçiyordu. Apo yakalandıktan sonra PKK’da enteresan gelişmeler olmuyor değildi. PKK 2000 yılı Ocak ayında olağanüstü bir kongre kararı alıyordu.
  • Bu kongre Aponun ‘demokratik cumhuriyet’ projesine dayalı yeni parti çizgisinin resmi kabulü için zemin arama maksadımı taşıyordu. Bu siyasi ve ideolojik değişime ilaveten Kongre, örgütsel yapılanma konusunda önemli kararlara vardı.
  • Bu kongrenin vardığı sonuçlara dayalı olarak, PKK kökten yeniden yapılandırıldı. PKK ortaya çıktığı tarihten itibaren ideolojisinde Marksist-Leninist, liderlik tarzında Stalinist ve güç kazanma stratejisinde Maocu olmuştu. PKK son kongresiyle birlikte şekik değiştiriyordu.
  • ABD güdümüne giren PKK çok daha karmaşık yeni yapısıyla şemsiye örgüt halini alıyordu.. PKK konusunu burada tamamlayıp(son 10 yılı herkes biliyor) Aponun siyasi arenaya dönmesini değerlendirmeye geçiyoruz.
  • ABD’deki siyonist lobi, İsrail ve Suudi Arabistan Kürdistan’ı kurarak İran ve Türkiye’nin bölgeye siyasi ve ekonomik açıdan müdahale etmesinin önünü kesmeyi amaçlıyordu. Bu plan aynı zamanda ipek yolununda önünü kesmeyi amaçlıyordu..
  • ABD kurucuları(Pentegon) ise bu plana karşı ‘Bağdat’ merkezli ‘Genişletilmiş Orta Doğu’ yapıyla cevap verip İsrail’in bölgedeki adımlarını kontrol altına almayı amaçladı. Obama’nın bölgede İran yayılmacılığının önünü açması aynı planın devamıydı.
  • ABD bu plan dahilinde karşısına direkt olarak İsrail’i almaktansa plan değiştirip Rusya’yı kendisine partner seçme yoluna girişti. Bu plan dahilinde Rusların sıcak denizlere inmesine izin verildi ve bölgede bir eşitlik söz konusu oldu..
  • ABD’nin Rusları partner olarak seçip İsrail planını kontrol altına almaya çalısması Rusların İran ve Türkiye’yle olan ilişkilerini geliştirmesine neden oluyordu. Fakat Rusya buna mükabil İsrail’lede sıkı ilişkiler geliştiriyordu..
  • Rusya ve İsrail’in ilişkilerinin artması ABD’yi rahatsız etmiş ve iki ülke arasında sorun çıkartmak için bir kaç girişimde(biliyorsunuz) bulunmuştu.. Rusya taktiksel olarak geri çekildi. ABD Rusya’nın taktik hamlesini gördü ve bir adım ileri giderek Irak’ı Ruslara sundu..
  • ABD’nin Irak’ı aşamalı olarak Ruslara sunması bölgede kurulmak istenen Büyük Kürdistan’ın iptali, ABD’nin Bağdat Merkezli GOP’un son bulması anlamına geliyordu. Bu anlamda bölgenin kaderi kontröllü olarak Ruslara teslim edilmiş oldu..
  • ABD’nin bölgede istediği Rusya, İran, Türkiye denklemi aslen ABD’nin ‘ulus devlet’ çizgisine çekikirken böldegi güç ağırlık merkezinin dağıtılması, ilerde kendisine sorun teşkil edecek büyük gücün oluşmaması içindi..
  • Fakat, Türkiye’nin merkez ülke olarak Rusya ve İran’ın yanına sürüklenmesi bir anlamda Bypass edilmesi anlamına geliyordu. Türkiye önüne sürülen karta karşılık masaya yeni bir kart daha sundu. O kart Apolu Avrupa desteğiydi..
  • Son günlerde Aponun avukatlarıyla görüşebilmesi adına yasakların kalkmasıda tamamen bu konuyla ilintili bir konuydu. İktidarın Apoyu tekrar gündeme getirmesi yukarda da anlatmaya çalıştığım üzere dengeler için atılmış bir adımdı.
  • İktidarın iç politik meseleler yüzünden HDP’eyle olan sorunları, Irak ve Suriye’deki Kürtlerle arasının açılması ABD, Rusya ve İsrail’in ellerini avuşturmasına neden oluyordu. Bölgedeki Kürtlerle arası açık olan Türkiye herhangi bir dış plana angaje edilmek isteniyordu..
  • Bu aşamada merkez devlet olma özelliği sayesinde manevra kabiliyeti yüksek olan Türkiye Apoyu gündeme getirerek gerek Türkiye, gerek Irak, gerekse de Suriye Kürtlerine; “bölgede asli unsur biziz, sizde buna göre hareket edin” demiştir..
  • Irak ve Suriye’de farklı planlara angaje edilmek istenen Türk Hükümeti geliştirdiği stratejiyle diğer planları şimdilik durdurmuş, planlarını gözden geçirmelerine neden olmuştur. Bugün ABD’den geken ‘vergi indirimi’ konusuda tamamen bu konuyla ilgilidir.
  • Türk Hükümetinin son günlerdeki AB çabaları yürüttüğü plan doğrultusunda bölgedeki yalnızlığını AB desteğiyle gidermek istemesinden kaynaklanmaktadır. ABD’nin vergi indirimi ise ‘siyasi rüşvet’ olarak degerlendirilebilir..

Yazının künyesinde bulunan “ÇAYCI” kavramını Aponun bir zamanlar Milli İstihbarat Teşkilatı çalışanlarına çay taşımasından dolayı kullandım. Bir gün PKK’nın kuruluşu ve devamıni yazdığımızda bütün ezberler bozulacaktır. Yazıyı burada tamamlıyor, hayırlı sahurlar diliyorum.

Kaynak; Twitter, Talha Aytekin @TalhaAytekin7

Yazar;

Abone ol
Bildir
guest
1 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm Yorumları Göster
trackback
Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım Yaşıyor mu? (‘Abdullah Öcalan ve Çatlı Mit Bağlantısı’) – Mutlaka Oku | Flood | Bilgiseli
4 yıl önce

[…] Öcalan’ın MİT’le ne ilişkisi var, Öcalan ile MİT arasındaki ilişki yıllardır konuşulur…  Kimileri onu kesin bir dille ‘MİT mensubu’ ilan eder, kimileri ise biraz daha dikkatli davranarak, bunun bir olasılık olduğunu belirtir… Pkk Tarihi ve Abdullah Öcalan; (‘Çaycı (Apo) tekrar sahalara iniyor’) […]

mutlakaoku.com | Pdf Kitap İndir | Telecharger Livre GratuitDescargar Libros Gratis | Free pdf download | Kostenlose eBooks |
1
0
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Yaz Mutlaka Okunsun...x