Android Geliştiricisi (Developer) Nasıl Olunur? (‘Mobil Alanda İlerleme Hikayesi’)

Twitter’daki ilk flood’umu üniversitede üzerinde çalıştığım dilleri bırakıp mobil alana nasıl yöneldiğim ve ilk senemde hızlı ilerlemek için neler yaptığım üzerine yazıyorum. Biraz uzun bir flood olacak, umarım faydalı bir paylaşım olur.

  • Bilgisayar Mühendisliği okumanın şöyle bir yanı var, üniversite boyunca tüm Microsoft ürünlerini lisanslı ve ücretsiz kullanabiliyorsunuz. Türkiye’deki Bilgisayar Mühendisliği bölümlerinde de çoğunlukla Microsoft teknolojileri üzerine çalışılır ve projeler geliştirilir.
  • Çünkü maliyeti çok azdır ve elinizde ucuz bir laptop olsa bile bunlar üzerine çalışabilirsiniz. Böyle büyük bir etkenden dolayı, üniversitede çoğu projeler .Net teknolojileri üzerinde yazılır. Diğer teknolojileri kullananlar elbet vardır fakat genel yönelim bu şekildedir.
  • Ben de bundan nasibimi alarak bütün projelerimi ve çalışmalarımı Microsoft teknolojileri üzerinde yaptım. Sene 2015 olduğunda tüm arkadaşlarım mezun olmak üzereydi. Ben üniversiteyi uzatmış biri olarak, uzun süren bir araştırma dönemi geçirdim.
  • Yaklaşık 1 aylık araştırma süreci sonunda, masaüstü ve web uygulamaları yapmanın bana göre olmadığını, eğer mobil alana yönelirsem uzun vaadede benim için daha doğru olacağını tespit ettim. Bu tespit sürecinde internet üzerinden çok sayıda araştırma yaptım.
  • 1 ay sonunda hangi alanlar için hangi teknolojileri öğrenmem gerektiği kafamda net bir şekilde oturmuştu. Mobil alanda çalışmak istememin arkasında yatan en büyük sebep, yapılan bir ürünü kullanıcının hayatının her alanında ve her anında kullanabilmesiydi.
  • Bu durum gerçekten büyük bir haz sebebi, zamanla bu konuda ne kadar haklı olduğumu daha iyi anladım. Bunun üzerine iOS üzerinde çalışmanın maliyeti, Android’in daha yaygın bir işletim sistemi olması ve Android’in açık kaynak yazılım olması gibi sebepler beni Android’e yöneltti.
  • İlk adımım da Android için gerekli olan Java temelini atmak oldu. O dönem kaynak araştırması yaptım ve Java için seçtiğim kaynak Herbert Schildt’ın Java the Complete Reference kitabıydı. Bu kitabın pdf’i internet üzerinde mevcut ve ben İngilizce olan versiyonunun çıktısını aldım.
  • Benim için gerekli olan kısmı ilk 800 sayfasıydı, Java standart edition kısmı yaklaşık bu kadar sürüyordı. Bu pdf’in çıktısını aldıktan sonra üşenmeyip çıktıları bölüm bölüm dosyaladım. Yaklaşık 2-3 ay boyunca oturup her gün bu bölümler üzerinde çalıştım, bol bol örnek yaptım.
  • Her gün ama her gün mutlaka en az bir bölüme çalışıyordum. Konular ilerledikçe bölümleri hazmetme süreci uzayabiliyor doğal olarak. Fakat benim için Csharp (.Net)’tan Java’ya geçiş çok sancılı olmadı.
  • Benzer seviye diller olduğu için, bu iki dilin aralarındaki yazım farkları dışında temel mantıkları ve prensipleri çok benziyor. Bu sebeple öğrenme ve geçiş süreci epey sancısız oluyor. En azından benim için öyle oldu.
  • Bu süreç tam olarak bittiğinde Haziran 2015 zamanlarıydı. Tüm arkadaşlarım mezun olmak üzereydi. Benim ise az dersim kalmıştı fakat 1 senem daha vardı. Bu süreci artık hızlandırıp bir an önce çalışmaya başlamam gerekiyordu.
  • Haziran’dan itibaren artık Android üzerine çalışmaya başlayabilirdim. Gerekli kaynaklarım ve temeller mevcuttu. İlk olarak o zaman için en iyi Türkçe kaynak olan, Turkcell Geleceği Yazanlar üzerindeki Android konularını bitirdim.
  • Gerçekten iyi planlanmış bir kaynak ve hala da yeni başlayanlar için en iyi Türkçe kaynaklardan birisi olduğunu düşünüyorum. O süreçte paralel olarak Youtube’dan güncel yabancı eğitim videolarını takip ettim, yaklaşık 2 ay süren bir süreç yaşadım.
  • O sırada iş veya uzun dönem staj aramaya devam ediyordum. Sonunda Ağustos ayında İzmit’te bir Startup’a Junior Android Developer olarak girdim. O dönemki çalışma periyodunu sağlıklı şekilde atlatmamdaki en büyük yardımcılarından birisi, haftada 4 gün düzenli olarak koşu yapmamdı.
  • Bu süreçte Nike Running uygulamasını kullanıyordum. İşe bak ki, teklif aldığım şirket de bu kapsamda koşu ve sağlık uygulamaları üzerine çalışıyordu. Hiç düşünmeden bu teklifi kabul ettim.
  • İşe ilk başladığım dönemler henüz çok eksikleri olan ve kısa süre içerisinde yayına alınmak istenen bir koşu uygulaması vardı. Bu uygulamayı geliştiren tek Android geliştiricisiydim ve ilk zamanlar geceleri karnıma kramplar giriyordu.
  • Ortanın üzeri büyüklükte bir proje söz konusuydu ve bu projeye bir an önce alışıp geliştirme yapmam gerekiyordu. O dönemler karşılaştığım basit bir hatayı çözmek bazen iki günümü alıyordu.
  • Banka’da kuyrukta beklerken, hafta sonu koşu yaparken, otobüste eve giderken vs. telefon ile sürekli gün içinde karşılaştığım ve çözemediğim hataları araştırıyordum. Birkaç ay boyunca akşam veya gece eve gittiğimde en az 1-2 saat ek olarak Android üzerine çalışıyordum.
  • Sürekli yeni denemeler, projeler yapmaya çalışıp, karşılaştığım hataların sebeplerini öğrenmeye çalışıyordum. Uzun bir süre bunu rutin olarak her gün yaptım. Zamanla karşılaştığım hataları çözme sürem kısaldı.
  • Bu ilerlemeyi gördükçe, çalıştığım projelerde geliştirmeler yapabildikçe inanılmaz bir keyif almaya başladım. Bu hazzı yaşadıkça daha çok çalışmak için motivasyonunuz artmaya başlıyor. Ek olarak deneyimsizken ilk çalıştığınız ortam da çok önemli bunun için.
  • Haklarını vermek gerekirse, çalıştığım şirket kurucuları bu ortamı ve özgürlüğü sağlama konusunda çok iyilerdi. Sabah giriş veya akşam çıkış saati yoktu, yapılması gereken işler vardı. Bu işler bittiği sürece nerede, ne zaman çalıştığınızın önemi yoktu.
  • Ek olarak o dönemler sağlık ve fitness uygulamalarını kişisel hayatımda çok kullanıyordum. Zaten kendimin de kullanıcı kitlesi içerisinde olduğum tarzda uygulamalar geliştirmek, yaptığım işteki verimimi epey arttıran bir unsurdu.
  • Örneğin gün içerisinde yaptığımız harita üzerinde konum takibi özelliğini test etmek için İzmit’in sokaklarında tur atıyorduk. Seka Park’a kadar gidip geliyorduk. Ufak bir Startup’ta işe başlamanın şöyle bir tarafı daha var, birçok alanda ve konu üzerinde düşünmek, çalışmak.
  • O sene içerisinde mobil uygulamayı geliştirmekle işin bitmediğini, asıl önemli olanın o uygulamayı insanlara ulaştıracak yöntemlere ve pazarlama bilgisine de sahip olmak olduğunu anladım. Eğer çok paranız varsa, reklam için harcayıp kullanıcılara uygulamanızı yükletebilirsiniz.
  • Eğer kısıtlı bir bütçe varsa, işte o zaman şapkadan tavşan çıkarmak gerekiyor. Şapkadan tavşan çıkarmayı öğrenmek de başlı başına bir süreç ve hala da o konuda ek olarak kendimi geliştirmeye çalışırım. Tabi bu durum biraz daha market üzerinde uygulama yapmak için geçerli.
  • 1 sene boyunca o şirkette çalıştım. Hem okuldaki kalan derslerimle ilgilendim, hem de uzun süre boyunca ekstra çabalarla ilerlemeye çalıştım. Benim bu eforu sarfetmemin sebebi, iş hayatına aynı bölümdeki arkadaşlarımdan geride başlamamdı.
  • Üniversitenin ilk 2 senesini çok feci şekilde sadece birkaç ders geçerek bitirmiştim? For döngüsünü 3. sınıfta anlayabilmiş ve bu süreçlerde bölümdeki diğer arkadaşlarının epey gerisinde birisi olarak, belirli bir dönem bu eforu fazlasıyla sarf etmem gerektiğini iyi biliyordum.
  • Bu hedefle de iş hayatındaki ilk zamanlarımı dolu dolu geçirmem gerekiyordu. 2016 yazına kadar şirkette yaptığım uygulamalar, bireysel olarak yaptığım deneme uygulamaları ve freelance olarak çalıştığım uygulamalar da dahil 20’ye yakın irili ufaklı uygulama içinde bulundum.
  • Bu kadar çok fazla proje içine girince bir süre sonra aradaki gelişimi bariz şekilde fark ediyorsunuz. Çalışma hayatındaki ilk senemin sonunu, üniversiteden alt dönemdeki 2 arkadaşa staj eğitimi vererek taçlandırdım.
  • Yaklaşık 1 ay boyunca, 2 arkadaşa her sabah 1 saat Android üzerinde eğitim veriyordum. Arkadaşlar da o gün anlattığım konular üzerinde çalışıyordu. İlk başlangıçta 1 aylık bir konu planı çıkarmıştım.
  • Her akşam eve gittiğimde ertesi gün anlatacağım konular üzerinde döküman hazırlayıp, anlatacağım konulardaki eksik bilgilerimi tamamlıyordum. 1 aylık süreçte o arkadaşlar 5 öğrendiyse, ben de en az 4 öğrendim.
  • Emin olun bu zamana kadar gördüğüm en iyi öğrenme biçimi, başkasına anlatmak için öğrenmektir. Çünkü o zaman anlatacağınız konuları her detayıyla öğreniyorsunuz. Gelebilecek soruları cevaplayabilecek şekilde öğrenmek, aslında konunun temelini öğrenmenizi sağlıyor.
  • Bu süreç sonunda aslında bildiğiniz şeylerin altında bilemediğiniz bir sürü şey olduğunu fark ediyorsunuz. Buradaki eksikleri kapatmaya başladıkça, yaptığınız işi neden ve nasıl yapmanız gerektiği konusunda daha iyi fikir sahibi oluyorsunuz.
  • Çok keyifli, heyecanlı, bol bol öğrenmeli, bol aktiviteli ve çok çalışmalı bir sene sonunda şirketin finansal olarak beklenene ulaşamaması sebebiyle kurucular şirketi kapatmak zorunda kaldı. Ben de üzülerek de olsa ayrıldım.
  • Her ne kadar şu anda bile düşününce döneminin çok üzerinde kaliteli işler yapsak da -mesela koşu uygulaması içerisine Spotify’ı tamamen entegre etmek- finansal olarak başarı sağlanamayınca, maalesef devam edemiyorsunuz. Bu da işin acı ve gerçek olan tarafı.
  • O bir senenin sonunda yaptığım işle ilgili bakış açım değişti. Bu alanı seçerek ne kadar doğru bir karar verdiğimi daha iyi anlamış oldum. Üniversiteden mezun oldum. Elimde kağıt üzerinde bir yıl olsa da, bana göre üç yılda edinebileceğim kadar şey öğrendiğim bir deneyimim oldu.
  • O deneyimim üzerinden 2 yıldan fazla geçmiş ve geri dönüp bakınca o zaman öğrendiğim şeylerin, aslında sonraki hayatımın temellerini oluşturduğunu daha iyi anlıyorum. İnsan hayatının bir dönemi mutlaka çok çalışmak zorunda.
  • Kimisi bunu erken yapıyor, kimisi benim gibi daha geç. Fakat gün sonunda dönüp baktığınızda kendinizi başarılı hissetmenizin en büyük ölçütü, sevdiğiniz şeyin ne olduğunu bulmanıza ve o şey için ne kadar fedakarlık yapabileceğinize bağlı olarak değişiyor.
  • Benim için yaptığım işle ilgili en büyük motivasyon kaynağı da bu işi sadece iş olarak görmemek ve gerçekten bu alanla ilgilenmek oldu. Bundan sonraki dönemde de böyle olmaya devam edecek. Umarım herkes kendi motivasyon kaynağını en doğru şekilde bulabilir.

Biraz uzun bir flood oldu fakat genel olarak karşılaştığım sorulara yanıt olabileceğini düşünüyorum. Benim mobil alana geçiş ve mobil alanda ilerleme hikayem böyleydi. Herkese keyifli pazarlar dilerim.

Yazar; Volkan Hotur‏

Abone ol
Bildir
guest
2 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm Yorumları Göster
Emre
Emre
3 yıl önce

Merhabalar. Hiç alakam olmadığı halde Java ve Android programlama öğrenmeye başladım. yaklaşık 2 ay oldu. Ve bu işin sancılı sürecindeyim günde 3 saat kadar çalışabiliyorum. Gün geçtikçe gerçekten iyi bir ilerleme sağladığımı düşünüyorum. Udemy üzerinden takip ettiğim bir eğitimim var ve aynı zamanda Java ve Adroid Studio kitaplarını edindim oradan da dönüşümlü olarak çalışıyorum. Daha yolun çok başındayım.Ben Kocaeli’de yaşıyorum ve hikayenizi okudum umarım aynı şekilde devam ediyordur. Benim size bir sorum olacak. Anlattığınız süreçlerden geçtiniz ve geri kalmışlığın bilinciyle güzel bir ivmeyle gelişim sağlamışsınız gerçekten tebrikler fakat benim gibi alaylı şekilde kendini geliştiren birisi ileride bu sektörde iş bulma şansı var mıdır? Teşekkürler.

Yusuf
Yusuf
4 yıl önce

Bilmiyorum daha önce yazınızı okuyan olmuş mudur ama ben okudum hepsini. Bende şuan 2. Sınıf bilgisayar mühendisliği öğrencisiyim. Kendime çok kızıyorum Javayı öğrenemediğim için bu yüzden 4 gündür java çalışıyorum udemy vb. eğitici sitelerden. Yazınızı okurken kendimi gördüm nedense tabi siz yıllarınızı vermişsiniz artık iyi bir noktaya gelmişsiniz istiyorum ki sizin gibi azim edip daha iyi yerlere gelebileyim. Maalesef yazılım öğrenmek bir kaç günde de olmuyor. Sadece hmm anladım galiba demek bile aylar alabiliyor. (Eğer öylesine bile cevap vericek olursanız mail atsanız sevinirim malum siteden bildirim gelmicek 🙂 )

mutlakaoku.com | Pdf Kitap İndir | Telecharger Livre GratuitDescargar Libros Gratis | Free pdf download | Kostenlose eBooks |
2
0
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Yaz Mutlaka Okunsun...x