15 Temmuz; Görmezden Gelinen Cevapsız Sorular! (iddianameler, İfadeler)

Hadi gelin, biraz 15 Temmuz konuşalım. Bu flood üzerinden, kronolojik sıralamaya uymadığım olsa bile; iddianamelerden, iddianamelere koyulmayan ifadelerden, takip edilmeyen duruşmalardan ve ana akımın görmezden geldiği cevapsız sorulardan bahsedeceğim.

(20 Kas 2017)

  • İfadeleri taradığımızda darbe girişiminin 11 Temmuz 2016 Pazartesi gününe dayanan bir geçmişi olduğunu görmek mümkün.
  • Albay Fırat Alakuş savcılık ifadesinde dedi ki: “12 Temmuz’da Kurmay Albay Ümit Bak beni makam odasına çağırarak çok gizli bir görev tevdi edeceğini; TSK komuta kademesine karşı bir eylem hazırlığı olduğunu, TSK içinde bir kısım PDY mensubunun işin içinde olduğunu söyledi(…)
  • (…) Bu maksatla Albay Bak benden Genelkurmay Bş ve 2. Bş’ı koruma amacımla güveneceğim kişilerden birlik oluşturmamı istedi. Ben de Albay Murat Korkmaz’ı ve Albay Halit Kazancı’yı görevlendirdim”
  • Burada bir tarih çelişmesi var bu arada. Çünkü Albay Murat Korkmaz’ın ifadesine baktığımda Fırat Albay’ın kendisini 11 Temmuz günü çağırarak koruma ve güvenlik tatbikatı için isim listesi vereceğini, mühimmat hazırlaması görevi verdiğini söylüyor. İfade uyumlu ama.
  • Neticede Albay Murat Korkmaz’a CB Muhafaza Alayı, Albay Halit Kazancı’ya da 4. Ana Jet Üssü toplanma yeri olarak kararlaştırılıyor ve görev tevdi ediliyor. (Albay Doğan Öztürk ile görüştüklerinde de bilgilerinin olduğu belirtiliyor)
  • Fırat Alakuş’un ifadesine çok dikkat etmenizi istiyorum şimdi: Zekai Aksakallı ile görüştüğümde “Haftasonu önemli olaylar olabilir, hazırlıklı olalım. Ayrıntıları ÖKK Har Eğ Şb Md Ümit Bak’tan alacaksın” dedi bana. Ümit Bak’a gittim, terör tehdidinden söz etti (…)
  • (…) PKK’nın Merasim sokaktaki benzeri bir saldırı gerçekleştireceğini, bizim Genelkurmay’ın güvenliğini sağlayacağımızı anlattı. BEN BU GÖREVİ BİZZAT ZEKAİ AKSAKALLI’DAN ALDIM. Genelkurmay’ın güvenliği için emir komuta zinciri içerisinde görevimi ifa ettim.
  • Ortada 11 Temmuz’dan beri dolaşan ve gizli kalması gereken bir KOH tatbikatı var. Emri alanlar Zekai Aksakallı’nın verdiğini söylüyorlar. İşin garip tarafı, aynı emrin Silopi’deki Tuğgeneral SEMİH TERZİ’ye de iletilmiş olması.
  • Askerlere sorduğumda bu tarz emirlerin gizlilik kaydından söz ettiler. “Bilmesi gereken prensibi” ile ilerlermiş iş. Herkes bilmesi gerektiği kadarını biliyor adından anlayacağınız üzere. Komutan emriyle görev hakkında konuşmak yasaklanıyor yani.
  • Albay Ümit Bak, Albay Alakuş’tan bu emir doğrultusunda astsubaylardan oluşan bir liste hazırlamasını istiyor. Alakuş da Korkmaz’ı çağırarak “BU EMİR BİZZAT AKSAKALLI’DAN” diyerek bir zarf veriyor. Zarfta isim listesi var, Korkmaz’dan tek tek irtibata geçmesini istiyor.
  • Albay Alakuş da Yarbay Halit Kazancı ile görüşüyor. KOH emrini ve zarfı iletiyor, ZEKAİ PAŞA’nın emri diyor. Harekat tarihi ise 15 TEMMUZ.
  • 11-12 Temmuz KOH hareketliliği ile geçiyor. 13 Temmuz’a geldiğimizde ise biz sivillere normal görünen ancak askeri teamüllere oldukça aykırı olan birkaç gelişme ile karşılaşıyoruz: Özel Kuvvetler İhtisas Kursu (OKİK) Kursiyerlerinin mezuniyet töreni.
  • Askeri teamüllere göre ÖKK mezuniyet törenleri Cuma yapılırmış. Alakuş’un odasında bir aradayken komutanlar ZEKAİ AKSAKALLI şu bilgiyi paylaşıyor: (çeşitli ifadeler doğruluyor) -CUMA YAPILACAK TÖRENİ YARINA ALDIK. AKAR VE GÜLER DE MİSAFİR GELECEK. HAZIRLIKLAR ONA GÖRE OLSUN.
  • Hem Cuma yapılacak töreni Perşembe’ye alıyor Aksakallı hem de Genelkurmay Başkanı katılıyor. Şimdiye kadar bu törenlere en yüksek katılım en fazla Genelkurmay 2. Başkanı düzeyinde olmuş.
  • 14 Temmuz Perşembe gününe geldiğimizde ise ÖKİK-4 mezuniyet törenini görüyoruz. Basit bir mezuniyet törenine katılım yıldızlar geçidi gibi: Genelkurmay Başkanı HULUSİ AKAR, Genelkurmay 2. Başkanı YAŞAR GÜLER, MİT Müsteşarı HAKAN FİDAN.

  • İki toplantı görüyoruz o akşam: İlkine AKAR + GÜLER + FİDAN + AKSAKALLI katılıyor. İkincisi 20.30 ile 00.30 arasında sürüyor: AKAR ile FİDAN 4 SAAT BOYUNCA BAŞBAŞA GÖRÜŞÜYOR. (DARBEDEN 1 GÜN ÖNCE)
  • Akar ayrıldıktan sonra AKSAKALLI + FİDAN FNSS Savunma Sistemleri A.Ş. binasına doğru ilerleyen yolda bir saat baş başa yürüyorlar. (Astsubay Turgay Uslanmaz’ın ifadesinde ayrıntılar var)
  • 14 Temmuz’daki mezuniyet töreninde bir anormallik daha var. Halisdemir davasında konuşan P. Üstçavuş Mehmet Bilge’nin şöyle bir ifadesi olmuş: “O gün paraşüt atlayışı yapılacaktı ama hava şartları bahane edilerek iptal edildi. O gün Ankara’da hava gayet iyiydi. Neden?”
  • 14 Temmuz’da çok önemli bir gelişme daha var: EMASYA “Terörle mücadelede etkinlik” gerekçesiyle 6 YIL SONRA GERİ DÖNDÜRÜLDÜ. ERDOĞAN’ın imzasıyla ASKERE Vali’den izin almadan operasyon yetkisi verildi. (BAHSETTİĞİM KOH’la birlikte düşünün!)
  • 11 Temmuz’la ilgili çok önemli bir ifade daha var. Erdoğan’ı kaldığı otelden almaya giden Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ifadesinde şöyle söyledi: DARBEDEN 11 TEMMUZ’DA SEMİH TERZİ’NİN BİLGİ VERMESİ İLE HABERDAR OLDUM. 13 TEMMUZ’DA İSE GÖREVİ KABUL ETTİM.
  • Burada şöyle bir soru düşüyor aklıma: Semih Terzi’nin KOH tatbikatından haberdar olduğu doğru mu? Sönmezateş açıkça “darbeden Semih Terzi aracılığıyla haberdardım” dediğine göre, KOH PLANI ile DARBE PLANI aynı mı?
  • Şimdi 15 Temmuz’a gidelim. Penceremizi de Genelkurmay Karargahına çevirelim. Diğer önemli şehirleri ve karargahları da notlar halinde aktaracağım.
  • 13.30 – 14.00 suları: Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler toplantı yapıyor. (Gündem terörle mücadele.)
  • Ve Binbaşı O.K. MİT’e gidip darbeyi ihbar ediyor. O gün Kara Havacılık Komutanlığından üç helikopterin havalanacağını ve bunlardan birinin Hakan Fidan’ı alacağını söylüyor. (Askerler tarafından kaçırılacağı istihbaratını alıp ilk iş Genelkurmay’a giden Fidan’daki de yürek 🙂
  • Binbaşı O.K. 14.20’de MİT’te ve DARBE diye altını çiziyor ihbarının. Hulusi Akar ve MİT’in TBMM’ye gönderdiği yazıları hatırlarsanız “darbe ihbarı değildi” diyorlar. O.K.’nın Ağustos’taki ifade tutanağının da dosyaya eklenmediğini görüyoruz, MİT konuşmasını istemiyor, net.
  • 15.30 – O.K.’yı dinleyen MİT’çiler Hakan Fidan’a durumu bildiriyorlar. 16.20 – Fidan, Yaşar Güler’i arıyor, ihbarı paylaşıyor. Güler de Akar’a anlatıyor. 16.40 – Akar Fidan’ı arayıp detay soruyor. Fidan’da Güler’le görüşmesi için müsteşar yardımcılarından birini yolluyor.
  • 17.32 – Müsteşar Yardımcısı 2. Başkan Güler ile görüşüp 17.54’te binadan ayrılıyor. Güler hemen Akar’a görüşmeyi anlatıyor. Akar da Fidan’ı arayarak Karargah’a davet ediyor.
  • 18.10 – Fidan Genelkurmay Başkanlığına giriş yapıyor. Toplantıya Akar + Güler + Salih Zeki Çolak (KKK) katılıyor. Çatı davası iddianamesinda bu kısmı şöyle okuyoruz: AKAR ALINAN İHBARIN DAHA BÜYÜK BİR PLANIN PARÇASI OLABİLECEĞİ KANAATİNE ULAŞARAK ÇOLAK’I KHK’NA YOLLADI.
  • Hatta bunun üzerine Akar Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu’ndan tank+zırhlı araç çıkışını yasaklıyor.

AKLI OLAN HERKESE SORUYORUM: Madem büyük planı gördü de neden düğündeki ABİDİN ÜNAL, BÜLENT BOSTANOĞLU ya da ZEKAİ AKSAKALLI’ya, GALİP MENDİ’ye haber verip emniyet sağlamadı?

  • Yine çatı iddianamesinin şöyle bir iddiası var: 20.09 – Fidan’ın Karargah’a geldiğini gören Korgeneral İLHAN TALU, Albay CEMİL TURHAN’a “Fidan binada, Çolak da KHK’na gitti” deyince 16 Temmuz 03:00 planlı faaliyet 15 Temmuz 20:30’a alındı. (İkisi de ifadelerinde reddetti)
  • Çatı iddianamesinden: 21.00 – Tümgeneral Mehmet Dişli, Akar’a darbeyi tebliğ etti, Akar reddetti. Dişli dışarıdaki ekibe komutana müdahale emrini verdi. Bunun üzerine eli plastik kelepçe ile bağlandı, ağzı bantlandı. Akar kelepçe çözülsün isteyince Dişli’nin emriyle çözüldü.
  • İddianamede Akar’ın emir subayı Levent Türkan’ın tabanca ile Akar’ı tehdit ettiği belirtiliyor. Bu arada Mehmet Dişli ifadesinde kendisinin de mağdur olduğunu ve Akar’ı eterne etmek isteyenlere karşı çıktığını ve onunla gözaltına alınarak Akıncı Üssü’ne götürüldüğünü söyledi.
  • Bu arada Zeki Çolak’ı unutmayalım. 19.12’de Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi’ne ulaşan Çolak, Akar’a “Burada bir olağanüstülük yok” diye telefonla bilgi vermiş. Ancak 21.08’de KHK’dan çıkış yapıp 21.45’te Karargah’a girer girmez derdest ediliyor. (Garip geldi bana)
  • 21.20’de Albay Alakuş ve timi Genelkurmay Karargahına ulaşıyor. (Başta anlattığım KOH emri de aklınızda olsun) İşte ne yaşanıyorsa burada yaşanıyor. Tam iki dakika sonra aralarında Yaşar Güler’in emir subayı Binbaşı Mehmet Akkurt’un da olduğu askerler Güler’i derdest ediyor.
  • 21.30 – Askerler Güler’i araçla dışarı çıkarmaya çalışıyorlar. Ancak hesapta olmayan bir direniş çıkıyor karşılarına. Muhafız Tabur Komutanı Yarbay Osman Tolga Kılınçarslan darbeci askerlerin önüne çıkıyor.
  • Yaşar Güler’in emir subayı Binbaşı Akkurt, Yarbay Kılınçarslan’a 3 el ateş ediyor ve onu yaralıyor. O sırada Nizamiye Takviye Nöb Subayı Üst Muhammet Reşit Budak da Binbaşı Akkurt’a ateş ederek Akkurt’u öldürüyor. Bunun üstüne Yaşar Güler’i 21.33’te ambulansla içeri alıyorlar.
  • Bu arada bu çatışmalarla ilgili kaç askerin öldüğüne ilişkin sağlıklı bir veri olduğunu sanmıyorum. Çünkü hemen size üç ayrı veri paylaşayım: İDDİANAME: 23 ASKER ÖLDÜ ÜMİT DÜNDAR: 104 ASKER ÖLDÜ BİNALİ YILDIRIM: 36 ASKER ÖLDÜ.
  • Saat 21:30 sularına geliyor. Nedense pek haberi yapılmamış bir isim çıkıyor karşımıza. Yine iddianameye göre o isim: Genelkurmay Cari Harekat Merkezi Amiri Kurmay Albay OSMAN KARDAL. Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezi (SKKHM)’ye el koyuyor.
  • Aynı anlarda Kurmay Albay Cemil Turhan Özel kuvvetler personeliyle muharebe merkezine geliyor. TSK’daki iç yazışma sistemi (e-evrak gibi) olan MEDAS darbeciler tarafından ele geçirilip ilk mesaj gönderiliyor.
  • SKKHM Amiri sıfatıyla Albay Kardal ve İcra Subayı sıfatıyla Binbaşı Erhan Metin tarafından imzalanan “HAZIRLIK İKAZI VE BİRLİK İNTİKALİ” konulu mesaj “MAGG5101” adresine gönderiliyor.
  • Bu mesaja ilişkin ifadelere baktığımda şunları gördüm: Cemil Turhan savcılıkta “Bu emirleri içeren CD’leri Güler’in emir subayı Binbaşı Akkurt saat 20.00’da getirdi, Güler’in emri olduğunu söyleyince 2.30’da birliklere geçildi” demiş.
  • Osman Kardal ise reddetmiş: İfadesinde şöyle söylemiş: “Harekat merkezinden çekilen emir yok. SKKHM dışından, başka bilgisayardan benim adıma çekildi o emirler, bana da kumpas kuruldu” demiş.
  • Bu mesaj konusunda askerlerden, askeri öğrencilerden vs. destek istiyorum. Birkaç kişiye sordum ama net olarak ikna olmadım. Arif Çetin de “kafama göre isim değiştirdim, mesaj gönderdim” filan diyordu, bi bakın bu mevzuya.

  • İddianame, 21.37’de “ZIRHLI MUHAREBE ARACI İNTİKALİ” konulu mesajın gönderildiğini söylüyor. Karargaha dönersek, birkaç dakika sonra Çolak, Uyar ve emir subayları dönüp derdest ediliyorlar.
  • Özel kuvvetlere bağlı askerler komutanları derdest ettiğinde de direnişle karşılaşıyorlar tabii. KKK Koruma Yüzbaşı Burak Akın ile koruma ekibinden Başçavuş Bülent Aydın müdahale etmeye çalışıyor. Açılan ateşle yaralanıp hastaneye kaldırılıyor ancak Aydın hayatını kaybediyor.
  • Ve o mesaj Genelkurmay ve komutanlıklara çekiliyor: Mesajın konusu: ATAMA İmzalayanlar: Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanı sıfatıyla MEHMET PARTİGÖÇ, General Amiral Şube Müdürü sıfatıyla CEMİL TURHAN.
  • Çatı iddianamesinden 22.04’te Ankara Garnizon Komutanı Korgeneral Metin Gürak’ın derdest edildiğini, Akıncı üssü iddianamesinden 22.17’de Çolak, Uyar ve Ertuğrul Gazi Özkürkçü’nün bir helikoptere konularak Akıncı Üssü’ne götürüldüğünü görüyoruz.
  • Ve saatler hızla akmaya başlıyor:
  • 22.21: Sıkıyönetim Direktifi.
  • 23.02: Binali Yıldırım NTV’de “kalkışma” diyor.
  • 23.04: Akar+Dişli Akıncı Üssü’ne götürülüyor.
  • 23.37: Güler Akıncı Üssü’ne götürülüyor
  • 23.50: TRT’de darbe bildirisi okutuluyor
  • 00.24: Erdoğan’ın sokak çağrısı.
  • 00.52: 28. Mekanize’nin tankları Genelkurmay’a giriyor
  • 02.21: Siviller karargaha girmeye başlıyor
  • 02.29: 161 kursiyer, 7 sorti halinde helikopterle Genelkurmay kışlasına indiriliyor
  • 05.30: Karargahtaki sekiz kameranın kayıtları devre dışı bırakılıyor.

O gece Genelkurmay’da pek çok sivil asker kurşunu ile ölüyor. Yine sayısı belirsiz asker de asker kurşunuyla ölüyor. Sonrası sabaha karşı teslim olmaya doğru gidiyor zaten. Şimdi karargahta ne oldu ne bitti anladık, biraz soru soralım.

  • Askerlerin karargaha yola çıkmaları ile Hakan Fidan’ın karargahtan ayrılması arasında 1 dakika fark var. ÖKK timi madem darbe amacıyla genelkurmaya geliyordu, madem Fidan’ın da orada olduğunu biliyorlardı (iddianame biliyorlardı diyor) neden Fidan oradayken gelmediler?
  • Kara Havacılık Komutanlığı iddianamesini okursanız göreceksiniz, daha saat 19.58’de güvenlik kameraları görüntüleri üzerinden yapılan inceleme ile hazırlığı açıkça tespit etmişler. Ancak KKK Çolak, Akar’a “olağanüstü durum yok” diyor. Nasıl bu hazırlığı fark etmez?
  • Kara Havacılık Komutanlığı iddianamesi diyor ki: Kardeşim, buradan kalkan helikopterlerle Saray’ın, Genelkurmay’ın etrafına, Emniyet’e, MİT’e, Gölbaşı’na, TRT’ye, TÜRKSAT’a saldırılar düzenlendi. Hem de Salih Zeki Çolak ayrıldıktan hemen sonra! Neden hesap sorulmadı dersiniz?
  • Öyle ya, nasıl bu hazırlıkları görmezsin? Görüp de rapor mu etmedin? KHK Karargahı istikametinden gelip pistten geçerek KHO Bakım Komutanlığı hangarı ve CH-47 helikopteri koruma hangarı gölgesine gitmişsin, hazırlıklar ortada. Neden kimse sormadı bunu daha önce?
  • Sıkıyönetim direktiflerini geçen Albay Cemil Turhan, bu direktif Yaşar Güler’in emriydi, emir subayı getirdi diyor. Ancak emir subayı olan yaver öldürüldü, üzerine konuşamayacak. Neden Yaşar Güler’e kimse bu emirlerden haberiniz var mıydı, siz mi gönderdiniz diye sormaz?
  • Bu ifade çok önemli. Mealen hülasaya çalışacağım: “15 Temmuz YAŞ toplantı provasının yapıldığı sırada Güler’in emir subayı Akkurt 20.00 sularında bana bir CD getirdi. Güler’in emri olduğunu ve 5 adet msj ile sıkıyönetim direktiflerinin olduğu bu msjları göndermemi istedi”
  • Devamında da şöyle ekliyor Albay Turhan: “Saat 20.30 sıralarında bu mesajları gönderdim. Akabinde sıkıyönetim direktiflerinin benim alanımda olmadığını Akkurt’a bildirdim. Bunun komutan emri olduğunu, çekmesi gerektiğini söyledim.”
  • Bakınız, iddianame sıkıyönetim direktiflerinin 21.30’da gönderilmeye başlandığını söylüyor. Ancak direktifi bizzat çeken Albay Turhan, “20.30 sıralarında gönderdim” diyor. Savcı neye dayanarak bir saat ileriyi vermiş, bilmiyorum.
  • Kardeşim, ortada şöyle bir ifade var. Direktifi çeken albay “Güler Paşa’nın yaveri emri getirdi, Paşa’nın emri dedi” diyor. Eğer Yaşar Güler bu CD’yi hazırlayıp yaverine verdiyse bunu bir Yaşar Paşa bilir bir de yaveri. YAVERİ O GECE ORADA ÖLEN TEK DARBECİ.
  • Ben sayısız insanın öldüğü o talihsiz gecenin etkilerini bugün bile hisseden, OHAL ile yönetilen bir vatandaş olarak, devletin savcısından şunu beklerim, hakkım. Yaverin ölümünde soru işaretlerini soruştursun, Paşa’ya da gerekli soruları sorsun. Ama NAMÜMKÜN.
  • Direktif dediysek Mehmet Partigöç’ün de ifadesine göz atalım hemen. Mahkemede dedi ki: “Ben asla hiçbir şeye imza atmadım. Turhan Albay şube müdürümdür, bunları bana gösterdiğini söylerse suçumu kabul edeceğim.”
  • Şimdi Jandarma Genel Komutanımız olarak atanan Arif Çetin bile Meclis’e verdiği ifadesinde “Ben komutan adına mesaj gönderdim, başlığını değiştirdim öbür komutan adına da gönderdim, darbecilerle mücadele ettim” diyor. Partigöç adına da imzalanmış olabilir mi? Öyleyse niye?
  • Partigöç ile ilgili hiç farklı düşünmemizi istemiyor ana akım sanki. Bana hep öyle geldiği için biraz fazla sorguladım. Çatı davası iddianamesinden Partigöç ile ilgili iki ayrı ifadeden söz etmek istiyorum size.
  • Ankara İl Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünde görevli polis memuru Ufuk Çiçek tanık olarak savcılıkta şöyle diyor: “Mehmet Partigöç yanımıza geldi, ‘Dışarıdan komutana bir saldırı olacak, ona göre tedbirinizi alın’ dedi.”
  • Yine iddianameden: Ankara İl Devlet Büyüklerini Koruma Müdürlüğünde polis memuru Ahmet Topacık da şunu demiş: “Tahminen 21.05 ya da 21.10 sularında yanımına Tuğgeneral Mehmet Partigöç geldi, ismini sonradan öğrendim. Genelkurmay Başkanlığına saldırı olabileceğini söyledi”
  • İki ayrı polis memurunun bu ifadesine rastladık bakın. Özel Kuvvetlerin karargaha girmesinden önceki saatte gidip saldırı olabileceğini söylemiş koruma asker ve polislerine, ifadelere göre. Darbeci general niye kendi planını bozacak ihbarda bulunsun? Garip değil mi?

Buraya kadar Genelkurmay Karargahında yaşananlara göz attık. Şimdi de 15 Temmuz’un en hareketli ve en karanlık noktalarından birine göz atalım: AKINCI ÜSSÜ.

(21 Kas 2017)

  • 15’i gecesi ve 16’sı ilk saatlerinde Akıncı Üssünden kalkan uçaklarla: Meclis, TÜRKSAT, Külliye yanındaki kavşak (15 ölü), Ank İl Emniyet (2 ölü), Gölbaşı Özel Harekat (44 ölü), Emniyet Hav. Daire (7 ölü) bombalandı. MİT binası tarandı, Akıncı nizamiyede 9 sivil öldürüldü.
  • Akıncı Üssü iddianamesi verileri bize diyor ki: 77 ölüm, 222 yaralama var. Üste darbeye katılan asker sayısı: 481. Rütbeleri: Orgeneral (1) Tümgeneral (6) Tuğgeneral (18) Albay (22) Yarbay (26) Binbaşı (33) Yüzbaşı (56) Üsteğmen (62) Teğmen (115) Astsubay (131) Uzm Çav (1)
  • Akıncı Üssüne darbe girişiminin merkez üssü demek mümkün. Rehin alınan Cumhurb. Genel Sekreteri Fahri Kasırga ile Hulusi Akar, Yaşar Güler, Abidin Ünal, Salih Zeki Çolak, Galip Mendi, Kamil Başoğlu gibi 22 üst düzey generalin “rehin tutulduğu” belirtiliyor yine iddianamede.
  • Genel hattı görebilmek için hızlıca ifadelere göz atalım. Akıncı Üs Komutanı Hakan Evrim: “Üsse gelen darbeci komandolar tarafından silahla tehdit edildim. Darbeye katılmadım. Komandoların direktifleri doğrultusunda bazı emirler verdim.”
  • Akıncı Üssü’nün Harekat Komutanı Albay Ahmet Özçetin’in savaş uçaklarına talimat verdiği, 141. Filo Kom. Yarbay Hakan Karakuş’un (Akın Paşa’nın damadı) uçuş ve silahları koordine ettiği, 143’ün başında da Binbaşı Mustafa Azimetli’nin olduğu iddianamede yer almış.
  • İddianamenin 4584. sayfasında Yarbay Nihat Altunop’un darbeye karşı çıkıp, MİT’te Daire Bş yapmış olan arkadaşına ihbar ettiği belirtiliyor. Yarbay diyor ki: “Albay Ahmet Özçetin üsten kalkan uçakların sevk ve idaresini yaptı. Komutanların üsse getirilmesini organize etti.”
  • Darbe günü görevlendirilen pilotlar Akıncı üssüne çağrılarak 141. Filo’da toplantı yapılıyor. Akın Paşa’nın damadı Yarbay Karakuş toplantıda “Terörle mücadele harekatı yapılacak, görev gizlidir ve dışarıya bilgi sızmamalı” diyor.
  • Kurmay Albay Fırat Alakuş, (kendi ifadesiyle de iddianamedeki saatleri doğruladığını anlıyoruz) 33 ÖKK personelini Akıncı Üssünde toplayıp, 21.20’de karargaha götürüyor. Ben Albay Fırat’ın ifadelerine biraz göz atalım istiyorum.
  • Albay Fırat, aldıkları KOH emri gerekçesiyle Karargaha geldiklerini ve Akar ile Güler’in güvenliğini sağlamayı amaçladıklarını söylüyor. Sonradan darbe girişimini anladığını ve geri adım atmadığını belirtiyor özetle.
  • İzmir iddianamesinde de olduğu üzere “Şapka ve Kurşun” isimli iki gizli tanık var ve bu tanıklar Adil Öksüz bir villada darbeyi planladığı toplantılar yaptı filan diyor, ancak sadece gizli tanık ifadeleri. (Bu ifadeleri destekleyen bir şey çıkmadı bu arada.)
  • Fırat Albay bu bahsettiğim gizli tanıklardan ŞAPKA’ya işaret ediyor. Kendisini tanıdığını, aralarında husumet bulunduğunu, kendi yaptığı işi sanki o yapmış gibi üstlendiği ortaya çıktığında rezil olduğu için kendisine iftira attığını filan söylüyor duruşmada Albay.
  • Alakuş uzun süre darbe emrinin Akar’dan geldiğini düşündüğünü söylüyor. Sivil halka ateş açmadıklarını, yalnızca verilen emirleri yerine getirdiğini belirtiyor. Mahkeme Başkanı “Fethullah Gülen bu işin neresinde” diye sorunca gülerek, “Valla orada değildi o akşam” diyor.
  • Akıncı Üssü’nü toparlarsak o gece boyunca Hava, Kara, Deniz Kuv Kom’dan, Jandarma Gn Kom’dan, ÖKK’den, İnsani Yardım Tug’dan, MEBS Kom’dan, Konya MAK timinden, İstanbul SAT Kom’dan askeri personel takviyesi yapılıyor, Diyarbakır, Kayseri, Adana’dan F16 destekleri veriliyor.
  • Saat 23.00, yer Akıncı Üssü. Hulusi Akar ve Mehmet Dişli helikopter ile üsse indiriliyor. 4 ÖKK personeli de helikopterde ve Uğur Kaplan ile Halil Gül aracı uçuruyor.
  • Akıncı Üssü iddianamesinden Mehmet Dişli’nin ifadesini aktarıyorum: “Hulusi Akar gelişmeleri televizyondan izliyordu. Sinirliydi. Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık ile Tuğgeneral Hakan Evrim ile tanımadığım bir albay odaya girdi. Akar “Ne oluyor” deyince, (…)
  • (…) Harmancık bildirinin okunduğunu söyleyip eliyle ikinci bildiriyi işaret etti ve Akar’dan okumasını istedi. Akar’a “Siz okursanız halk yatışacaktır” dedi. Akar da “Siz deli misiniz, bu devirde böyle şey olur mu?” dedi, talebi reddetti.”
  • Ve Akın Paşa. Kızı üsteki lojmanda kalıyor, “evde torun seviyordum” dediği kısıma geldik. Abidin Ünal’ın telefonla bahsetmesi ile haberdar olduğunu söyleyip üsse geliyor ve Çiğli 2. Ana Jet Üssünde Kubilay Selçuk, Harmancık, Hakan Evrim ve Mehmet Dişli’yi bir arada buluyor.
  • Akın Öztürk: “İçeride silahlı herhangi birisi yoktu. Ben Akar’ın yanına oturduktan sonra ‘Komutanım, ne oluyor, bu nedir?’ dedim. O da bana Selçuk, Dişli, Harmancık ve Evrim’i göstererek ‘Bunlar darbe yapmışlar, beni de buraya getirdiler.’ dedi.
  • Akar’ın rahat bir şekilde televizyonun karşısında oturduğunu, odada silahlı kimsenin bulunmadığını ve ismi geçen askerlerin de odada olduğunu, Akar’ın “bunlara söyle de bu işten vazgeçsinler” dediğini… Oldukça garip değil mi? Akın Paşa’nın anlatacak çok şeyi var bence.
  • Sonra Akın Paşa özetle diyor ki: Önce Yaşar Paşa’nın elini ayağını çözdüm, sonra Abidin Ünal’ı buldum, ELİ KOLU BAĞLI DEĞİLDİ, OTURUYORDU, Yaşar Güler’i de aldık 10 15 rehine paşayı kurtardık. Ancak o sıra haberlerde kendimi 1 numara görünce çok şaşırdım.
  • Yaşar Paşa teyitlemiyor. Bu da Güler’in ifadeden: “Birden kapının açıldığını ve Öztürk’ün sesini duydum. “Yav Yaşar, sen burada ne geziyorsun? Senin burada olduğundan hiç haberim yok.” dedi. Kurtulunca yan odada Akar’ı tuttuklarını öğrendim. Öztürk’ün bilmemesi mümkün değil.”
  • Akın Öztürk’ün konut astsubayı İsmail Keskin de komutanı için askeri üniforma aradığı sırada Yaşar Güler’in bir odada rehin tutulduğunu fark ettiğini söylüyor. Savcıya verdiği ifadede şunu söylüyor: “Akar “Oğlum sabah oldu, beni BB ve CB ile görüştürün, bu işi bitirin dedi.
  • (…) Ekip çıkarken karacı tümgeneral hiyerarşide olduğu üzere “emredersiniz komutanım” dedi. Biz Can Kaya ile konuşurken harekat odasındaki Güler’e benzediğini ve elinin bağlı olduğunu söyledim. “2.nin elleri bağlı, 1. başkan burada” diyerek manalı manalı birbirimize baktık”
  • Yaşar Güler: “Odada yalnız kaldım. Konuttaki görevli şahsa ‘oğlum hanımefendiye iyi olduğumu söyle ve ÖKK Komutanı Zekai Paşa’yı ara’ dedim, telefonda okuduğum ‘4210 noyu aramasını söyle’ dedim. Bir süre sonra Zekai aradı, “Ne yapıyorsunuz, gelip bizi kurtarsanıza” dedim.
  • Yaşar Güler burada odada yalnızken neden dışarı çıkmıyor dersiniz? Akın Paşa “dışarıda silahlı adamlar var” dediği için çıkmadığını söylemiş. Öyle bir tutukluluk ki Zekai Paşa ile görüşüyor ve darbeci olmadığına emin, azarlıyor kurtarın bizi yahu diye.
  • Biraz Abidin Ünal’a çevirelim kafalarımızı. Moda’daki düğünde derdest edilip Akıncı üssüne getirildi, ancak kelepçelenmedi. Abidin Ünal, Akın Öztürk’ten Akıncı Üssüne bakmasını istiyor, ancak kendisi tutuklanıyor, Öztürk tutuklanmıyor.
  • Hava sahasını uçuşlara yasakladığını söyleyen Akar, Abidin Ünal’a bunu neden söylemiyor? Erdoğan enişteden, Abidin Ünal eşinden öğrenmiş darbeyi. Yine Öztürk için “pozisyonundan emin değilim” diyen Akar’a karşı TSK’dan resmi açıklama yapılıp Öztürk için “arabulucu” deniliyor.
  • Bu arada Abdülkadir Selvi’ye konuştu geçen ay Abidin Ünal ve şöyle söyledi: “Meclis’te 15 Temmuz’u araştıran komisyon beni de davet eder diye bekledim. Ama ne hikmetse beni çağırmadılar.” Neden çağırılmadı acaba?
  • Abidin Ünal ile ilgili ilginç bir durum daha var. O gece köprü gibi kritik yerlere “tatbikat var” yalanı ile getirildikleri verilen her ifade ile doğrulanan Yalova’daki HHO öğrencilerini planda yokken ziyaret ediyor Ünal.
  • Bunu pek çok harbiyeli gençten dinledim. Yine de ifadeden örnek vereyim. HHO öğrencisi Ahmet Hamdi Göçer, Silivri’deki duruşmada şöyle söyledi: “O gün için birlik içinde tek olağan dışı durumun Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’ın denetime gelmesiydi.”
  • Öztürk’ün konut astsubayı Keskin anlatıyor, Akın Paşa telefonda “Abidin, sen hala ne arıyorsun düğünde, gelsene” diyor. Düğünün sahibi bile Mehmet Şanver yahu, Eskişehir Muharip Hava Kuvvetleri Komutanı! Hava trafiği başlamadan müdahale edebilecekken düğünde kalıyor.
  • İlk ifadesinde 21.30’da eşinin araması ile darbeyi öğrendiğini söyleyen Abidin Ünal, 13 gün sonra ek ifade veriyor ve bu kez de 19.06’da Hava Harekat Merkezi’nden gelen telefonla öğrendiğini belirliyor. “20.00’da Akar’a ulaşmaya çalıştım, olmadı, bana dönen de yoktu” diyor.
  • İkinci ifadesi askeri teamüllere uygun ama ortada birbirinden farklı iki ayrı ifade var. Peki neden ilk önce eşinden öğrendiğini söyleme gereği duydu Abidin Ünal? Gizlemek istediği bir husus mu vardı acaba?
  • Sonuçta neredeyse tüm üs komutanları düğünde yani, masa yıldızdan görünmüyor. Sonuçta uçuş yasağı tüm üs komutanlarına ulaştı demektir bu, Abidin Ünal’dan mı gizleyecekler? E düğüne 19.30’da katıldım dedi, 19.06’da öğrendiyse düğüne katılım saati de doğru değil o halde.
  • Uçuş yasağı olmuş, bizzat Hulusi Akar olağanüstü durumla ilgili HKMK üzerinden yasağı geçmiş, baya teyakkuz durumunda olup askeri refleks vermek gerekir değil mi? Abidin Ünal düğüne gitmeden bunu öğrendiyse, hangi rahatlıkla karargaha değil de düğüne gitti?
  • Tamam, eşinden öğrenmedin, HKK’sın, 19.06’da uçuş yasağını öğrendin. Peki Hulusi Akar’a “Komutanım bu yasağı neden koydun” diye sormak için niye 1 saat geçmesini bekledin? Henüz Fidan-Akar görüşmesi var o sıra, hiçbir darbeci harekete geçmemiş. Kim seni durduracak?
  • Hadi hep birlikte düşünelim. Biz Hava Kuvvetleri Komutanıyız. Tüm ülke genelinde uçuş yasağı verilmiş. Düğündeyiz, dans müzik filan. Özgün şarkı söyleyecek az sonra 🙂 Bir saat geçmiş Akar’ı aramışız, ulaşamamışız. Ankara’ya gitmiyoruz. Bekliyoruz öyle, derdest ediliyoruz.
  • Düğün sahibi Krg Mehmet Şanver emekli olunca Yenişafak’a röportaj verip şöyle diyor: “Düğün 19.00 gibi başladı ama bizim, en azından benim 21-21.30 sularına kadar ön istihbaratım yoktu. Havacı komutanlar 21.30 gibi öğrendik” Ünal 19.06’da öğrendiyse Şanver’e niye söylemiyor?
  • Öyle ya, Eskişehir kritik. Burada tüm muharip unsurları kontrol edebilen, Şanver’in komutanı olduğu Muharip Hava Kuvveti Karargahı ve harekat merkezi var. Ankara’daki karargah ve harekat merkezi darbecilerdeydi, darbenin karşısındaysan Eskişehir’i niye devreye sokmuyorsun?
  • Şanver’in düğün telaşı denir mi bilmem, diğer komutanların da o saate kadar haberdar olmamasını hayatın olağan akışına aykırı bulmak mümkün ama kesin olan Ünal’ın zamanında bilgi vermeyişi. Görevi ihmal mi denir, başka bir şey mi bilmem.
  • Bence burada en büyük sıkıntı Sayın Akar’da. Genelkurmay Başkanı darbenin istihbaratını almış, MİT müsteşarıyla görüşmüş, uçuş yasağı emrini vermiş, HKK’nı Ankara’ya çağırmıyor. Çünkü HKK’ndan Gnk’a aktarılan bilgilerde (raporda) darbeyi ima eden hiçbir şey yoktu deniyor.
  • Uçuşlarla ilgili bir diğer merak ettiğim husussa şöyle… CB Erdoğan, gün boyunca 104 sorti uçuşunun gerçekleştiğini, darbecilerinse gece boyunca uçurduğu uçak sayısının 31 olduğunu söyledi. Hava Kuvvetleri envanterine göre TSK bünyesinde 240 F16 mevcut. Niye 31 uçak uçtu?
  • Abidin Ünal, ifadesinde gece boyunca Özel Kuvvetler’in Diyarbakır’daki uçak taleplerinin karşılanmadığını söyledi. Peki ÖKK 1. Tugay Komutanı Tuğgeneral Semih Terzi’yi Ankara’ya getiren uçak nasıl havalandı? SEMİH TERZİ’YE İZNİ KİM VERDİ, EMRİ KİM VERDİ?
  • Akıncı 4. Ana Jet Üssü Komutanı Tuğgeneral Hakan Evrim duruşma salonunda yaptığı savunmasında üste yaşananları kendi penceresinden anlattı ve darbe girişimini mantık dışı bulduğunu söyledi.
  • Hakan Evrim’in savunmasından notlar paylaşmak istiyorum: “Tüm meslek hayatım boyunca kazandığım deneyimlere dayanarak söylüyorum, bu darbe girişimi son derece amatörce planlanmış, mantık dışı, TSK teamüllerine aykırı bir garabetler manzumesidir.”
  • Hakan Evrim, MİT’in darbeden 14.20’de haberdar olduğunu ve Genelkurmay’a 17.00 sularında haber verdiğine dikkat çekiyor: “Askeri personelin birliklerden çıkmamasını emretmek gibi basit bir önlem alınmıyor ve darbe girişimi önlenmiyor. Pek çok yurttaşımız ölüyor, yaralanıyor
  • Evrim, savunmasında darbenin hükümet tarafından önceden bilindiğini iddia etti: Gece kamyonlar nizamiye önünde askeri düzende tank geçişini önleyecek şekilde yer aldı. Ertesi gün HSYK FETÖ’cü hakim savcıları görüşmek için olağanüstü toplandı. Hazırlık olmadan bu reaksiyon?
  • (…) Ankara Esenboğa Havalimanı’nın kontrol altına alınmadığı, İstanbul Havalimanının kontrol altına alınmaya çalışılması anlamsızdır. Tek yönlü köprüyü kapatmak, darbeye bu saatte başlamak.. Bu TSK’nın planlayacağı bir darbe değildir, başarısız olmak üzere planlanmıştır.”
  • Hakan Evrim bir de Moda’daki düğünle ilgili bir soru soruyor: -Düğündeki komutanların yarısı hem darbeden hem FETÖ’den tutuklu. Madem bunlar FETÖ’cü ve FETÖ darbesi yapılıyor, örgüt neden üst komutanlarını düğüne yollamış?
  • Hakan Evrim’in savunmasından haberlere çok da yansımayan ayrıntıları geçmeye çalışıyorum, çünkü Akar, Evrim’in kendisine “Sizi Gülen’le görüştürebiliriz” dediğini söylemiş ve bu da bu darbeye Gülen cemaati tarafından kalkışıldığı söylemini beraberinde getirmişti.
  • Hakan Evrim savunmasında Hulusi Akar’ın bu söylemini reddetti. Kendisine STK, kanaat önderlerinden biriyle görüşmek isterseniz görüştürebilirler dediğini söylediğini, Gülen ile asla irtibatı olmadığını savundu.
  • Bu da Mustafa Barış Avıalan’ın savunmasından: “17/25 Aralık’tan 1.5 yıl sonra Necdet Özel tarafından Cumhurbaşkanı’na arz edilen listenin 1. sırasındaydım. Erdoğan benim alay komutanı olmamı istemiş. Yedi sülalem araştırılmadan atanacağımı düşünüyor musunuz? Ne FETÖ’sü?”
  • Ben ifadelere baktıkça şunu görüyorum. Her askeri FETÖ üyesi olmakla suçlamak gibi bir durum var. Oysa Gülen cemaatiyle hiçbir alakası olmadığı belli olan çok net isimler var mesela. Üstelik yargılama bitmeden ne darbeci olduğu kesin ne FETÖ üyesi. Medya öyle değil ama.
  • Manisa’da 15’i gecesi neler yaşandığını ayrıca anlatacağım zaten size ama mesela Murat Albay’ın Gülenci olduğunu kim iddia edebilir? Savcı Osman Şanal’a karşı karargahı savunmuş, hala Ergenekon’dan yargılanıyor adam. FETÖ’cü diyemeyecekleri için iddianamesi bile yok hala.
  • Ben 15 Temmuz’u, icra edenleri, kandırılanları ve kurgulayanları anlamak, gerçeği öğrenmek istiyorum. O yüzden her ifadeye şüpheyle yaklaşmak durumundayım. Darbeyi eniştesinden haber aldığını söyleyen Cumhurbaşkanı’nın o geceki söylemini politik kabul ederim, delil değil.
  • Şimdi biraz o İzmir’e dönelim. İzmir iddianamesi okuduğum iddianameler arasında en kötü olandı. EMASYA protokolü 2010 yılında kaldırıldı doğru ama 14 Temmuz 2016’da Erdoğan’ın imzasıyla yeniden hayata geçirildi. Savcı bunu bilmeden iddianame yazmış.
  • Komutanların mülki amirlerin emri olmaksızın olaylara müdahale edebileceğinin yetkisini TSK’ya veren EMASYA protokolünü Erdoğan neden darbeden bir gün önce imzaladı? Erdoğan’ı oyuna mı getirdiler, bu protokolü önüne kim koydu? Süreç nasıl işledi, o çok önemli.

Savcı tüm iddianame boyunca Tuğgeneral Memduh Hakbilen’in darbeci olduğunu, Org. Abdullah Recep’in de tüm Ege’de direnen bir kahraman olduğunu anlatmış, işlemiş. İşin ilginç tarafı sadece savını destekleyen ifadelere yer vermiş olması.

(22 Kas 2017)

  • İddianameyi bitirdikten sonra araştırmaya başladım, kendi çabamla Memduh Hakbilen’in ifadesine ulaştım. Memduh Hakbilen ifadesinde Org. Abdullah Recep tarafından arandığını, sıkı yönetim komutanı atandığını öğrendiğini ve gece 03.00’da Aksaz’da tatilden döndüğünü söylemiş.
  • Bu enteresan bir ifade. Org. Abdullah Recep, Memduh Hakbilen’i aramış ve “sıkıyönetim komutanı atandın, gel” demiş midir? Olaylar 21.00 sularında hareketlenmişken 03.00’te yola çıkmak garip değil mi? Savcı bu ifadelere neden yer vermez ve Org. Recep’e sormaz?
  • Memduh Hakbilen’in en son görüştüğü kişinin Eski Genelkurmay Başkanı NECDET ÖZEL’in Emir Astsubayı MUSTAFA SELEK olması da gayet ilginç.
  • Memduh Hakbilen’in Mustafa SELEK isimli eski Genel Kurmay Başkanı Necdet ÖZEL’in Emir Astsubayı ile görüştüğü, Ege Ordu Komutanı Emir Subayı Ertan DABİ’nin Ege Ordu Komutanının Polis Koruması Fırat ÖZPİRİNÇÇİ’nin alınan ifadelerinden anlaşılıyor.
  • Özellikle İzmir iddianamesinde tutuklamaların suç isnadıyla pek alakası olmadığını gördüm. Mesela Tümgeneral Salih Sevil. NATO Kara Komutanlığı Kurmay Başkanı bu adam. Ve darbe gecesi Bodrum’da tatilde. Sadece listede DEVAM yazıyor diye tutuklamışlar, ihraç etmişler.
  • Tümgeneral Salih Sevil, savunmasın Albay @dursuncicek80‘in hazırladığı ‘Fetullah Gülen’i bitirme planı’ toplantısına katıldığını ve katılanların listesini savcılığa gönderdiğini, FETÖ ile alakasının olmadığını söyledi. Siz ne diyorsunuz Dursun Bey?
  • Bu atama listelerini kimin hazırladığı hala yargı tarafından netleştirilmedi. İfadelerden de anlaşılabilmiş değil henüz. Bu şaibeli listeleri delil kabul edip sayısız tutuklamalar yapıldığını görüyoruz.
  • Atama listeleri tutuklamaya tek mesnet olamaz. Listeyle uygulama uyuşmuyor bir kere. Hemen ispatlayayım: Tuğgeneral Erhan Caha. 15 Temmuz’da KKK Karargah Sorumlusu olarak görevlendirilmiş. Listeler generale gösterildiğinde, “Hayır, ben daha geniş yetkilendirildim” diyor.
  • AA’nın servis ettiği görüntüleri biliyorsunuz. O görüntülerde dikkatimi çekmişti Tuğgeneral Erhan Caha. Bir yıldan fazladır onu araştırdım, yazıcısı, postası, devre arkadaşı, öğrencileri vs. bilgi toplayabileceğim pek çok kişiyle görüştüm.
  • Bu görüntülerin ardından ulaştığım polis ifadesinde işkenceyi kayda geçtiğini aktarmıştı. (Habere buradan bakabilirsiniz  https://t.co/kZJVchBAB2 ) Ben size özellikle duruşma salonundaki ifadelerinden ayrıntı geçmek istiyorum. O gecenin en kritik isimlerinden biriydi zira.
  • Caha’nın geçmişi ödüller, başarılar, takdirnameler, rozetlerle dolu. Görüştüğüm öğrenciler onu örnek aldıklarını, erler çayını nasıl içtiğinden kendilerine ne kadar iyi davrandığına kadar hep iyi şeyler anlattılar. Hatta sürekli Atatürk’ten örnekler verdiğini söylediler.
  • Sadece kumpas davalarında cezaevinde yatmış bir eski asker bana kendisi ile ilgili olumsuz bir yorum yaptı ve “Benim eski arkadaşım, FETÖ’cü olduğunu düşünüyorum” dedi. Neden diye sorduğumda, 15 Temmuz’da görev verilmesini işaret etti. Önceden Atatürkçü sanıyorduk dedi.
  • Darbenin en kritik görevlerinden birisi. 2014’te Hulusi Akar Erhan Caha’yı Kuvvet Geliştirme ve Teşkilat Daire Başkanlığına atıyor. “Akar’ın güvenine layık olmak için 06.45-21.45 özveriyle çalıştım” diyor Caha. Şimdi ifadesine bakalım.
  • CAHA: Zekai AKSAKALLI’nın Mahkemede verdiği ifade çok çok önemlidir. Zekai Aksakallı: “OLAĞANÜSTÜ VE KRİZ DURUMLARINDA PERSONELE BİRLİĞİ TERK ETMEME EMRİ VERİLİR. DARBE TEŞEBBÜSÜ İLK ÖĞRENİLDİĞİNDE PERSONELE BİRLİĞİ TERK ETMEME EMRİ VERİLSEYDİ DARBE AÇIĞA ÇIKARDI.” demiştir.
  • “En geç saat 18:00’de öğrenildiği açık olan bu girişim, öğrenilir öğrenilmez tv ve internet üzerinden TSK personeli ikaz edilmiş olsaydı bu olayların hiç biri yaşanmazdı. Ben de benim gibi olan BİNLERCE PERSONELLE BİRLİKTE BU MAGDURİYETİ VE BU REZİLLİĞİ YAŞAMAZDIK.”
  • Erhan Caha: “Gerçekten bu kalkışmanın kontrollü ve planlı bir darbe teşebbüsü olup olmadığını ortaya çıkartmak maksadıyla istihbarat aldıktan sonra bir dizi toplantı yapan üst düzey komutanlarımıza huzura çağrılarak şu soruların sorulup cevaplandırılmasının talep ediyorum.”
  • (Üst düzey komutanlar) Aldıkları tedbirlerin yeterli olduğuna nasıl kanaat getirmişlerdir? Kanaat getirmişlerse bu işin faillerinin de kontrol edilebileceklerine önceden kanaat getirmişler midir?
  • “Havada bulunan askeri uçak ve helikopterlerinin üstlerine dönmesi maksadıyla yazılı emir vermek yerine, -ki çok önemli konularda komutanların kendi ismi ve imzası ile yazılı emirler verilir- SKKHM vasıtasıyla sözlü emir verilmesinin gerekçesinin Sn. Akar açıklamalıdır.”
  • “TSK’da emirler sözlü de olsa net anlaşılması için KİM, NE MAKSATLA, NE ZAMAN, NEREDE, NE YAPACAK sorularına cevap şekilde verilir. Akar’ın sözlü emirde buna uymadığı görülmektedir. Böyle bir emir verilmek suretiyle, darbeden haberdar olduğunu gizlemek mi istemiştir?”
  • “MİT müsteşarına yönelik bir duyum için, tedbir almak maksadıyla niçin stratejik seviye olan KKK Org Salih Zeki Çolak’ın Kr. hvcl.k.lığına gitmesi için görevlendirildiğinin, görevlendirme emrini veren makam tarafından izah edilmesini talep ediyorum.”
  • “Büyük bir planın parçası olduğunu değerlendirdikleri husus için (Akar’ın ifadesi böyleydi, yukarıya bakın) tüm Türkiye hava sahasına yönelik tedbir alırken, tank ve zırhlı araçlar yani kara araçları için niçin yalnız muharip özelliği bulunmayan bir okulda tedbir alındı?”
  • Tuğgeneral Erhan Caha (savunmasına devam ediyor): “Acaba birliklerin kışlalarından çıkması ve hoş olmayan ve asla da tasvip etmeyeceğimiz bu görüntülerin yaşanması mı arzu edilmiştir?”
  • Orgeneral Kamil Başoğlu’nun darbe teşebbüsü sonrası ilk YAŞ toplantısında emekli edildiği, Korg. Metin İyidil’in ise tutuklandığı nazara alındığında 4. Kolordu Kom. Korg. Metin Gürak’ın özellikle kendi emir-komutası altında olan ve (…)
  • (…) olay günü KKK’lığının en önemli ve güçlü birliği olan ve bakanlıklar bölgesine kadar intikal edebilen 28. Mknz. P. Tug. yerine, neden emir komuta zinciri atlanarak sırasıyla Korg. Metin İyidil ve Org. Kamil Başoğlu’na bağlı bir okula gönderildiğinin izahını istiyorum.
  • Erhan Caha bu meseleye şöyle bir soruyla yaklaşıyor savunmasında: “Acaba, büyük bir planın parçası olan bu iki komutanın personel kökenli olması nedeniyle emekli edilmeleri düşünüldüğü için mi onlara bilgi verilmemiştir?”
  • Caha: “Zeki Çolak, Hulusi Akar, Yaşar Güler’in ve kendisinin yaptığı toplantının son 5 dksına FİDAN’IN KATILDIĞINI İFADE EDERKEN, Yaşar Güler ise Hulusi Akar, kendisi ve FİDAN TOPLANTI HALİNDE İKEN bu toplantıya Zeki Çolak’ın katıldığını söylüyor. Bu çelişki giderilsin.”

Bu saydığım hususlar gibi pek çok konuda sorular sorarak şu iddiada bulunuyor Tuğgeneral Erhan Caha: “BU VAHİM VE MENFUR DARBE TEŞEBBÜSÜ, GENELKURMAY BAŞKANI, KUVVET KOMUTANLARI VE MİT MÜSTEŞARI HAKAN FİDAN’IN BİLGİSİ VE KONTROLÜ DÂHİLİNDE OLMUŞTUR.”

Bu da ilgilenenler için. Tuğgeneral Erhan Caha’nın Hulusi Akar’a yazdığı iki mektup: “Sayın Komutanım, gerçeklerin er veya geç ortaya çıkacağından hiç şüpheniz olmasın. Asıl olan, o zaman geldiğinde vicdanı rahat ve alnı açık olarak milletin huzuruna çıkabilmektir.”

Bu arada geçtiğimiz günlerde Tuğg. Erhan Caha duruşma salonunda şöyle söyledi: Bu yargılamanın bu şekilde yapılması doğru değildir. Karargahta en üst düzey yetkili bendim. Emrimdeki subayların yargılanması anlamsız, sadece ben yargılanmalıyım, onlar sadece emri uygulayanlar.

  • Yine pek haber olmayan ama önemli açıklamaları olan isimlerden Binbaşı Hüseyin Çakıroğlu’nun savunmasına geçelim. Binbaşı, darbe girişiminden haberleri olduğunu iddia ettiği Zekai Aksakallı ve Ümit Tatan’dan şikayetçi olduğunu, onların emriyle işkence gördüğünü söyledi.
  • Binbaşı Çakıroğlu: “Emirlere uydum. Ömer Halisdemir telefondan aldığı emirle adam vuruyor. Benim karşımda amirlerim var. Emir konusunda ısrar ediyorlar ve emirlerini uyguluyorum. Halisdemir ne kadar vatanseverse ben de en az onun kadar vatansever olduğumu düşünüyorum”
  • Albay Ümit Tatan’ın helikoptere bindirildiğinde susayınca ona su gönderdiğini belirten Binbaşı: “Şimdi çok pişmanım. Biz gözaltına alındığımızda bizzat Tatan ve Aksakallı’ın emri ile 2 gün bize yemek verilmedi. Sırf ölmeyelim diye şişe kapağıyla birkaç defa su verildi”
  • Binbaşı Çakıroğlu: “Silah arkadaşlarımız bizi polise teslim ederken, ‘Gereğini yaparsınız’ dediler. Onlar da ‘merek etmeyin şırıngayla kan alacağız’ dediler. Emniyette herkes bir köşede inliyordu. Bundan sonrasını anlatmayacağım çünkü eşim de salonda.”
  • Çakıroğlu: -Uçuş yasağı 19.30 sıralarında veriliyor. Ancak Gnk ve Özel Kuvvetler Komutanlığının emri ile Alay Kom Albay Ümit Tatan’ın gösterdiği bayağı bir çaba ile uçak kalkıyor. Uçağın kalkması için çaba gösterenler kahraman, biz ise terör örgütü üyeliğinden cezaevindeyiz.
  • Binbaşının ifadesine göre, 19.00 sularında uçuş yasağı ilan edilmiş olmasına rağmen 20.45’de Aksakallı ve Tatan’ın emriyle Semih Terzi’nin uçağının Ankara’ya getirilmesi için emir veriliyor. Uçuş yasağını delerek, SEMİH TERZİ’Yİ GETİRTİYORLAR. Ama yargılanan sadece binbaşı..

Albay Harun Olgun savunma vermeyi reddetti. Bu da resmî dilekçesinden bir bölüm: “İstatistiklere göre 15 sene daha kaliteli ömrüm olabilir. 15 sene için kimseye yalvaracak değilim.”

(26 Kas 2017)

Moda’daki baskınla ilgili soru işaretlerine göz atalım biraz daha. Mevcut sorularımıza ben de soru ekleyeyim biraz.

  • Akıncı Üssü İddianamesi ve mevcut ifadeleri veri alarak ilerleyeceğim. -Havacı komutanları almak üzere Konya’dan gelen 3. Ana Jet Üssü’ne bağlı MAK timlerinin düğünü basma saati: 23:55. -Timdeki askerlerin ifadelerine göre emri Bölük Komutanı Binbaşı Gökhan Maldar veriyor.
  • Düğün baskınını gerçekleştiren askerlerden Astsubay Fatih Suçatı’nın ifadesinden iki araç ile 17.30 sularında Samandıra’daki askeri birliklere vardıklarını ve Hava Kuvvetleri Komutanının tehlikede olup, onu koruyacaklarını sandıklarını görüyoruz.
  • Astsubay Göksel Bayram’ın ifadesi de bu noktada Suçatı’nınkiyle uyuşuyor. İfadelere göre, askerler komutanları korumak için Moda’daki düğüne gittiklerini zannediyorlar.
  • Astsubay Ali Murat Karataş ifadesinde 17.00-20.00 arasında Samandıra’da olmaları emrini aldıklarını ve herkese plastik kelepçe dağıtıldığını söyledi. O zaman soru şu: DARBE HÜKÜMETİN DEDİĞİ GİBİ GECE 3 İÇİN DEĞİL, AKŞAM SAATİ İÇİN Mİ PLANLANMIŞTI?
  • Yine Astsubay Karataş’ın ifadesinden: “Abidin ÜNAL ayağa kalkarak böyle şeylere gerek yok nereye gitmemizi istiyorsanız geliriz dedi.” Bir kuvvet komutanının direnmeden böyle teslim olması garip değil mi acaba?
  • Hüseyin Aslanbay’ın ifadesi darbenin gece kaç gibi planlandığı sorusuna yanıt olabilir, biraz daha aydınlatabilir sanıyorum. Görevin gece 02.00 civarında olacağı, telefondan sonra erken saate alınacağını duyduğunu söylüyor piyade üsteğmen. Bu çok önemli bir ifade.
  • MAK personeli Sedat Koçyiğit: “Abidin Ünal’ı almaya gittiğimizde komutan helikoptere binerken ve inerken elleri bağlı değildi, korumalarıyla birlikte kendisi hareket ediyordu. Bize de bir tepkisi yada talimatı olmadı. Bu nedenle ben bir darbe girişimi olduğunu anlamadım.”
  • 8 generali almışsın, darbe yapıyorsun. Helikopterinde yakıt yok, nereye ineceğin, ne yapacağın belli değil. Ne acayip iş! (MAK Astsubayı Yılmaz Bahar’ın ek ifadesinden)
  • MAK’çı Astsubay Yılmaz Bahar, Akın Öztürk’ün Abidin Ünal’a çay-su vermeleri için emir verdiğini, Ünal’ın güvenliğini sağlamalarını istediğini, Ünal’ın kapısının kilitli olmadan, elinde kelepçe olmadan odada bulunduğunu söylüyor.

Uzun süredir beklediğim, çok kritik bulduğum kimi askerlerin el yazılarıyla ifadelerine ulaştım. Ayrıntıları aktaracağım. (13 Ara 2017)

  • Lehte olan delillerin cımbızlanarak aleyhte delil oluşturulduğunu söyleyen Yarbay Ahmet Ejder: “Su iki Hidrojen, bir Oksijen atomundan oluşur. Sadece Oksijen atomunu alıp, onun da bir elektronuna bakarak maalesef suyu; yani hakikati anlayamayız.”

Yarbay Ahmet Ejder yargılama sürerken asker profilleri ile ilgili bir analiz yapılması ve bu profile göre hareket edilmesi gerektiğini belirtmiş. Yoksa sonuç alınamayacağı değerlendirmesinde bulunmuş. El yazısı ortada dolaşmasın diye kendim yeniden çizdim, okunuyor mu bilmem.

(14 Ara 2017)

Özel Kuvvetler Komutanlığı dosyasını açıyorum. Semih Terzi, Ömer Halisdemir ve Zekai Aksakallı’ya odaklanacağım. “Zekai Aksakallı, Ömer Halisdemir’e Semih Terzi’yi öldürmesi için talimat verdi” Peki o gece gerçekte ÖKK’da, Silopi’de Etimesgut’ta neler yaşandı?

(06 Oca 2018)

  • Tuğgeneral Semih Terzi ile başlayalım. Önce Semih Terzi’nin hangi görevlerde bulunduğuna kısaca bir göz atmakta fayda var.
  • Semih Terzi, ÖKK’de tim ve tabur komutanlığı yapmış, kurmay olmuş, KKK’nın icra astsubaylığını, özel kalem md.nü üstlenmiş, Genelkurmay Başkanının Özel Kalem Md’nü yapmış, ÖKK MAK Alay Komutanlığına atanmış, birinci dereceden, birinci sıradan tuğgeneral olmuş bir asker.
  • Emir Astsubayı Semih Terzi’ye dair şu bilgiyi paylaşıyor: “Irak’ın kuzeyindeki, biliyorsunuz peşmergenin eğitimi başladı. Bu IŞİD’ten sonra bu peşmergenin eğitimi ile görev gücü oluşturuldu. TSK adına bu işi temsil eden ve bu işi başlatan Semih Terzi.”
  • Emir Astsubayı Ahmet Kara 21/02/2017 tarihli duruşmada anlatıyor: “Kilis’e gittik, 22 Ağustos’tan itibaren 7 ay boyunca IŞİD’in üzerine mermi yağdıran YPG’yi, PYD’yi vuran, emir komuta eden Semih Terzi. Özel Kuvvetler’den Amanos’ya gidip karargahı kuran adam Semih Terzi.”
  • Genel 15 Temmuz anlatısını biliyorum. Ancak “o gece gerçekte ne oldu” ve “bu darbe girişiminin gerçek planlayıcıları kimlerdi” sorusuna cevap bulabilmemiz için o anlatının dışından bakarak Terzi’nin özellikle Suriye hududunda ağırlığı olan bir asker olduğunu görmek gerekli.
  • Semih Terzi, 15 Temmuz sabah 05.30’da Irak’ın Kuzey Bamami Üs Bölgesi’nde tabur görev komutanlığı için Irak’ın kuzeyine gidiyor. Görev tesliminin ardından 10-11.00’a doğru Irak’a dönüyor. Akşamüstü de 17. ÖKK tabur komutanlığının Silopi’deki devir teslim törenine katılıyor.
  • Devir teslim törenleri bitiyor, saat 18.00’dan itibaren Terzi’nin emrindeki askerler serbest bırakılıyor. Mesainin ardından sivil kıyafetle otururken Semih Terzi saat 21.30-22.00 arasında “Çamaşır, çanta fazla uğraşmayın. Diyarbakır’a gidiyoruz” emrini veriyor.
  • İfadelerin geneline bakınca başta Terzi’nin emrindekilerin darbeden pek haberi varmış gibi durmuyor. Elinde Terzi’nin elbiselerini taşıyan vs… “Benim de Silopi’de çelik yeleğim, miğferim var. Böyle elimde elbiseyle ÖKK karargahını basmaya niye gideyim” diyor bir asker.

Semih Terzi emrindeki askerlere talimat vererek Diyarbakır’a doğru yola çıkaradursun, ÖKK’ya bağlı Etimesgut Hava Alay Komutanlığı’na 21.20’de sıkıyönetim direktifi mesajı ulaşıyor. Burada saat konusuna biraz dikkatleri çekmek isterim.

  • CASA uçağı 21.22’de (yani ÖKK’ya direktifin ulaşmasından 2 dakika sonra) Etimesgut Hava Alay Komutanlığı’ndan havalanarak Terzi’yi almak üzere Diyarbakır’a ulaşıyor. Etimesgut ya da Esenboğa’dan kalkış için izin rahatlıkla çıkıyor.
  • 15 Temmuz sadece Şanver’in kızının evlilik yıldönümü değil. O gece Zekai Aksakallı da Ankara’da bir düğünde. Sıkıyönetim direktifi ÖKK’ya gittikten on dakika sonra eşiyle birlikte düğünden ayrılan Aksakallı’nın önü bir Mercedes Vito tarafından kesiliyor.
  • Aksakallı’nın Vito tarafından kaçırılma girişiminden kurtulmasına döneceğim, ancak Terzi’yi bölmeyeyim. 22.20’de helikopterle Diyarbakır’a uçan Terzi, 23.20’de iniş yapıyor.
  • Tanık olarak Yüzbaşı Cemal Yılmaz ve Yüzbaşı Ersun Atılgan’ın verdiği ifadelerden anlıyoruz ki; Semih Terzi, Diyarbakır’a inince Cemal Yılmaz’ı çağırarak “Ben ve beraberimdeki timler acil olarak Ankara’ya gideceğiz. Zekai Paşa’nın haberi var” diyor.
  • Böylece CASA uçağının Cizre uçuşu iptal edilerek Ankara yolculuğu başlıyor. 19.06’da Hulusi Akar’ın talimatıyla verilen uçuş yasağı talimatını biliyoruz… 15 Temmuz gece saat 23.59 ve Semih Terzi “Aksakallı’nın haberi var” diyerek Ankara’ya uçuyor.

  • Semih Terzi CASA uçağındayken “Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu. İnişte bir müdahale olabilir, hazırlıklı olun” diyor. Ancak -CASA uçağı gürültülü imiş- bu sebeple duyanlar ve duymayanlar olmuş, ifadelerden bunu anlıyoruz. Ancak zaten telefondan anlıyorlar durumu.
  • Ahmet Kemal Yılmaz ifadesinde Semih Terzi’nin “19.30’da Ankara’ya gideceğiz” dediğini söylese de, diğer askerler Yılmaz’ı genelde yalanlıyorlar. Hepsi Diyarbakır talimatını doğruluyor. Mahkeme başkanı zorlayınca “Koskoca general’e niye diye soracak değiliz ya” diyorlar.

Mihrali Atmaca da Ankara talimatını bizzat duyduğunu söylüyor. Floodun ilerleyen bölümlerinde Yılmaz ve Atmaca isimlerini pek çok duyacaksınız. Zira Ahmet Kemal Yılmaz, Terzi ile gelmesine rağmen Aksakallı’ya “emrindeyiz” diyen isim, Atmaca da Halisdemir’e son kurşunu sıkan.

  • 12. Tabur Komutanı Binbaşı Fatih Şahin, Terzi’den aldığı talimatı Ahmet Kemal Yılmaz’a iletiyor. Bu doğrultuda Yılmaz timlerin içinden 12 kişi seçiyor. 12 kişi, Binbaşı Şahin ve Tuğgeneral Terzi çantasız olarak ilk helikoptere, diğerleri ikinci helikoptere binecek. Emir bu.
  • İddianamedeki savları biliyorsunuz geneli itibariyle. Fatih Şahin demişken ifadesinden bahsetmemek olmaz. Yine döneriz ama bu kısım medyada yer almadı. “Ömer Halisdemir’e ilk kurşunu sıkan ben değildim” diyor ve “Aylarca konuşulan diyalog da hayal ürünüdür” diye ekliyor.

Binbaşı Fatih Şahin, ifadesinde Mihrali Atmaca’nın da Halisdemir’e son ateşi ettiğini görmediğini söylüyor. Ağaçlık bölgeden gelen atışa meşru müdafaa olarak karşılık verdiklerini söyleyerek, olay yerinde bile bulunmayan Aksakallı’nın ölüm emri veremeyeceğini belirtiyor.

(7 Ocak 2018)

  • Halisdemir’in öldürüldüğü ÖKK karargahından yeniden geriye saralım saatlerimizi. Uçak Etimesgut’a inince Ahmet Kemal Yılmaz’ın Semih Terzi’den aldığı emirle belirlediği 12 kişi, Terzi ve Şahin Gölbaşı Oğulbey Kışlası’na doğru havalandı.
  • Semih Terzi’ye “ÖKK’yı ele geçirmesi için” hazırlandığı iddia edilen ekip, Ahmet Kemal Yılmaz tarafından seçiliyor. Tanık olan Yılmaz mahkemede Etimesgut’ta inerken “arayıp da bulamadığımız komutan” dediği “Semih Terzi’nin açığını arıyordum” diyor.
  • Semih Terzi’nin vurulduğunu öğrendikten sonra, yönlendirme ile Zekai Aksakallı’yı arayarak “Komutanım biz Terzi ile geldik ama emrinizdeyim. İçeride çok güvendiğim adamlar var” diyor. Darbede doğru tarafta olmak ve olamamak meselesi.
  • Tam bu noktada Zekai Paşa’ya nazar edelim. 00.55’te koruma astsubayı Makbul Uluğ aracılığı ile Halisdemir’e ulaşarak “Albay Ümit Bak ve Yarbay Mehmet Ali Çelik’i takip et ve etkisiz hale getir” emri veriyor.

  • 00.55’te Aksakallı Halisdemir’e “darbeci Ümit Bak”ı öldürmesini emrediyor. 02.16’da Karargaha girer girmez Semih Terzi vuruluyor. Zaten iddianameye ve Aksakallı’nın ifadesine göre “ele geçirilmiş” ÖKK. Terzi kendisinin bile seçmediği ekiple niye “ele geçirmeye” gitsin?
  • Terzi’nin Etimesgut’a inişte bir müdahale olabileceğini beklediğini anlıyorum ifadelerden. Ancak ÖKK’ya girişte sıkıntı yaşamayacağını düşündüğünü sanıyorum. Sizce de bu noktaya gelebilecek ve ÖKK’da general olabilecek yetiye sahip bir askerin böyle ölmesi garip değil mi?

Özel Kuvvetler Komutanlığı karargahında, Silopi ve Etimesgut’ta neler yaşandı? Flooda tanık ve sanık ifadeleri, Aksakallı tarafından hazırlanan raporlar ve otopsi raporları ile devam ediyorum.

  • Genelkurmay Başkanının emriyle 29 Eylül 2016’da hazırlanan ÖKK İdari Tahkikat raporuna göre: Saat 23.35’te P. Albay Altan Bora’nın Cizre’ye devam edilmesi gerektiğini söylüyor. Semih Terzi ise Zekai Aksakallı’nın bilgisinin olduğunu söyleyerek uçağa biniyor.

Rapora göre şu diyalog yaşanıyor:

Altan Bora: Neler oluyor?

Semih Terzi: Net değil ama Genelkurmay biraz karışık, bize ihtiyaçları var.

Altan Bora: Özel Kuvvetler Komutanının bilgisi var mı?

Semih Terzi: Tabii ki var ve Ankara’da ciddi bir terör tehdidi var.

  • 02.12’de Ömer Halisdemir, Zekai Aksakallı’yı arayarak helikopterlerin gelmek üzere olduğu bilgisini veriyor. (Tahkikat raporuna göre Ümit Bak karargaha hakim, tüm askerler o an darbecilerin emir komutası altındalar) Bunun üstüne Aksakallı “Semih Terzi haindir, öldür” diyor.
  • İdari Tahkikat Raporuna göre Semih Terzi, Ömer Halisdemir tarafından 3 el ateşle öldürülüyor. Terzi’nin otopsi raporunu incelediğimde de şu sonuçla karşılaştım: 2 adet ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası + sol kolda ateşli silah mermi çekirdeği geçişi ile laserasyon.
  • Semih Terzi’yi karşılamaya gelen bir ekip var karargahtan. Terzi binanın içerisine girmek üzere. Terzi ile birlikte gelen personelin ifadeleri geneli itibariyle ateşin nereden açıldığını anlamadıkları. Terzi’nin sağ arka tarafından geldiği ağırlıklı ifadelerde.
  • Bu da Semih Terzi’nin otopsi raporundan. Sırt soldan girip, göğüs sağdan çıkmış yaralar. Sağ arka taraftan ateş edilse tam tersi olması gerekmez miydi? Ben mi yanlış değerlendiriyorum, ne dersiniz?
  • Hemen Ardından Ömer Halisdemir vuruluyor. Onun vurulmasıyla ilgili bilgiler çok karışık. “30 kurşun” ile vurulduğu (ki 30 kurşun üstüne şiirler yazılıp, ağıtlar yakılmış) ancak 30 olmadığı kesin. Yani ilk Mete Yarar söyledi sanıyorum, neye dayandı bilmiyorum ama değil.
  • İdari Tahkikat Raporu’nda 18 el ateş açıldığını saydım toplamda. Bu rapora göre kimlerin silahından çıktığından emin olmadıkları atışlar var. Halisdemir’in otopsi raporunda 8 giriş yarası ile 2 çıkış yarası olduğunu okudum. Hücum yeleği varmış üstünde, “uzak atış” diyor.

ÖKK’dan bağımsız bir bilgi geçeyim. Salih Sevil tahliye edildi.

Karargahta yaşananlara virgül koyup biraz Zekai Aksakallı’ya dönelim. İfadesine göre: 20.00’da başlayacak olan Tümgeneral Burhanettin Aktı’nın kızının Gazi Orduevindeki düğüne eşi ve şoförü Aykut Yurtseven ile birlikte sivil araçla gidiyor.

(8 Ocak 2018)

  • Düğünü merak eden okuyucular vardı. Aksakallı onları da düşünmüş, anlatmış… Hediye çekiyle gittiği düğünde arka masaya oturtulmuş, MİT’te çalışan emir astsubayı Kurtuluş Korkmazoğlu kendisini görmezden gelmiş, eşiyle erken ayrılmış düğünden. Sıkıcıymış yani, halay yok 🙂
  • Hareket Aksakallı sivil aracıyla düğünden ayrıldıktan sonra başlıyor. Albay Fatih Yarımbaş kaçırılmak istenildiklerini, bu esnada eşinin kolunun yaralandığını ve onları atlatarak polis Kirazlıdere girişinde polis noktasına ulaştıklarını söylüyor.
  • Fatih Yarımbaş’ın savunmasını vereyim hemen. Malum ana akım medya “iddia ve cevap” şeklinde gitmiyor. Albay Yarımbaş diyor ki, “Ben Zekai Paşa’yı severim, verdiği ifadeye bozuldum açıkçası. Fatih vatanını milletini seviyorsa 18 Temmuz öncesinde gelsin diyordu.”
  • Zekai Aksakallı kaçırılma hadisesini “Araçtan iniyorum dedim, iner gibi yapıp tekmeledim, şoförüm de gaza basınca kurtulduk” diye anlatıyor. Fatih Yarımbaş da “Biz darbeci olsaydık ve paşayı kaçırmak isteseydik Hollywood filmi gibi kurtulamazdı” diyor.
  • Zırhlı aracın gelmesi sırasında nizamiyede helikopterden araca ateş açıldığını belirten Aksakallı: “Mustafa Koyuncu yaralandı, sonra darbeci olduğunu öğrendim” diyor. Koyuncu ise “Vurulmamış olsam Zekai Paşa’nın emrinde olacaktım. Bu vatan için bacağımı feda ettim” diyor.
  • Kendisini zırhlı araçla koruma görevi için geldiğini söyleyen ve “bacağımı feda ettim” diyen Mustafa Koyuncu’nun “darbeci olduğunu” şipşak anlayan Zekai Aksakallı, itirafçı olan ve serbest bırakılan Yüzbaşı Burak Yılmaz’dan “detaylı bilgi aldım” diyor.
  • Helikopter saldırısının ardından zırhlı aracın zarar görmesi nedeniyle, yerinin tespit edilmek amacıyla kendisine bazı telefonların geldiğini düşündüğünü söylüyor Aksallı. “Evim güvenli değil diye aynı sitede başka bir arkadaşın eve geçtim ve karargah olarak kullandım” diyor.
  • Aynı sitedeki diğer evi neden güvenli bulduğunu bilemiyorum Zekai Aksakallı’nın. Takip edenler bilir, geçen gün Balyoz mağduru emekli askerlere belirttiğim üzere, sabaha kadar da ÖKK karargahına uğramıyor paşa.
  • Aksakallı sabah 10’da ÖKK’na gittiğinde kimseye özel olarak teşekkür etmediğini söylüyor. (Altta) Mihrali Atmaca’nın avukatı da Aksakallı’nın müvekkiline özel olarak teşekkür ettiğini söylüyor (üstte) Atmaca Halisdemir’e son kurşunu sıkan asker. (Hedef gözetmedim diyor)
  • Aksakallı’ya kursiyer törenini neden 14’üne aldığı soruluyor. Törenden Yaşar Güler’e bahsettiğinde belki Hulusi Akar da katılabilir dediğini ve 14’ünün Hulusi Akar’ın programına uygun olduğu için aldıklarını söyledi.

  • Zekai Aksakallı’nin bu açıklaması çok çok mühim: “Özel Kuvvetler Komutanı olarak benim yazılı ya da şifahi emrim olmadan bir birliğin başka bölgeye nakli mümkün değildir. Benim talimatım olmadan birliğimdeki hiç kimse operasyon yapamaz.”
  • Zekai Aksakallı’ya doğru dürüst soru bile sorulmamış. Ben olsaydım “Sayın Aksakallı madem 01.11’de TGRT’de, 01.47’de NTV’deydiniz. Semih Terzi’ye dair bilgilendirmeyi de almıştınız. Niye uçuşu ifşa etmediniz de Etimesgut’tan Gölbaşı’na intikalinin önüne geçmediniz?” derdim.
  • ÖKK’da okul komutanı olan Ömer Faruk Bozdemir gece boyunca karargah ve Aksakallı arasında irtibatı kuran önemli isimlerdendi. Bozdemir “Semih Terzi vurulmasaydı da o karargahı alırdık” dedi. O halde Aksakallı karargahta bile değilken neden ısrarla ölüm emrini verdi?
  • Semih Terzi öldürülmeseydi ne ifade verirdi acaba? Marmaris ekibinin başında olan Gökhan Şahin Sönmezateş’e öldürüldükten sonra emir vermedi ya! Gökhan Şahin Sönmezateş’i boş otele gönderenin kim olduğu hakkında bir fikri olurdu belki Terzi’nin!
  • Bu arada Gökhan Şahin Sönmezateş cezaevinde önünde kurşun bulduğunu, havacı generaller arasındaki FETÖ’cüleri bildiği için ölümle tehdit edildiğini, bu isimleri MİT’in olduğu ifadesinde paylaştığını Terzi gibi kendisinin de öldürüleceğinin planlandığını düşündüğünü söyledi.
  • Savcı olsaydım Aksakallı’ya “öldürmeseydik de karargahı alırdık” dedikleri Semih Terzi için Ümit Bak’a “Ondan başkasını karargaha almayın” deminiz mi diye sorardım. Gazeteciyim, yine soruyorum. Fırıncı olsam da sorardım. Siz de sorun, korkmayın. Halisdemir iddianamesinden:

İşte İdari Tahkikat Raporu. Aksakallı ifadesiyle de doğruluyor. Ümit Bak’ın öldürülmesi emrini veriyor Aksakallı. Öldürülmüyor ama karargah yine de alınıyor. Öldürülemeyen Bak “Emri Aksakallı’dan aldım. Terzi’den başka kimseyi içeri sokma dedi” diyor. Bunlar o kadar net ki!!

Bu Konu, Ece Sevim ÖZTÜRK @ecesevimm Kullanıcı adıyla paylaşımlar yapan, bir Twitter hesabının, Birkac ay boyunca yaptigi paylaşımlarından derlenerek oluşturulmuştur…

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm Yorumları Göster
mutlakaoku.com | Pdf Kitap İndir | Telecharger Livre GratuitDescargar Libros Gratis | Free pdf download | Kostenlose eBooks |
0
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Yaz Mutlaka Okunsun...x