Türkiye Suriye'ye Neden Girdi?

Soru; Barış Pınarı Harekatı; Kürtlerle alakası ne, teröristle mücadele olarak görmüyor musun?

Suriye Harekatı’nın terörle mücadele kaynaklı bir harekat değildir. Terörle mücadele görünen sebebidir (aslında kılıfıdır). Terörle mücadele operasyonları büyük oranda reaksiyonel harekatlardır. Yani terör tehdidi artar ve önünü almak için büyük çaplı bir operasyon planlarsınız.
Konuyu biraz da resmi alana çekmek adına bir tanım ile devam edeyim. Sıcak Takip Harekatı : BM Sözleşmesi 51. maddeye uygun olarak terör saldırısına maruz kalan ülkenin güvenlik güçlerinin teröristlerin komşu ülkeye geçmesi durumunda operayonu genişletmesidir.

İç güvenlik harekatı kendi kanunlarınızla olur ama sınır ötesi harekatı uluslar arası hukuka uygun olarak yapmak zorundasınız. Uluslar arası hukuku dikkate almadan yapıyorsanız ya hesap sorulamayacak kadar güçlü olmanız lazım ya da ilk fırsatta burnuzu sürterler.
Uluslar arası hukuka uygun şekilde yapıyor olmak için ülke içinde gerçekleştirilen terör eylemlerinin devamı olarak devam bir harekat olması gerekirdi. Bu açıdan terörle mücadele harekatı sayılmaz. Ayrıca başka ülkede şehir inşa etmek için harekat YAPAMAZSINIZ!
Erdoğan rejiminin TSK’yı Suriye’ye sokma sebebinin terörle mücadele olmadığının daha önemli göstergesi ise böyle bir harekete karar verirken PKK’nın ülke içindeki eylem potansiyelini dikkate alarak tedbir alınmamış olmasıdır. Bu tedbir harekatın parçası olması gerekirdi.
PYD’ye PKK’nın parçası olma gerekçesiyle harekat yapacaksın ama PKK’nın ülke içinde yapabileceklerini dikkate almayacaksın. Ya iş bilmezliktir ya da harekatın esas amacının terörle mücadele olmadığının gösterdesidir.
Erdoğan rejimi iktidarda olduğu süre boyunca PKK/Terör/Kürt meselesine gerçekten çözüm odaklı/samimi/ülke menfaatleri açısından bakmış değildir. Açılım süreci bunun en büyük göstergesidir.
Açılım sürecinin tek problemi, gidişatın halkın tepkisini çektiğini gören Erdoğan’ın masayı devirerek süreci bitirmesi değildir. Açılım süreci yapıldığı şekliyle PKK’nın barışa razı olmasını sağlama potansiyeline hiçbir zaman sahip olmamıştır.
Açılım süreci var diyerek güvenlik güçlerinin elini kolunu bağlamak için valilere talimat vererek yürütülecek bir sürecin başarı şansı olamazdı zaten. Başarılı olması istenen bir süreç yasal adımlar ile yürütülürdü. TSK’ya talimatı dahi yazılı vermeyen iktidar samimi olmamıştır.
Bir terör örgütü ile anlaşmak istiyorsan, önce yıpratır sonra barış masasına davet edersin ki, karşına gelecek terörist sunacağın şeyin kıymetini kavrayabilsin.
Açılım süreci ne hukuki düzenlemelere oturtulmuş ne de terör örgütü ile masaya oturmanın gereklerine dikkat edilmiş bir süreç değildir. Siyasal rant üzerinden hareket edilince başarısızlık kaçınılmaz olmuş ve sonrasında hendek çatışmaları da başarısız sürecin hediyesi olmuştur.
Açılım sürecini siyasi rant aracı olarak sahneye sürmenin bir sebebi de öncesindeki KCK soruşturmalarını yargının elinden almakdir. KCK soruşturmaları terörist basının ele geçirilmesinden sonraki belkide en sonuç alıcı adım idi ama Erdoğan iktidarı bir noktada engelledi.
Sonuç olarak; ne KCK operayonları, ne Açılım Süreci ne de bugünkü Suriye Harekatı Erdoğan rejimi açısından özünde terörle mücadele hamleleri olmamıştır. Rüzgarın estiği yöne göre desteklenmiş veya sulandırılmıştır.
Konunun Kürtlerle alakası ise Suriye Harekatı’nın en kritik noktasıdır. Bugün Suriye harekat sahnesinde bulunan aktörlerin ortalığın karışmasından kendi adlarına beklentileri olduğunu söylemek hatalı olmaz sanırım. Ortalık karışınca sonucun kendi lehlerine olacağını düşünüyorlar.
Böyle bir karışıklıktan beklentiler;
– Esad hakimiyetini genişletme
– PYD meşruiyetin sağlanması
– Rusya hakimiyetinin artması
– ABD Kürtler lehine olayların gelişmesi
– Erdoğan iç kamuoyunun dikkatini buraya çekme
– Ergeneon sonuçları itibariyle Erdoğan rejimini yıpratma
Bütün aktörlerin beklentilerinin gerçekleşmesini sağlayacak olay örgüsünün nesnesi Kürtlerdir. Yani bölgenin karışmasından anlaşılan şey Kürtlere karşı birşeyler yapılmasıdır. Böyle bir motivasyonun eninde sonunda komşu ülkelerdeki Kürtlere sıçraması kaçınılmazdır.
15 Temmuz Suriye Harekatı’nı mümkün kılmıştır. Suriye Harekatı ise Kürt devletinin doğumunu sağlayacak olay zincirinin ilk halkasıdır. Arap-İsrail Savaşlarının yeni versiyonuna doğru bir gidiş söz konusu. Bu sefer Araplar gibi savaşıyormuş gibi yapılmaz. Çok can yanar.