Siyasal İslamcı; Ahlaksızlık ve Yalancılık demektir!

Siyasal islamcı demek ahlaksızlık ve yalancılık demek, milleti aptal yerine koymak demektir. Hemen ispatlayalım: Filistin’e dönemin başbakanından izin almadan yardım götüren Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda israil komandoları baskın düzenlemiş ve 10 kişi Hayatını kaybetmişti.

Olayın ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı ve aralarında İsrail Genelkurmay başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi’nin de aralarında bulunduğu üst düzey yetkililer hakkında 9 kez ağırlaştırılmış müebbet, operasyona katılan diğer askerlerle ilgili değişik cezalar istenmişti.
Yakalama kararı çıkarılan şüpheliler hakkında mahkeme kırmızı bülten çıkardı ama mevcut AKePe hükümeti ilgili bakanlıkları işlemi yapıp İnterpol’e gönder(e)medi. Limoni olan İsrail-Türkiye ilişkilerinin Normalleşmesi için AKePe; Özür, Tazminat ve Filistin ablukasının kalkması koşulunu öne sürdü.
Netenyahu’nun kurduğu cümlenin bir özür metni olup olmadığı uzun süre tartışıldı. Filistine abluka kalkıyormuş gibi yapılıp daha da şiddetlendi. Ödenmesi kabul edilen 20 milyon dolar TC devletine aktarıldı. Şehit yakınları tazminatlarını alabilmek için devletin kapısını aşındırdı.
Önce maliye bakanlığı avukatları parayı vermemek için karşı dava açtı. Gerekçe olarak da “tehlikeyi bilerek gitmek ve sebepsiz zenginleşmek” konusunu öne sürdü.
Olay çok gürültü koparınca İsrail/Filistin meselesinden sürekli oy devşiren AKePe hükümetinin maliye bakanı Naci Ağbal “Tazminatları ödedik” şeklinde bir açıklama yaptı. Bu arada iki ülke anlaştığı için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma düştü.
Burada parantez açıp 1996 yılına gidelim. Kıbrıs’ta bir grup aktivist yeşil hattı delme kararı alıyor. Amaç Türkiye’yi dünyaya rezil etmek. İçlerinden biri tüm ikazlara rağmen Türk tarafındaki bayrak direğine tırmandı. Elini bayrağa uzattığı anda iki el ateş edildi ve vuruldu.

Şahıs ölmüştü. Rum kesimi hükümeti tarafından açılan davada Rum mahkemeleri gıyabi yargılama yaptı ve dönemin Kolordu Komutanı Hasan Kundakçı başta olmak üzere 7 subay hakkında “adam öldürmek” suçundan hapis cezaları verildi.
Rum Hükümeti kırmızı bülten talebiyle İnterpol’ye yazı gönderdi ve sanıklar (!) hakkında kırmızı bülten çıkarıldı. Bu sebepten adı geçen subaylar halen yurtdışına çıkamıyor. Çünkü yakalanıp tutuklanmaları söz konusu.
Gelelim mevzumuz siyasal islamcıların ahlaksızlığına! Biri ABD vatandaşı 10 kişinin ölümüne sebep olan katil (!) yahudi dölü (!) islam düşmanı (!) Filistinlileri katleden İsrail devletinin sorumluları hakkında mahkemenin talep ettiği hukuki bir işlem olan,
Kırmızı bülten talebinin idari ayakta ilgili bakanlığın yazıyı sümen altı edip İnterpol’e gönder(e)memesi ne ile izah edilebilir? Bu neyin aşkı/sevdasıdır? 10 canın bedeli, varislerine ödememek için kırk takla atılan 20 milyon dolar mıdır yoksa özür olup olmadığı anlaşılmayan Kuru bir metin mi? Hangisi!
Beğenmediğiniz Rum kesimi 7 subaya dünyayı dar etti! Siz ne yaptınız? Belki onları getirip ülkemizde mahkum edemeyecektiniz ama bu vesileyle hepsini İsrail’e hapsedip tüm dünyaya güçlü bir mesaj vermiş olmayacak mıydınız?
Ama siz siyasal islamcısınız. Hedefe giden yolda dinin men ettiği her şeyi kendinize farz kılabilirsiniz. Ama sadece sizde kabahat bulmuyorum. Sıradan bir insan olarak ben bunları görüyor, hatırlıyor ve analiz edebiliyorken; peşinizden sürüklenen yığınların (!)
Görmemesi ve anlamamasını kabul etmek mümkün değildir. Ya bu insanların hepsi sizin gibi bir şer şebekesine bilerek ve isteyerek yardım ve yataklık ediyor ya da bunların tamamı sizin gibi kan emicilerin kullandığı zavallı birer konakçı!
Güzel yurdumun tez zamanda oportünist siyasal islamcılardan kurtulması ve aydınlık yarınlara ulaşması dileğiyle…