Sistem dışı kalmış “Sınıfsızlar Sınıfı”nı kazanmak! (‘Muhalefetin İktidar olması zor!’)

Türkiye’de sistem dışı kalmış ve kalacak “Sınıfsızlar Sınıfı”nı kazanmadan ve onlara umut olmadan ve bir gelecek perspektifi sunmadan, eski hamam eski tas lafazanlığıyla, bugünkü Muhalefetin İktidar olması zor.

  • “Sınıfsızlar Sınıfı”nı on yıl önce aşağı yukarı şöyle tarif etmiştim: “Ne üretebilen ne de doğru dürüst tüketebilen, bu nedenle kapitalist sistemin dışında veya kenarında yaşayan, eski deyimle ‘sömürülemeyen’ ve kapitalist ‘ökönomi’ için ‘Fuzuli’ sayılan insanlar sınıfı.”
  • Ekonomik bir krizin, bugünkü şartlar altında, -bu günkü haliyle- Muhalefeti bir alternatif/umut haline getirmesi de zor, çünkü artık dank ede ede anlaşılması gerektiği üzere: nüfusu artmakta olan (ve Doları sallamayan) “Sınıfsızlar Sınıfı”nı kazanmadan, İktidar olmak güçleşecek.
  • “Sınıfsızlar Sınıfı” teşhisini ilk kez 15 yıl kadar önce koyan büyük (Post-)Marksist Robert Kurz’a göre, çağın devrimci sınıfı, (eski Marksizme has) “Sınıflar” tanımının dışında yer alan bu sistem dışı sınıf olmalıydı, ama Kurz onlara bi büyüklük atfetmiyor, “Güruh” sayıyor. >
  • Buradan ulaştığımız sonuç, “Sınıfsızlar Sınıfı”nı ŞEKİLLENDİRMEK gibi çok önemli tarihi bir görevle yükümlü olunduğudur… Yani “Sınıfsızlar Sınıfı”nı kazanmak, aynı zamanda onları şekillendirmek ve değiştirmek anlamına da gelecektir -tabii onlara makul bir perspektif sunarak…
  • Bu insanlar şimdilik, -Türkiye özelinde- Aile bağları ve Cemaatler tarafından taşınan, Devlet/Hükümet ve Belediyeler tarafından finanse edilen ülkenin oldukça büyük bir kesimi olarak yaşıyorlar ve kendilerini İktidarın finanse ettiğini düşünerek onu destekliyorlar.
  • Robert Kurz’un “Mob” (Güruh) diye nitelediği Sınıfsızlar Sınıfının umutsuzlarına (veya umudunu cemaatler/partiler “yardımıyla” bi şekilde devlete kapağı atmış vasatlara katılmaya bağlamış olanlara) iktidarın sunduğu tek şey, biat karşılığı cüzzi (ama düzenli) bir para/gelir.
  • İktidarın, sistem dahilinde -hele bugünün çöken ekonomi şartları altında- “Sınıfsızlar Sınıfı”na, “her ay dörtyüz liranı gel al” (veya, Belediyede çalış) dışında sunduğu sunabileceği herhangi bir perspektif yok -ve bu oy potansiyelinin finansmanı, iktidar için hayati önemde.
  • Sürekli büyüyen ve büyüyecek olan, sayısı artan “Sınıfsızlar Sınıfı”nı en derin fakirlik şartları altında da olsa finanse edebilmek için, Muhalefeti seçen varlıklı/seküler orta gelir grubundan “Sınıflılar sınıfı”nın maddiyatının onlara kanalize edilmesi bile gündeme gelebilir.
  • Asıl mesele, (24 Haziran sonrası) ‘Yeni nesil Muhalefet’in, kapitalizmin bangır bangır gelmiş ve onmilyonlarca kişiyi doğrudan ilgilendirdiği atmosferde, laf mühendisliği ötesine geçemeyen bilmemnecicilik oynama lüksünün artık kalmadığıdır. “Sınıfsızlar Sınıfı” orada duruyor…
  • Şu andaki mevcut siyasi partilerin, (benim temcit pilavı gibi on yıldır yazdığım) “Postkapitalist döneme uyum sağlamadan ve sistem/klişeler ötesi fikir ve uygulamalara baş vurmadan değişip/dönüşmeleri, halka yeni bir perspektif sunup umut ve iktidar olmaları çok zor.”
  • Kimlikçi neoliberal Paradigmanın değişmesiyle, sosyoekonominin yeniden temel kriter haline gelmekte olduğunu iktidar bile anladı, Muhalefet bu konuları hâlâ “Söylem”den ibaret bir değişiklik sanıyor… Hayır… Konu, çaresiz insanların her ay belediyeden aldığı 400 Liradır…
  • Henüz hiç bir “ökönomi” dehasının aklına, para kullanmadan veya yerine başka birşey ikame ederek fakir/daimiişsiz insanlara bir yeni alan açmak gelmedi… Ama gelmek zorunda… Henüz hiç bir “ökönomi Profesörü”, ‘ücretli iş’ ile ‘gönüllü meşgale’ arasındaki farkı değerlendirmedi.
  • Muhalefet n’apıcak, bu kadar insana iş mi bulacak? Bulacaksa ne yaptırtacak/ürettirecek, onları nereye/kime satacak? O malları kim, niye alacak, hangi parayla?!.. Klasik kapitalist mantığın çoktan öldüğünü anlamadan yol almak, yeni perspektifler üretmek artık mümkün değil…
  • “Sınıfsızlar Sınıfı”, eskiden (devrimci olduğuna inanılan) Proleterya gibi, sistem içi bir sınıf değil, ama sistem dışı olmak onu akıllı/devrimci yapmıyor. Bu güruhun devrimciliği, sadece yıkıcılıktan ibaret. Yıkımdan yeni bir yapı çıkarmak, onların kapasitesini misliyle aşıyor.
  • O halde olumlu anlamda gerçekten devrimci olan kesim, halen sistemin içinde yer alan ve bugün Türkiye’de de Muhalefet tarafından temsil edilen eğitimli/akıllı/uslu orta gelir grubuna mensup insanlar… (Aralarında işçi, köylü, emekçi, emeksiz, patron falan diye ayrım yapmıyoruz)

Sürekli büyüyen “Sınıfsızlar Sınıfı” tarafından yutulup bir Kıyamet dünyasına uyanmadan, sistemi hep birlikte koordineli yaklaşımlarla örgütlenmelerle aşmak, “Sınıfsızlar Sınıfı”nı kazanmak ve onu gelecek perspektifine uygun olarak ŞEKİLLENDİRMEK, ‘Yeni nesil Muhalefet’in işi.

Yazar;

guest
1 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm Yorumları Göster
trackback
Kapitalizm ve Postkapitalizm - Mutlaka Oku
6 yıl önce

[…] Burada kısaca sevgili @hacerfoggo‘nun da bir söyleşisinde bahsedip yeniden gündeme getirdiği “Sınıfsızlar Sınıfı”na değinmek gerek. Kapitalizmin neoliberal türü, ilk kez, ne üreten ne de tüketen, sistemin dışında kalan -ve dışlanan- bir sınıf/kesim üretti… Sistem dışı kalmış “Sınıfsızlar Sınıfı“nı kazanmak! […]

mutlakaoku.com |
1
0
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Yaz Mutlaka Okunsun...x