Ergenekon’un ölüm kalım mücadelesi!

Flood'un Yayınlandığı Tarih:29 Kasım 2018 @ 01:18

12 Temmuz 2007. Ümraniye’de bir gecekonduda bulunan el bombaları ile başlayan soruşturmalar zinciri, Devlet içerisinde örgütlenen yasa dışı güç odaklarının oyun planlarını bozmuş, gizlilik avantajını kaybettirmişti. Ergenekon için ölüm kalım mücadelesi başlamıştı.

  • Diğer nedenlerle birlikte, başta Erdoğan olmak üzere iktidar partisinin soruşturmalara, zaman zaman belki de yargı bağımsızlığına gölge düşürecek şekilde, abartılı desteği soruşturmaların siyasi polemik malzemesi haline gelmesine neden oluyordu.

  • Tüm soruşturmalar garip bir şekilde Doğu Perinçek, İşçi Partisi ve medya organları ile kesişiyordu. Buna mukabil, 27 Aralık 2009’da “Aydınlık Türkiye” dergisinin 3. sayısı “Tayyip’in TSK içindeki Gizli Örgütü” kapağıyla yayımlandı.

  • Zehir zemberek yazının daha ilk paragrafında “Aydınlık, BOP eşbaşkanının talimatıyla TSK içindeki gizli örgütün kuruluşunun 2004 yılına uzandığını saptadı” deniliyordu.
  • Haberin kaynağı Ergenekon soruşturmasının 245. klasöründe yer alan telefon dinlemeleriydi. Bu dinlemeleri 29 Ocak 2013’te Aydınlık gazetesi de sürmanşetten verecekti:“İP Genel B.Vekili Av.Hasan Basri Özbey, Erdoğan ve Gül tarafından TSK içinde kurulan özel örgütü açıklıyor”du.

  • Kumpas dedikleri soruşturmasının 245. klasöründe bulunan telefon dinlemelerini delil olarak ileri sürüyordu H.Basri Özbey: “HUKUKİ DİNLEMELER sonucunda Emniyet tarafından İletişim Tespit Tutanakları düzenleniyor. DİNLEMELER HUKUKİ. Tutanaklar resmi, imzalı ve mühürlüdür.”
  • Aydınlık Türkiye dergisi haberinde bu hukuki dinlemelerden bol miktarda vermişti. Telefonu dinlenen kişi, bir kaçakçılık soruşturması kapsamında İstanbul 1 No.’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin kararıyla 2004 yılında dinlemeye alınan İbrahim Bilgehan Taşdelen’di.
  • 5 milyon dolarlık gaz yağı “solvent” diye gösterilip vergisiz yurda sokulmuştu. Ulş.Bk.lığı Müs.Yrdc. Kemal Albayrak, Gümrük Müs.Yrdc. Hüseyin Hüsnü Güler ve Bahçeli’nin başdanışmanı E.Korg.Altay Tokat dahil 23 kişi hakkında “çete ve “evrakta sahtecilik”ten dava açılmıştı.

  • 2004 yılı iktidar olduğu halde muktedir olamayan AKP için sıkıntılı başlamıştı. Annan Planının uygulanması için istekli olan hükumeti askeri kanat bunaltmaktaydı. 31 Mart, 1 Nisan, 5 Nisan ve 26 Nisan’da peş peşe yapılan MGK toplantılarında sivil kanat zor anlar yaşıyordu.
  • 1 Nisan 2004. Dinlendiğinden bihaber İbrahim Bilgehan Taşdelen’in gaz yağı yolsuzluğunun aktörlerinden “iş adamı” Esat Kurucu ile yaptığı görüşme kaydedilir. Taşdelen, Binali Yıldırım’dan askeri diskalifiye edememekten şikayetçi olduklarını işittiğini anlatmaktadır.

  • 7 Nisan 2004. Taşdelen yine Esat Kurucu ile konuşmaktadır. Anlattığına göre, Altay Tokat’ın hemşerisi Cemil Çiçek, Erdoğan’a, Hüseyin Hüsnü Güler kanalıyla Altay Paşa’nın “şey yapılmasını” teklif etmiştir. (“Şey yapılmak”tan kasıtlarının ne olduğunu birazdan anlayacağız.).

  • Erdoğan ise Altay Paşa’nın kendilerine dost olmaktan uzak durmasından şikayetçidir. Bunun üzerine Cemil Çiçek “Paşam zaten bu işe meyilli” deyip Cüneyt Zapsu’nun görevlendirilmesini teklif ediyor.
  • 8 Nisan 2004, Perşembe. Taşdelen ve Altay Paşa Pazar günü (11 Nisan) Bolu’da yapacakları görüşme hakkında konuşuyorlar.

  • 9 Nisan 2004. Taşdelen, gaz yağı yolsuzluğunda işbirliği yaptıkları Müsteşar Yardımcısı Hüseyin Hüsnü Güler’le konuşuyor. Anlaşılan Erdoğan, Çiçek’in hal tarzını uygulamıştır. 11 Nisan’da yapılacak toplantıya Cüneyt Zapsu Erdoğan’dan ciddi bir teklif getirecektir.

  •  14 Nisan. Taşdelen-Kurucu görüşmesi. 11 Nisan’daki toplantıya Zapsu’nun yerine katılan kardeşi, “Abimiz” dediği Erdoğan’ın ricasını iletmiştir Paşa’ya: “Bir ekip kursun bize, görevlendirelim her bölgede. Türkiye’nin büyük bölgelerinde askeri olarak istihbarat birimi kursun.”

  • Diğer bir seçenek olarak da MİT Müsteşarlığına getirilmesi üzerinde duruluyor, ama anlaşılan CB Sezer’den çekiniliyor. Altay Paşa, MİT Müsteşarlığına “nail görülmekten şeref duyacağını” söylüyor. TSK’ya karşı bir istihbarat birimi kurma fikrini ise “düşünmem gerek” diyor.
  • Cüneyt Zapsu’nun kardeşi, TSK’yı diskalifiye etmek amacıyla kurulacak hukuk dışı istihbarat örgütü için Başbakanlık örtülü ödeneğini kullanabileceklerini söyleyip kesenin ağzını açıyor: “300-500 falan filan, gizli ödenek sizin elinizde.”
  • Taşdelen toplantıdan sonra yolda Tokat’ı uyarıyor: “Bizim menfaatimiz, senin siyasi geleceğin söz konusu. Bir dönem daha bu hükumet burada. Biz (MHP’yi kast ediyor olsa gerek) bir daha parti olarak başa gelemeyiz. Bunu da göz önüne al.”
  • Yine 14 Nisan tarihli dinleme tutanağından Esat Kurucu’ya 5 adet telefon ve hat alma görevi verildiği, aralarındaki görüşmeleri “kırılmayan hat”lar üzerinden yapacakları anlaşılıyor. Örgütün gizli iletişim altyapısı da böylece kurulmuş oluyor.

  • 17 Nisan. Altay Paşa, Honda yerine Toyota RAV4 istiyor Taşdelen’den. “Fiyatı aynıymış ama RAV4 daha iyiymiş. Isıtmaları mısıtmaları varmış.” diyor. Taşdelen de “Tamam babacığım olur, sen nasıl arzu edersen” diyor. Anlaşılan Paşa düşünmüş taşınmış ve bir karar vermiştir.

  • 27 Nisan 2004. Taşdelen bir arkadaşıyla konuşuyor. Altay Paşa’nın hükumetle asker arasında köprü olduğunu, Paşa’ya resmen taptıklarını, Erdoğan’a ilaveten Abdullah Gül ve Ömer Dinçer’le de görüştüğünü, hatta konuştukları gün Ömer Dinçer’in ofislerine geldiğini” söylüyor.

  • Örtülü ödeneğin Başbakanlık Müsteşarı Dinçer’in kontrolünde olduğu dikkate alındığında ziyaretin sebebi sanırım açık. Belli ki Baba kod adlı Altay Paşa, kendisine teklif edilen “TSK’yı diskalifiye etme amacıyla hukuk dışı bir istihbarat birimi kurma” fikrini kabul etmiştir.
  • Nitekim dönemin Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’in kamuoyuyla paylaştığı verilere göre örtülü ödenek harcamaları 2005’te 30 milyon dolar civarında iken 2006’da 210 milyon, 2007’de ise 240 milyon dolara çıkmış, artışın nedeni “gizli haber alma giderleri” diye açıklanmıştır.

  • 2004 yılında başlayan bu kirli ilişkiler ağı muhtemelen daha sonra SADAT’ın kuruluşuna evrildi. Erdoğan ve yandaşlarının TSK’yı diskalifiye etme planı da Perinçekgiller ve SADAT’ın katkılarıyla 15 Temmuz’da gerçekleştirilmiş oldu.

  • Aralık 2009’dan Ocak 2013’e kadar bu plan aleyhinde haberler yapan Perinçekgiller acaba bir süre hapis yatırılıp terbiye edildikten sonra Erdoğan’a biat mı ettiler? Perinçek kendi tabanına ısrarla “Erdoğanlar bizim yanımıza geldi” derken kendi ayıbını mı örtmeye çabalıyor?

  • Emekli olur olmaz Perinçek’in partisine ve medyasına koşan koca koca komutanlar Perinçek’in gerçek yüzünü bilmiyor olabilirler mi? Yoksa onlar da mı Altay Paşa’ları gibi Honda veya RAV4 jeeplere mukabil askerlik yeminine ihanet ettiler?
  • Acaba 15 Temmuz’dan sonra gündeme gelen, o gece darbe girişimine iştirak ettiği iddia edilen bir kısım askerlerin İsviçre bankalarındaki hesaplarına örtülü ödenekten para aktarıldığı iddiası da gerçek olabilir mi? Takdiri sizlere bırakıyorum.

Yazar; Cafer Topkaya‏

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm Yorumları Göster
mutlakaoku.com |
0
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Yaz Mutlaka Okunsun...x