Cannibal Holocaust | Ruggero Deodato

1979 yılında İtalyan yönetmen Ruggero Deodato Kızıl Tugaylar örgütü ile ilgili bir haber izlerken medyanın gazetecilik ilkelerine saygı göstermeden sadece şiddet ögelerine odaklandığını ve daha sansasyonel görüntüler elde etmek için gerçeği çarpıtan kurgular yaptığını fark eder.

• Bunun üzerine medya manipülasyonu temalı bir film çekmeye karar verir. Hayranı olduğu G. Jacopetti, Mondo Film denilen belgeseller çekmektedir. Shockumentary olarak da adlandırılan bu tür ölüm ve seks gibi tabu konuları işleyen ve izleyicisini şoke etmeyi hedefleyen filmlerdir.

• Aslında bu sözde belgeseller de sayısız çarpıtmalarla doludur. Gerçek haber görüntüsü şeklinde verilen pek çok sahne mizansendir. Deodato özellikle Savana Violenta (This Violent World) adlı belgeselden oldukça etkilenmiştir.

• Deodato 1977 yılında çektiği Last Cannibal World adlı filmle İtalyan yamyam sinemasına sağlam bir giriş yapmıştır ve Avrupalı dağıtım şirketleri ondan benzer bir iş beklemektedir. Bu sayede sinema dünyasının en sansasyonel filminin yani Cannibal Holocaust’un yapım süreci başlar.

• Filmde bir Amerikan film ekibi, yamyam kabileleri hakkında bir belgesel çekerken Amazon yağmur ormanlarında kaybolur. New York Üniversitesi’nde antropolog olan Harold Monroe, kayıp film yapımcılarını bulma umuduyla bir kurtarma görevine liderlik etmeyi kabul eder.

• Günler süren aramalardan sonra Monroe ekibin cesetlerini ve çektikleri belgeselin film makaralarını bulur. Amerika’ya geri dönen araştırmacılar Filmleri tab edince korkunç bir gerçekle yüzleşirler.

• Belgeselciler daha sansasyonel çekimler yapabilmek için tecavüz ve cinayet gibi korkunç suçlar işlemişler ve yerlilerin köylerini ateşe vermişlerdir. Bunun üzerine yerliler intikam almış ve ekibi vahşice katletmiştir.

• Monroe belgeseli TV’de yayımlamak isteyen yetkililere ham görüntüleri izletir. Dehşete düşen yönetim kurulu filmin derhal yakılmasını emreder. Monroe stüdyoyu terk ederken gerçek vahşilerin aslında modern insanlar olduğunu ima eder.

• Filmde Professor Harold Monroe rolünü canlandıran Robert Kerman eski bir porno oyuncusudur. Hatta rolü ana akım yapımlarda yer alabilmek için kabul eder ama film vizyona girer girmez hemen hemen dünyanın her yerinde yasaklanır. Kerman mecburen porno filmlere geri döner.

• 7 yıl sonra tekrar şansını deneyen oyuncu küçük bir iki rol kapsa da karanlık filmografisi yakasını bir türlü bırakmaz. 90’larda Oyunculuğu bırakan Kerman 2001 yılında Cannibal Holocaust yeniden vizyona girince Sam Raimi’den teklif alır ve Spider-Man filminde şöyle bir gözükür.

• Filmin İtalyan yapımı sayılabilmesi için anadili İtalyanca olan en az iki oyuncuya ihtiyaç vardır. Bu nedenle Actors Studio’da eğitim alan İtalyan kökenli kişiler seçilir. Carl Gabriel Yorke ekibe bir arkadaşının yerine katılır ve senaryoyu bile okumamıştır.

• Çekimler sırasında gerçekten öldürüleceğine inanmıştır. O da rol arkadaşları gibi bu filmden nefret eder ve her fırsatta pişmanlığını dile getirir.

• Aslında film gösterime girdiğinde gelen tepkiler çok olumludur. Ünlü yönetmen Sergio Leone bir mektubunda “Sevgili Ruggero, ne film ama! İkinci bölüm sinematografik gerçekçiliğin bir şaheseri lakin her şey o kadar gerçek görünüyor ki bence başın büyük bir derde girecek” demiştir.

• Toplatılmadan önceki on gün içinde film yaklaşık 2 milyon dolar hasılat elde eder. Japonya’da 21 milyon dolar gişe yaparak E.T.’den sonra yılın en yüksek gelir getiren ikinci filmi olur. Filmin günümüze değin toplamda 200 milyon dolar hasılat elde ettiği düşünülmektedir.

• Film kanlı cinayet ve vahşi tecavüz sahneleriyle doludur ama onu bu kadar tartışmalı yapan içerdiği gerçek hayvan kıyımlarıdır. Filmde bir koati, bir kaplumbağa, bir tarantula, bir yılan, bir domuz iki de maymun öldürülür. Bu sahneler cidden çok sinir bozucudur.
• Bu gerçek hayvan ölümleri filmin ikinci yarısına da tekinsiz bir hava katar. Bu sahnelerin yarattığı atmosfer sayesinde izleyici insan ölümlerinin de gerçek olduğu sanısına kapılır.
• Bu hissiyat o kadar güçlüdür ki Fransız dergisi Photo gerçek cinayet sahneleri içerdiği için Cannibal Holocaust’un bir snuff film olduğunu söyler. Yönetmen zaten müstehcenlik suçundan yargılanmaktadır. Bu haber sonrasında suçlamalara cinayet de eklenir.

• Mahkeme, kayıp film ekibini canlandıran aktörlerin ve kazığa oturtma sahnesinde yer alan yerli aktrisin film için öldürüldüklerine inanmaktadır. Deodato iddiaların asılsız olduğunu kanıtlamak için kullandığı teknikleri mahkemede açıklar.

• Bir iddiaya göre Deodato oyunculara bi sene boyunca ortalıkta gözükmemeleri için bir kontrat imzalatmıştır ama işler sarpa sarınca onları mahkemeye şahitlik yapmaları için davet etmek zorunda kalmıştır ama bu bir şehir efsanesidir.

• Hayvanlara eziyetin affedilir yanı olmasa da Cannibal Holocaust Found Footage janrının ilk örneği olduğundan korku sineması için önemlidir. Total Film bu yapımı tüm zamanların en büyük 10 korku filminden biri sayar. Film benzer listelerde de kendine yer bulur.

• 6 resmi olmayan devam filmi mevcuttur ama kanımca orijinali izlemeye değer tek İtalyan cannibal filmidir. Türün tutkunu değilseniz diğer filmler bence vakit kaybıdır. Deodato onaylı bilgisayar oyunu Borneo: A Jungle Nightmare belki bu janra yeni bir soluk getirir.