Ulus İnşasında Zorunlu Askerlik Hizmeti! (‘Bedellinin Sürekli Hale Getirilmesi!’)

Fransız ihtilalinden sonra özgürlük,eşitlik,kardeşlik fikirlerinin yayılması ile ulus devletlerin inparatorluklar üzerindeki tahakkümünün ilk adımları atılmıştır diyebiliriz. Sonrasında ise ulus inşası için iki temel yapıtaşı kullanıldı.

  • Bunlardan birincisi milli eğitim diğeri ise düzenli orduların sürekliliğini garanti altına alan zorunlu askerlik hizmetidir. Milli eğitimle ulus inşası fikirleri çocukluktan bireylere aşılanırken zorunlu askerlik toplum sınıflarını kaynaştırma ve enterne etme amacı güdüyordu.
  • Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra esasen bu Fransız modeli ulus inşası örneğini izlemiş ve toplumsal modellemesini ‘Anadolu toprakları üzerinde yaşayan halkın Türklüğü’ üzerine bina etmiştir. Bu dünya kupasını kazanan zencilerin Fransız olması konsepti ile aynıdır.
  • Eğitim sisteminde kalite denkliği olan ilk orta öğretim sistemi köy enstitüleri hep bu doktrini hayata geçirmek için oluşturulmuştur. Zorunlu askerlik sistemi de bu doktrinin diğer bir ayağıydı.

  • Bu dönemde yönergeler yeniden yazılmış okuma yazma seferberliği dahil asker ocağı aynı zamanda çağının yüzlerce yıl gerisinde yaşamaya mahkum edilen anadolu insanını yetiştirmek gibi çok önemli bir misyon da yüklenmiştir. Ali okullarını hatırlatırım.
  • Ancak 1945 sonrası ABD tarafından Türk eğitim sistemine vurulan darbeler ve soğuk savaş doktrinine uygun olarak ABD tarafından icat ve inşa edilen Türk-İslam sentezi safsatası ulus devlet oluşumunun milli eğitim ayağına çok ciddi darbe vurdu.
  • Ulus inşası projesinin zorunlu askerlik kısmı ise 80 sonrası NATO’cu dediğimiz subaylarla aşınma göstermeye başladı. Bu sürecin işlemesinde de Özal’ın payı çok büyüktür. Zaten sonraki aşamalarda siyasal iktidarların işin içine girmesiyle askerlik hizmetinin eşitliği de kayboldu.
  • Dolayısıyla şu aşamada zorunlu askerliğin Türkiye Cumhuriyeti halkını bir ‘ulus’ haline dönüştürmede etkisi minimuma inmiş durumdadır ve bu kendisi dışındaki dinamiklerden kaynaklanmaktadır. Ancak zorunlu askerliğin ve TSKnın günümüz kadar sürdürdüğü önemli iki işlevi daha var.

Bu işlev toplumumuzun sosyolojik ve kültürel yapısıyla birebir uyumludur ve bunu ortadan kaldırmanın sonuçları olacaktır. Şöyle izah edelim:

  • Avrupa örneğinde yani bireyciliğin esas olduğu toplumlarda birey ait olduğu sosyal/ekonomik sınıfa ilişkin temel kodları çocukluktan itibaren aile ve toplum geneli yoluyla alır ve bağımsız bir birey olarak büyür. Sınıf geçişleri zor ve istisnadır.
  • Ancak çekirdek aile yapısının daha gelişkin ve korumacılığın yaygın olduğu ülkemizde insanların ve özellikle erkeklerin bireysel olgunluğa erişmesi aile müdahalesi nedeniyle ya çok geç olmakta ya da hiç gerçekleşmemekte. Bu birinci saptamamız.
  • İşte zorunlu askerlik toplumun büyük bir kesimi için ve özellikle ekonomik yükü omuzlamak durumunda kalan erkek için ailenin koruyucu kanatlarından ayrılıp kendi başına ayakta durma mücadelesini verdiği ilk ortam. Bunu küçümsemeyelim arkadaşlar.
  • ‘Askerlik yapmayana kız vermezler.’ Deyiminin bir altyapısı var değil mi? Ana kuzusu olarak gidenler erkek olarak dönüyordu eskiden. Belki bir daha hayatı boyunca yaşayamayacağı tecrübeler yaşayarak bireyselliği kendi ayakları üzerinde durmayı öğreniyordu. Gelelim ikinci işleve.
  • Türkiye halen kültürel/sosyal hatta ekonomik müşterekleri oturmamış, sosyal/ekonomik sınıfları burjuvası kemikleşmemiş sınıf geçirgenliğinin fazla olduğu bir ülke. İlginçtir sınıfsal geçirgenlik fazla olmasına rağmen sınıfların birbirini tanıma oranı çok az.
  • Demek istediğim toplumun sınıfsal katmanları sadece ekonomik olarak değil kültürel olarak ta birbirinden hayli kopuklar. CB niye her seçimi kazanıyor diye hayret edenler işte bu yabancılıktan muzdarip. Halbuki çeşitli sosyal sınıflarla bir arada istişare edebilenler sonucu da bildi.
  • İşte askerlik hizmeti bu kopukluğun giderilmesinde çok önemli bir yapıştırıcı işlevi üstlenmekte idi. Memur çocuğu köylüyle, hali vakti yerinde esnafla oto sanayicisinin çocuğu aynı karavanaya kaşık salladılar. Bu önemlidir.
  • İşte bedellinin sürekli hale getirilirse yukarıdaki işlevleri kaybedebileceği ve bunun sonuçlarının iyi değerlendirilmesi gerekiyor.

Bizim alev çemberinin ortasında olmamız,tüm vatandaşların vergi yükümlülüğü olmasına rağmen askerlikte ikili uygulamanın adaletsizliği, vatanı savunma görevinin parası olmayana yıkılmasının sakıncalarına artık hiç değinmiyorum bile. Okuyanlara teşekkür ederim:)

Bu Konu, Analytics @Orunmila_esu Kullanıcı adıyla paylaşımlar yapan, bir Twitter hesabının, paylaşımlarından derlenerek oluşturulmuştur…

guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm Yorumları Göster
mutlakaoku.com |
0
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Yaz Mutlaka Okunsun...x