Reza Zarrab’ın İtirafçı olduğu kesinleşti! Davanın İddianamesinde Neler Var?

ABD’de New York federal mahkemesinde görülen Reza Zarrab’ın tutuklu olduğu davanın iddianamesi üzerinden bazı bilgiler vereceğim. Konvansiyonel medyada konu üzerine bilgiler yer yer eksik, yer yer ise düpedüz hatalı maalesef. FLOOD

  • Davanın (şimdilik) 9 sanığı olduğu gözüküyor. Şimdilik diyorum çünkü iddianamede defalarca “the defendants, and other, known or unknown” Yani “sanıklar ve diğer, bilinen veya şuan bilinmeyen şahıslar”
  • Suçlamalar nedir? İran’a uygulanan ABD yaptırımlarını delecek şekilde, Zarrab’ın başını çektiği bir suç şebekesinin gizli/fason yollardan İran devletinin paralarını kullanması. Halkbank (HB) bu şebekenin işleyişinin merkezine konulmuş.
  • Peki bu neden suç? İran’a ambargo dediğimizde tek bir yaptırım silsilesi var gibi konuşuyoruz. Halbuki 2 ayrı yaptırım silsilesi var, 1. BM’nin 2006-2015 arası uyguladığı, 2. ise ABD’nin 1979’da başlattığı halen de devam eden yaptırımlar.
  • Zarrab ve diğer sanıklar BM yaptırımlarını değil ABD’nin halen yürürlükte olan yaptırımlarını 2010-2015 yılları arasında delmekle suçlanıyor. ABD’nin yaptırımları onları bağlar bize ne?
  • Öncelikle her Amerikan Doları transferi Dünya’nın neresinde yapılırsa yapılsın ABD Hazine Bakanlığının denetimine tabi. Ayrıca her uluslararası banka gibi Halkbank da ABD’de karşılık hesapları tutuyor.
  • Dolayısıyla ABD bu hesapları tutabilmek, Dolarla işlem yapabilmek, ABD şirketleri ile iş yapabilmek, uluslararası para transferi sistemi SWIFT’e dahil olmak için bankalardan ABD yaptırımlarına uymasını zorunlu kılıyor.
  • Fiilen bu yaptırımların şöyle işlemesi bekleniyor; bir ülke İran’dan petrol veya doğalgaz alabilir fakat bunlar için ödemelerini İran devletine yollayamaz. Bu paraları kendi ülkesinde İran devleti adına bir hesap açarak orada emaneten tutmak zorunda.

  • Zarrab’ın kurduğu iddia edilen şebeke bu kuralları ihlal etmekle suçlanıyor. İddiaya göre HB’den bazı yetkililere ve bürokratlara rüşvet vererek bu emanet hesaplardaki paraları önce altın sonra tekrar dövize çevirerek İran’a aktarmış.
  • İddiaya göre şebekenin aslında bir ayağı da Dubai’de. İddianamede Dubai adı en az Türkiye kadar geçse de ne hikmetse Birleşik Arap Emirliklerinden iddianameye adı giren hiçbir resmi görevli yok…
  • Söz konusu yaptırımlarda “istisnai insani durumlar” (humanitarian exceptions) var. Bu da İran’ın gıda, ilaç, medikal araç gereçler vb insani ihtiyaçlarını yaptırımlar dışında tutmuş. (Sağolsunlar…)
  • İddiaya göre Zarrab TR’deki parayı önce altın olarak Dubai’ye götürüp, sahte belgelerle gıda kargosu taşınıyor gibi deniz yoluyla İran’a götürmüş. Yine aynı parayla çeşitli ülkelerindeki şirketlerden İran’a yaptırım kapsamında mallar alınmış.
  • Mehmet Hakan Atilla yani HB genel müdür yardımcısı da iddianamede ismi sık geçenlerden. Zarrab’ın İran adına yaptığı transferleri Amerikalı denetçilerden gizlemek ile suçlanıyor.
  • İddiaya göre Amerikalı yetkililer Atilla vasıtasıyla HB yönetimini 2013 de İran’ın yaptırımları delmeye çalıştığı yönünde uyarılıyor. 2014 de ise doğrudan Zarrab’ın adı verilerek aynı konu Atilla’ya sorulmuş.
  • Buraya dikkat; 17/25 Aralık’dan 10 ay önce 12.Şubat.2013 de ABD HB ile İran ambargoları konusunda Atilla vasıtasıyla iletişime geçmiş.
  • Yine merak uyandıran bir husus; 17/25 Aralık’da resmen direkten dönen Zarrab ve Atilla hangi akla hizmet olayın üzerinden daha 2 yıl ancak geçmişken ABD’ye tatil amaçlı seyahat eder?
  • İddianamede sanıklar arasında geçtiği iddia edilen görüşmeler var. 17/25 de kullanılan tapeler belliki  ABD’ye önce servis edilmiş ve bunlar sayesinde dava Zafer Çağlayan’a kadar dayanmış.
  • Bu ABD’nin yaptırımlar ile ilgili ilk soruşturması değil, daha önce de Alman,Fransız, Amerikan,Rus vs pek çok ülkeden bankayı soruşturmaya tabi tutmuş, cezalar kesmiş. Şimdiye kadar en büyük ceza Fransız BNP Paribas’a 8.9 milyar dolar.
  • Halkbank’ı farklı kılan ise daha önceki tüm soruşturmalarda bankaların mahkemeye gitmeden belli bir ceza üzerinde anlaşıp ödemiş olması. HB soruşturması jüri önüne gidecek ilk dava olacak.
  • Sosyal medyada dolaşan iki manipülatif konuya da değinmek lazım. Birincisi Zarrab itirafçı mı, değil mi? Zarrabın itiraf karşılığında ABD mahkemelerinden dokunulmazlık aldığı yönünde ciddi deliller var.
  • Böyle tartışmalı bir şahsın “Miami’de Disneyworld’e gideceğim” diye kalkıp ABD’ye seyahat etmesi hiç de makul durmuyor. Ayrıca Zarrab’dan bir süredir haber alınamıyor (tipik tanık koruma programı “Witness Protection” alameti)
  • Atilla’nın avukatından öğrendiğimiz kadarıyla henüz ismi açıklanmayan ama mahkemenin varlığını kabul ettiği bir “itirafçı” var. Zarrab’ın avukatları kanıtlara itiraz için yasal süreyi kaçırıyor (bu seviyede komik).
  • Jüri seçim sürecine de Zarrab katılmamayı seçiyor ki ABD adli sisteminde çok kritik bir aşama. Mahkeme başkanının son söylemine göre artık sanıklar arasında Reza Zarrab diye birisi de yok…
  • Tüm bunlara rağmen Zarrab’ın itirafçı olup olmadığı konusunda hala neye dayanarak şüphe olabiliyor, gizli bilgilere (belki gaipten?) vakıf olmayan bizler için anlamak zor.
  • İkinci boş iddia da şu: “Biz 17/25 Aralık’da bu sahışları yargılasaydık bugün ABD’deki bu mahkeme olmazdı.”
  • Bunu söyleyenler idrak edemeseler de şunu söylemiş oluyor: “ABDnin kendi vatandaşları ve ABD kurallarına tabi tüzel kişiler için uyguladığı bir yaptırımın ihlalini biz Türk mahkemelerinde yargılayabiliriz.”
  • Bunun yasal anlamda mümkün olmaması bir yana, genel mantık açısından bile bu iddiaya 10 yaşında bir çocuk bile güler, komik olmayın.

Bir de “aslında davanın meselesi uyuşturucu kaçakçılığı” diyenler çıkmış. 53 sayfalık iddianamede uyuşturucu kelimesi geçmiyor, kaynaklarını bizimle de paylaşırlarsa çok makbule geçer öğrenmiş oluruz.

Bu Konu, Emre Enginertan@EEnginertan Kullanıcı adıyla paylaşımlar yapan, bir Twitter hesabının, paylaşımlarından derlenerek oluşturulmuştur…

guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm Yorumları Göster
mutlakaoku.com |
0
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Yaz Mutlaka Okunsun...x