Türkiye kamuoyuna artık resmen ABD başkanlık seçimleri girdi! Ne garip bir durum ki, bu konuda bile bilgi karmaşası var.
- Elbette 8 Kasım’da yapılacak seçimler Türkiye’yi değil tüm Dünya’yı yakından ilgilendiriyor! Ama Ortadoğu’yu daha yakından!
- Ama Amerikan seçim sistemini yakından tanımak gerek! Zira Türk medyasında yoğun bir algı operasyonu var!
- Baştan söyleyelim; Amerikan halkı doğrudan başkanını kendisi seçmiyor! Türkiye’de bu algıyı yaratanlara duyrulur!
- Nedense Türkiye’de başkanlık örneği verenler, hep Amerikan Modeli derler ama halk oyu ile başkan seçilmediğini atlarlar!
- Amerika’da başkanı 8 Kasım’da eyaletlerden seçilecek 538 “Seçiciler Kurulu” üyesi seçer! Yani halk değil kurul üyeleri!
- Her eyaletin seçiciler kurul üyesi, nüfusa, federasyona girerken yaptığı özel anlaşmaya göre belirlenir!
- Bu seçimde Kaliforniya (55), Teksas (34), New York (31), Florida (27), İllinois (21) ve Pennsylvania (21) seçici kurul üyesine sahiptir!
- Buna rağmen Başkent Washington dahil 7 eyaletin ise sadece 3’er üyesi vardır! Kısacası her eyalet farklı öneme sahiptir!
- Üstelik her eyalatin seçim sistemi farklıdır! Geniş bir serbestlik vardır! Birinci gelen parti üyelere sahip olacağı gibi, nispi de olur
- Seçiciler Kurulu’nu Dünya 2000 seçimlerinde anladı! Oğul Bush rakibi Demokrat Al Gore’den 500 bin az oy almasına rağmen başkan oldu!
- Şöyle ki Florida’da Bush rakibi Gore’den sadece 537 oy fazla aldığı için seçiciler kurulu üyesi 5 üye Cumhuriyetçilere kaydı!
- Böylece Bush sadece 566 oy fazla aldığı için Seçiciler Kurulu’nda 277’e 261 öne geçerek başkan oldu!
- Şimdi bize ne kim kazanırsa kazansın diyebilirsiniz, ama durum öyle değil dostlar!
- İki dönemdir demokratların yönetiminde Ortadoğu’da neler yaşanıyor hepimiz görüyoruz! Bu yüzden daha ince düşünmeliyiz!
- Amerikan seçimlerini ve olası sonuçlara göre bizleri neler beklediğini görmek gerek!
- Hiç kuşkusuz ABD’de Türkiye gibi değişmeyen seçim bölgeleri ve sonuçları var! Bu bölgelerde rakipler ne oy alırsa alsın sonuça etkisi az
- Son 4 seçimdir, kırmızı ve maviler hiç değişmedi! Kırmızılar Cumhuriyetçi, maviler Demokratlar…
- Seçimin kaderini “Salıncak Eyalet” diye adlandırılan seçmenlerin önceki seçimlere göre karar değiştirdiği eyaletler belirler!
- Daha da vahimi ise seçilen “Seçiciler Kurulu” üyeleri partisinin adayını da desteklememe durumuda söz konusu!
- Geçmişte taraf değiştiren üyeler olmuştur! Yani kritik süreç asıl 8 Kasım sonrası başlayacak!
- Bu kadar teknik bilgiden sonra son 4 seçim geleneği bozulmazsa demokrat ve cumhuriyetçiler başa baş girecek!
- Hatta Demokratlar daha fazla oy alacak! Ama salıncak eyaletler dışında seçici kurul üyeleri eşit olacak!
- İşte böylesine bir seçimde kimin başkan olacağını kestirmek güç! Ama Türkiye’de merkez medya ve iktidar Demokrat sevicisi!
- Ana akım medya CNN’den beslendiğinden Demokrat, AKP ise BOP’ta başlayan ortaklıktan dolayı Demokrat!
- Her ne kadar Aydın Doğan, Türkiye’de Cumhuriyetçi Trump’un resmi ortağı olsa da yayın kuruluşları açıkça Demokrat propaganda yapıyor!
- Çünkü Demokratlar liberal dünyada finansı temsil ediyor! Bu yüzden finans ile reel sermayenin çekişmesi bu seçimler!
- Şimdi gelelim bizi ilgilendiren kısmına! Demokratları destekleyenlerin beklentisi nedir?
- Hiç kuşkusuz demokratların en büyük gücü CIA, Cumhuriyetçilerin en büyük operasyonel gücü Pentagon Yani NATO!
- İlk Demokrat Obama döneminde Ortadoğu için CIA, BOP planını devreye soktu!
- Bugün tüm Ortadoğu Ve Türkiye bu planın büyük öngörüsüzlüklerini acı bir şekilde bedel ödeyerek yaşıyor!
- Ortadoğu’da işler ABD aleyhine dönmeye başlayınca BOP, geçici askıya alındı Ve bölgeye Pentagon girdi!
- Bölgede lider değişikliği isteyen, rejim değişikliği isteyen CIA, başarısızlıkları artıkça seçimler bizim için önemli olmaya başladı!
- Tarihin ne garip cilvesi ki, 15 Temmuz’da CIA izleri gören iktidar ve kalemşörler inatla Demokratları destekliyorlar!
- Buradan çıkan 2 sonuç var; Demokratlar kazanırsa CIA yine at koşturacak ve bizimkiler yine diken üstünde!
- Cumhuriyetçiler kazanırsa yine kaybedecekler zira bu sefer NATO konseptine girmeyen bir Türkiye var!
- Her iki koşulda da seçimleri kim kazanırsa kazansın, kaybeden ve yeni dönemde ABD ile müttefik olamayacak iktidar var!
- İlginç bir veri daha; Dünyada başarısız olan her darbenin arkasında CIA var!
- Ve tercih yapamayacak kadar aciz olanlar Stockholm Sendromu yaşıyor! Darbecisinin kazanmasını istiyor zorakilikten!
- Buradan çıkacak bir başka sonuç; 8 Kasım sonrası bizi başka bir ABD bekliyor!
- Başkanlığı Demokrat Clinton kazansa bile senato ve temsilciler meclisinde çoğunluk Cumhuriyetçi yani , Obama gibi rahat olamayacak!
- ABD tarihinde Meclis ile Başkan farklı partilerden oldu mu dersiniz? Bilmiyorum ama ABD fedaral geleneği buna müsade etmez!
- Bekleyelim görelim ne olacak diyenlere; Biliniz ki 2017- 2021 yılları Türkiye için ABD oyunları sert geçecek!
- Havuz Medyası bunları bilmediğinden bugünden sonra FETÖ’cüler Seçiciler kuruluna sızma yapıyorlar diye haber yapabilir cidden!
- Bu durumda Clinton yada Trump farketmiyor aslında! Her ikisi de Türkiye’ye sempatik yaklaşmayacakları kesin!
- Tarihten bir not; ABD başkanlık seçimlerini Cumhuriyetçiler kazanacağı kesinleşince Türkiye’de kendi yönetimini 1980’de kurdular!
- Bu yüzden bu hesaptan 17 Şubat 2016’da Türkiye’de darbe riski var dedik bilgi seli aracılığıyla!
- Bu risk geçti mi bilmiyoruz henüz, Ama bildiğimiz bir başka gerçek daha var!
- 1973 Cuntası ile Yunanistan NATO’dan ayrılınca, Cunta Türkiye tarafından yıkıldı 15 Temmuz Kıbrıs Darbesiyle!
- Türkiye cuntadan sonra Yunanistan’ın NATO üyeliğine sürekli veto verince, 12 Eylül’de bir darbe yapılır!
- Darbeci Evren’in ilk icraatlarından birisi NATO üyeliği için Yunanistan’a yapılan vetoyu kaldırmak olur!
- Demem o ki; NATO Yunanistan gibi bir üyesini kaybetmemek için Türkiye’de darbe yaptırıyorsa 1980’de ya şimdi?
- Göz göre göre Türkiye’yi Avrasyacı klike kaptırır mı NATO göreceğiz!
- Ama ne olursa olsun Türkiye, dün olduğu gibi bu ayda Ve gelecekte de çok şeylere gebe…
- Seçimi kim kazanır derseniz; Clinton 1 milyon üstü fazla oy alacak ama Trump kazanacak, buda benim tahminim.
Bu makale @gokhanozbek Kullanıcı adıyla Twitter’da paylaşımlar yapan araştırmacı gazeteci Gökhan ÖZBEK‘in son paylaşımlarından derlenerek oluşturulmuştur.