Coelho’nun da dediği gibi. “Eğer bir hikayeyi anlatıyorsan, ondan hala kurtulamamışsın demektir..” Gece
#Flood ‘una Hoşgeldiniz Arkadaşlar.
- Aral henüz 20’li yaşlarının başındaydı. Bir yandan üniversiteye gidiyor diğer yandan ailesine yardımcı olmak için çalışıyordu
- Çocukluğundan beri müzik aletlerine tutkusu olan gencin hayali çoktan gerçekleşmiş ve kendisi yetenekli bir pianist olmuştu
- Gece okulunu kazanmasına rağmen üniv. derslerinin çoğuna gündüz öğrenimde giriyordu. Akşamları ise ünlü bir restaurant’ta piano çalıyordu
- Okuduğu bölümün aynı zamanda en başarılı öğrencisi olan Aral’ın yüksek lisans,doktora ve devamı hedefleri arasındaydı.Çok zeki çok dinamikti
- Hayatın getirdiği olumsuz koşullardan,bastığı piano tuşlarından çıkan sesle uzaklaşır ve sonsuz bir mutluluğa bürünürdü
- Arkadaşları arasında sevilen ve çalışkan olmasına rağmen “inek öğrenci” gözüyle bakılmayan kişiydi Aral. Çalışkanlığı aslında zekiliğindendi
- İzmir’in en ünlü otellerinde bile sahne alıyor ve kulüplerin düzenledikleri gece yemeklerine piano çalmak için davet ediliyordu
- Edepliydi,saygısını asla yitirmezdi. Nezaket dolu konuşmalarıyla farkını ortaya koyar ve asla şiddetli kavgalarda yer almazdı
- “Nocturn C Sharp Mınor” çalmayı en çok sevdiği parçalardan birisiydi. Pianist filmine aşkı buradan geliyordu belki de.
- Fakir bir ailenin tek erkek çocuğuydu. Çalışıp kazandığı paraların büyük bir kısmını annesine teslim ederdi ki; ev rahat rahat geçinsin
- Babası geçirdiği trafik kazası sebebiyle sakat kaldığından evin tüm sorumluluğu omuzlarına yüklenmişti bile. ama birgün bile isyan etmemişti
- Haftasonları geldiğinde işe gider ve en sevdiği işini icra ederdi. Hem keyifle tuşlara basıp kendinden geçer hem de parasını kazanırdı
- Yine bir haftasonuydu. Aral,Balçova Termal otelin yolunu tutmuştu. Akşama güzel bir davet vardı ve yemek boyunca yemek müzikleri çalacaktı
- Otele varıp pianosunun başına geçen nazik delikanlı kısa süren provalar sonrası mekanın kalabalıklaşmaya başlamasıyla işine yoğunlaşmıştı
- Piano tuşlarından çıkan tını dört bir yanı sarmış ve zerafetle dans ediyordu adeta. Yemek yiyenler bu büyülü ezgiyi alkışlıyorlardı
- Akşamın son raddesine kadar çaldı da çaldı. Bilinen/bilinmeyen en nefis parçalarla ortamı sıcacık yaptı. Bu yaşta bu maharet! Pes diyorlardı
- Final parçasını çaldıktan sonra konuklara teşekkür etti ve yerinden kalkıp eve gitmek üzere yola koyuldu. Ücretini almış,yüzü gülümsüyordu
- Eve gitmeden evvel en yakındaki tatlıcıya uğrar annesinin en sevdiği sütlü tatlıdan alırdı. tatlıya atılan iki kaşık onların mutluluğuydu
- O gün de tatlıcıya uğrayacak ve tatlısını alıp eve geçecekti Ama kendini çok yorgun hissetti bir anda. Başı döndü. Çöktü olduğu yere
- Birkaç zamandır sık sık yaşıyordu bu durumu ama önemsemiyordu. Gelip-geçici bir şey olabileceğini düşündü. Üzerinde durmadı fazlaca
- Otelden çıkıp tatlıcıya gitmek yerine derhal evin yolunu tuttu. Bindiği taksiyle kendini eve zor attı. soğuk soğuk terliyordu resmen
- Eve varınca annesine çaktırmadan “biraz yorgunum,yatacağım” diyerek hızla odasına geçti. Kıyafetlerini çıkarmadan uzandı öylece
- Biraz zaman sonra kendine geldi ama üzerindeki yorgunluk anlatılmayacak tariftendi. Duş alıp derhal uyumak için yatağına geçti
- Sabah okula gitmek için erken kalkması gerekiyordu ama birtürlü kalkacak gücü bulamadı kendinde. Zorladı kendini ve doğruldu yerinden
- Elini yüzünü yıkayıp,saçlarını taradı sonra derhal okula yetişmek üzere dolmuşa binmişti bile.annesi oğlunun dün geceki halinden endişe etti
- Odasına girip yatağını toplarken çarşafının sırılsıklam ter olduğunu hissetti. Yastığı ise adeta suya batırılmış gibiydi.
- Korktu bir anda! Neydi bu kadar terlemesine sebep? bir insan neden bu kadar terlerdi. Aral’a çaktırmadan hastaneden randevu aldı
- Aral eve geldiğinde ona klasik bir kan verme olayından bahsetti. Aral şüphesiz annesine itimat etti ve ertesi gün hastaneye gittiler
- Kan verme işleminden sonra Aral okula geçmişti. Doktor anneyi arayıp kan değerlerinin normal seviyede olmadığından bahsetti
- Şüphe duyulan bir olay vardı ortada ve doktor bunun araştırılması gerektiğini söyledi.
- Akşam otele gitmek için hazırlanıyordu Aral. Annesi “kendini çok yoruyorsun oğlum,biraz dinlen” dese de yorgunluğuna rağmen “iyiyim” dedi
- Aslında hiç te iyi değildi ama bu akşamki yevmiyesinden olmak istemiyordu. Annesi “yarın birkaç kontrol daha olacak,geç kalma” dedi
- Annesi bir yandan ağlıyor ama bir yandan da Aral’a karşı belli etmemek için dimdik duruyordu. Onu engellemek istemiyordu mutlu anlarında
- Aral o gece otele vardığında ilk defa parmaklarını güçsüz hisseti piano tuşlarının üzerinde. Güçlü olmak istiyor ama başaramıyordu
- Kendini daha fazla kötü hissedince konuklardan özür dileyerek işini ilk defa yarım bırakarak yerinden kalktı. bir iki adım atmıştı ki….
- Olduğu yere kapaklandı. Derhal ambulansı aradılar. herkes genç pianistin sağlığından endişe ediyordu. gelen ambulans onu derhal götürdü
- Baygın şekilde hastaneye ulaştırılan genç uzun süren tetkiklerden sonra geceyi orada geçirdi. Annesi koşarak gelmişti gözleri kan çanağı
- Günler süren incelemeler devam etti. Hastane köşesindeki yatağında enerjisiz,bitkin kalan genç neler olduğunu dahi kavramayamıyordu
- Doktor anne ile özel bir konuşma ayarladı.”Yaptığımız araştırmalar sonucu; Aral lenf kanseriydi ve evrenin 3.aşamasındaydı”
- Zorlu bir sürecin olacağını ve bu süreçte manevi bir güce ihtiyaç duyduklarını anlattı anneye. gözü yaşlı anne titreyerek tamam dedi
- Aral’a durumdan bahsedilmedi tam anlamıyla. Uzun süre hastanede iyice tedavi olması gerektiği anlatıldı. Gülümsedi herşeye rağmen
- Kemoterapiler,ilaçlar,seanslar,manevi terapiler…. vs vs..çok yorucuydu çok! Maddiyatta cabasıydı biryerden sonra.. Durumları belliydi
- Aral’ın tek hayali eskisi gibi piano çalabilmekti. Daha fazla para daha fazla eğlence değildi hayattaki gayesi. Sürecin her anında dimdikti
- Aylar geçiyor ve terapiler,seanslar devam ediyordu. Hastane köşesindeki ölümle-yaşam arasındaki ince çizgide yürüyordu
- Kaybeden binlere rağmen kazanan onlar vardı bu hastalığın bu evresinde. Bir mucize olmalıydı,olabilirdi. Herşey rabbinden geliyordu
- Mucizeyi beklemeye başladı.. Olacaktı,inanıyordu,inanmalıydı.. Bu savaşın bir galibi olacaktı ve o da Aral olacaktı. Kaybetmek yakışmazdı
- Annesini odaya çağırdı. “Piano çalmak istediğini ” söyledi. Doktorlarla görüşüldü ve Dev bir piano hastaneye getirildi.
- Ricası şuydu; Son bir kez yalnız kalmak istediğini ve çalacağı parçayı kendisine çalmak istediğini söyledi” kabul ettiler..
- Hastanenin boş bir salonuna kurulan pianonun başına geçti ve hafif bir loş ışığın vurduğu yerde tuşlara dokunmaya başladı
- Yalnızlığın Senfonisini çalıyordu! gülümseyerek hem de.. Sonsuz bir huzurla.. sonsuz bir mutlulukla…
Yıl 2017
Ay: Nisan
Aral mücadeleye devam ediyordu…
Dualarınız bu genç kardeşimizle olsun.
Dinlediğiniz için teşekkür ederim…
Saygılarımla
Bu Konu, Hüseyin @B00LT Kullanıcı adıyla paylaşımlar yapan, bir Twitter hesabının, son paylaşımlarından derlenerek oluşturulmuştur…