Flood'un Yayınlandığı Tarih:10 Şubat 2020 @ 04:16
Canım kızım, her şey her şeye bölünecek duruma geldiği zaman güzel başını koru ellerinle. zalim bir işkencede süzülebilir güzel saçların.
- canım kızım, örülen saçlarının arasından bir tel almak isteyenlerin arkalarında kocaman makaslar saklıdır her zaman.
- canım kızım, cennetin bir ırmağı varsa, senin gözlerini kırpmadan düşürdüğün yaşlarda birden çok ırmak gören olmuştur.
- canım kızım, kalbine inkar yasaları çıkartanlar her zaman seni diz kapaklarından vuracaktır. sen hep düş diye. hep aynı yerden.
- canım kızım, gülebildiğin kadar gülmekten yana ol hep. seni yoksaymak için seni anlatanlar, kalbine ince bir tökezleme kuracaktır.
- canım kızım, omuzlarına düşen o ağırlık seni yere devirmesin. güneşi kapatanlar, sana “güneşten bir parça çaldın” diyebilir her zaman.
- canım kızım, insanın insana bölünmesidir yalnızlık. yalnız kalınan anların akşamında cama saçlarının renginde bir siyah bulut dökülecektir.
- canım kızım, gözlerimden saydam yaşlar süzülüyor. gözlerinden düşen yaşları sadece sen görüyorsan, içinde dinmeyecek bir kanama vardır hep.
- canım kızım, ellerini bir yerlerden dönerken sokak ortasında ağlarken gördüm. sana bir haziran umudu verebilirdim, ben ise eylülü seçtim.
- canım kızım, hayattayken kalbinin sızladığı, öldükten sonra susuz yaşadığın şehrinin kumsallarında dolaş. okyanusya dolabilir kalbine.
- canım kızım, kalbimin gökgözlü son göz ağrısı, viran bir şehirde ilk çağdan kalma bir medeniyetsizlik canına kast edebilir. ağla. ağlama.
- canım kızım, kalbimi yedi gece-tek gündüze bölen zamanlarımda pazar günlerimin kızarmış ekmek kokusu, gelen yağmurların hepsi sel olacaktır.
- canım kızım, gözlerine bakıyorum. korku dolu. biliyorum, seni senden küçük bir kaba koyup, sana yıllarca büyü diyecekler.
- canım kızım, kalbine kağıttan duvarlar örme sakın. içine sağanak ağladıkların o duvarları sırılsıklam bırakabilir, sen yine üşüyebilirsin.
- canım kızım, gözlerine dökülen tül perdenin bile zalimliği yine gözlerinedir. ellerin bağlıyken, gözlerini kaşıyamazsın.
- canım kızım, içinde sıkıntısı büyük bir canavar yerleşebilir ve bedenini pencere pervazına kadar taşıyıp seni oradan itebilir. tutun, düşme.
- canım kızım, sana “hansel ve gretel’in masalındayız, bak şekerden ev orada” diyecekler, ellerinde taşıdıkları sıcak suyla.
- canım kızım, geldiğim ve kaldığım, güldüğüm ve öldüğüm tüm yerlerin adına verilebilecek büyük sızlama, “boğazımda gemici düğümü var” olacak.
- canım kızım, tozlu evlerin çürüyen anılarında ölüm ve kalanları hatırlatan tek bir ceket olacak. o cekette kanayan acıların var.
- canım kızım, ben tanrının beni yalnız koyuşunu anlıyorum. ama bir kumru neden yalnız kalır, bir sardunya herkesten gizli neden gül kokar?
- canım kızım, bu evren, sana kusursuz bir ışık tutan tanrının en kusurlu işidir. senin kalbinde yatan o şiirinin istersen kağıdı hiç olmasın.
- canım kızım, şimdi en çocuksu olan gerçeği ellerine bırakıyorum; sevdiğin trenlerin rayları hiçbir zaman sonsuza dek uzanmaz.
- canım kızım, kalbini kırmayacak olan gerçeklerden sıyrılan bir gerçek de vardır; külün döküldüğü yerde kalan leke yine küldür.
- canım kızım, çocukları ölen anneler çocuklarıyla beraber ölür. ev ölür. balkon ölür. anneleri ölen çocuklar ise, her şeyden daha kolay ölür.
- canım kızım, ben ziyaret saatlerini bir huzur evinde bekleyecek kadar yaşlı değilim. ama anlamsız bir ziyaret bekliyorum, huzursuz evimde.
- canım kızım, ellerin ne güzel. -gidince çürümeyeceğini bilsem, ellerimizi değiştirelim derdim.
- canım kızım, en irkilmediğim kapı çarpıntım. kapı çalıyor. belki senin sanrın, belki kendin, belki gölgen, belki ilk gömleğin girdi içeri.
- canım kızım, seni kalbimde büyüten masallarla pembe bir buluta binip pembe gezegene doğru yürüdün. ben ise yerden göğe yağmur yolluyorum.
- canım kızım, sana bir de gecelerin nasıl geçeceğini anlatayım. çünkü herkes en çok gecelerin nasıl geçeceğini düşünür.
- canım kızım, yıldızlı gecelerde alnına düşen ve dökülen saçlarından bak gökyüzüne. bir yıldıza en çok, bir yıldızdan olan yakışır.
- canım kızım, soğuk gecelerde sığındığın yastığa bile aldanma. gözyaşlarını haince yutar ve sana geri vermez hiçbir zaman.
- canım kızım, ışıksız gecelerde en sevdiğin şarkıların lambalarını sessizce yak, sana birkaç yıldız verecek birçok kitap dökülecek önüne.
- canım kızım, bir mumu bile bir yerin üzerinde tutan, kendinden eriyen damlalarıdır. bir gün mum biter, eriyen damlalar kalır.
- canım kızım, sır tutmasını bilmeyen iri gözlü çocuğum. güneş doğduktan sonra akşam olmasın diye güneşi bir sarnıcın üzerinde tutamazsın.
- canım kızım, kar yağıyor. artık bu mevsim, erkenden yollardaki karları ezerek eriten arabaların ve kartopu yapamayanların mevsimi.
- canım kızım, bir kitapta gördüğün “acı” kelimesini, ıstırap olarak değil de yediğin ilk acı biber olarak hatırlaman için her şeyi yapacağım.
- canım kızım, gözlerinde biriken gözyaşlarını çenenin titreyişi düşürecektir her zaman. “acı”nın yürürlüğe girdiği an sonbahar değil, güzdür.
- canım kızım, tek mevsimi kış olan kalbinde, seni en sevdiğin mevsimin yaz olmasına mecbur kılacaklar. penguenleri sevecek gözlerin.
- canım kızım, minik adımlarınla korkuluklarına tutunarak çıktığın şefkatli merdivenlerinden seni itmek isteyecekler. kendi omuzlarına tutun.
- canım kızım, gördüğün ilk siyah-beyaz filmde sevdiğin o balon nasıl siyahsa, yatağında dizlerini karnına çektiren o acı da öyle siyahtır.
- canım kızım, okuduğun kitaplarda güzel saçlarını boynuna dolayan o ıstıraplı cümlelerin altını çizmemen için sana mutlu öyküler yazacağım.
- canım kızım, pamuk parmaklarına değmiş olan kağıt kesiğinin acısını düşündürüp binlercesinin kalbine olduğunu söylediğinde, ne yapacağım?
- canım kızım, bir gün içinde o dinmek bilmeyen şarkıyı duyamazsan, rüzgarı dinle. senin kalbinden geçen her harf, bir şarkıdır da.
- canım kızım, kalbinde büyüyen acıların ur gibi sarmaladığında tüm bedenini, acıdan bir şey görmeyen gözlerin güneşe bile çıplak bakabilir.
- canım kızım, kalbinin kıyılarına korkuluk diye astığın kabus dolu düşlerini sevmeyi öğrenmeden güzel düşlerine doğru yürüyemezsin.
- canım kızım, her ne kadar denizleri sevse de, kabuslarını dindirmek için baş ucuna koyduğu bir bardak suda bile boğulabilir insan.
- canım kızım, kalbinin çarpıntısında, yapraksız ağaç dallarına konan kuşların uzak ülkelerin denizinden getirdiği masalları getir aklına.
- canım kızım, kapı eşiğinde duran bütün gidişleri yok sayarcasına kar yağıyor. bembeyaz bir acının üzerinde ayak izlerini görüyorum.
- canım kızım, kollarında kalan son gücü alana kadar sana hep “güçsüz” diyecekler.
- canım kızım, içinde saklı olan o sonbaharı düşünüyorum. bahar gelince çiçek açıyor yüzün.
- canım kızım, renklerinle çiçek açtırmaya kalktığın yaralarını hep hoyrat bir mevsime taşımaya kalkacaklar. koru içindeki baharı.
- canım kızım, bir balkon serinliğindeyken aklına getirdiğin düşünceler, çöl sıcaklığına dönüşür gibi yakacaktır seni.
- canım kızım, içinde senden bihaber büyüyen o derin kabusun adı “sevilmemek” olmasın diye, bütün yeryüzünün sevgisiyle seveceğim seni.
- canım kızım, bu sana son cümlemdir: ayçiçeklerinin solma mevsimi geldi.
- canım kızım, bir bahar ılıklığında gelen kiraz çiçeğim, yeni bir mevsimin en güzel habercisi senin gölgende esen o rüzgardır.
- canım kızım, zamanla acının hangi şekline bakarsan bak, orada adın belirir. her şey geçer, aşk biter, yağmur diner, şehre yeni bir mevsim gelir; zamanla artık aynı insan değilsindir.
- canım kızım, gelmeyecek bir şeyi bekleyerek geçtiğin her sokakta biraz biraz kalmaya mecbursun; bekleyiş hep unutmak istediğin hatırayı aklında tutar.
- canım kızım, ayçiçeklerinin açma mevsimi geldi.