Büyük İstanbul Depreminde Olacaklar! (Deprem Senaryosu)

Deprem üzerine detaylı bir flood yapmanın vakti geldi. Öncelikle kıyası 99 Gölcük Depremi ile yaklaşan İstanbul depremi arasında yapmakta fark var. 99 yılında Gölcük ve Adapazarı’nı etkileyen deprem sonrasında Ankara ve İstanbul’dan yardım yollandı..

Çünkü deprem belirli bir bölgeyi etkilemiş, İstanbul ve Ankara yolu açık olduğu için tedbirler rahat alınmıştı. Böyle koatik bir durumda en son yaşadığımız Van depremindeki gibi Türk Silahlı Kuvvetleri daha etkili ve hızlı müdahale edebilmişti.
Ancak Gölcük’ten sonra Marmara açıklarında olacak depremde farklı bir durum var. Bugün olan 5.8 depreminde bile yolların hemen kilitlenmesinden anlayacağınız üzere büyük bir depremde İstanbul trafiği “tamamen kilitlenecek”.
Daha kötüsü yüzlerce binanın hasar almasından sonra ara yollara yaya olarak girmek bile imkansız hale gelecek. Bu şartlar altında çevre illerden yardım almak mümkün olmayacak. Depremin merkezinin İstanbul olması nedeniyle şehirdeki devlet kurumları hareketsiz kalmış olacak.
Deprem sonrasında hayatta kalan sağlık görevlileri ve polisler ilk iş olarak ailelerinin durumunu öğrenmeye çalışacak ve onların yanına gidecek. Bu durumda iki önemli kurum neredeyse işlevsiz hale gelecek.
3 önemli kuvvetiyle daha etkili ve kolay karar alabilen ve uygulayabilen Türk Silahlı Kuvvetleri haricinde hiçbir Türkiye Cumhuriyeti kurumu yeterli müdahalede bulunamayacak. Şimdi gelelim burada ordunun önemi ve güvenlik kısmına.
Depremden sonra hayatta kalabilenler İstanbul’un bazı noktalarında toplanmaya çalışacak ancak malumunuz üzere birçok toplanma alanı imara açıldı. Bu yüzden Kızılay gibi Sivil Toplum Kuruluşları etkin yardım yapabileceği alanlar bulamayacak.
Halk ise semtlerde ufak alanlarda toplanmaya çalışacak. 99 yılında “İnsanlık daha ölmedi” dediğimiz yıllarda bile yaşanan korkunç yağmaları hafızına taşıyın. Bilezik için insanların kollarını kesenler, minibüsler ile şehre gelip yağmaya kalkışanlar..
Bu durum günümüzde daha vahim hâle geldi çünkü İstanbul’da suç oranı gittikçe daha arttı. Suriyeliler, Afganlar, Pakistanlılar derken yüzbinlerce topluma entegre olamayan mülteci şehre yerleşti. Bu insanların büyük kısmı maalesef yağmaya kalkışacak.
Sadece bunlar mı? Aklınıza gelen her tehlikeli insan canınıza malınıza namusunuza kastedecek. 16 milyonluk şehirde 40 bin polisin güvenliği ele almasının imkanı yok. Önceki tweette bahsettiğim gibi zaten bu polislerin önceliği aileleri olacak.
Türk Silahlı Kuvvetleri, Gölcük Depreminde durumu kontrol altına alıp yağmaya karşı vur emri verdiyse de 15 temmuz sonrası bazı birliklerin şehir dışına taşınması ve İstanbul’un nüfus olarak çok büyük olması nedeniyle etkisiz kalması büyük ihtimal..
Bu durumda insanların kendi güvenliğini sağlamasından başka çare olması mümkün gözükmüyor. Bu inanılmaz bir kaosa sebep olacak. Diğer durum ise depremden sonra şehirde yaşayan milyonlarca insanın yüzlerce ton gıda ihtiyacını karşılamak.
Yollar kapandığı için karadan yardım gelmeyecek. Arazilerin imara açılmasından dolayı şehir merkezine havadan yardımın da çok zor olacağı aşikar. Buraya kadar anladığınız üzere şehirde depremden sonra korkunç bir güvenlik ve açlık sorunu yaşanacak.
Depremin öncesinde binaların durumu ile ilgili açıklama yapmayacağım çünkü durumu gayet iyi biliyorsunuz. Ben bu saatten sonra diğer yaşanabilecekleri anlatmak istiyorum.
Türkiye’nin ekonomik yükünün yarısından fazlasını İstanbul çekerken bu depremden sonra Türk ekonomisinin çökeceğini kestirmek zor olmamalı. Maalesef hala siyasilerin Kanal İstanbul gibi şehri daha da tehlikeye sokacak projelerde ısrarcı olması akla fikre sığmıyor..
Genel hatlarıyla deprem ve sonrasında yaşanan can kayıpları yüzbinleri aşacak, mal kayıpları milyar dolarla hesap edilecek. Devletimiz ise 20 yıl geçmesine rağmen hâlâ ciddi bir önlem almadı.
Yaşanacak bu olumsuzluklar olası bir müdaheleye bile neden olabilir. Türkiye’nin bağımsızlığını tehdit edecek noktaya gelebilecek bu depreme karşı acil önlem alınması gerekiyor. Floodu burada bitiriyorum, keşke bu yazdıklarım bir senaryo olarak kalsa…