Türkiye’de adli yargılamalarda korkunç bir ayrımcılık var!

Şule Çet isimli bir genç kız, Ankara’da tecavüz edilip 20. kattan atılıyor. Maalesef ailesinin feryatlarına karşılık, yargı gerekli adımları atmıyor. Bununla ilgili iki örnek paylaşmak istiyorum.

• Ankara’da 29 Mayıs 2009’da, “Cindy” lakaplı İlyas Sağlam öldürüldü. Sağlam, travestiydi. Not defterinden müşteri listesi çıktı. Aralarında eski bir bakan ve çok sayıda önemli bürokrat vardı. Katil bulundu, ama defter Ankara’nın sisli koridorlarında kayboldu.
• İstanbul’da 2008’de ünlülerin gittiği barın sahibi Engin Temel öldürüldü. Polis, savcılıktan cinayet saatinde, cinayetin işlendiği yerdeki telefon arama dökümlerinin ilgili şirketlerden alınmasını istedi. Savcılık, özel hayatın gizliliğini gerekçe göstererek bu talebi reddetti.
• Paksoy Holding’in veliahtları, iki kardeş Nazlı Sinem Özköseoğlu’yle birlikte dairelerine geldiler. Ertesi sabah Özköseoğlu’nun cenazesi apartmanın havalandırma boşluğunda bulundu. İki kardeş dört yıl yargılandı ve beraat etti.
• Türkiye’de adli yargılamalarda korkunç bir ayrımcılık var. Bir tarafta baklava çaldığı için tutuklanan çocuklar, diğer tarafta cinayet işlediği halde beraat eden isimler.