OHAL’e ve Diktatörlüğe nasıl son veririz? (‘Bu #SenleDeğişir!’)

Tayyip Erdoğan başkan olursa neler yaşayacağız? OHAL devam ederse nelerle karşılaşabiliriz? OHAL’e ve Diktatörlüğe nasıl son veririz? Bu üç sorunun cevabını bu tweet altında flood şeklinde yazmaya çalışacağım. Okursanız sevinirim.

  • Başbakanlık eskilerden beri hükümetin ve iktidarın başıydı. O kadar eskiden beri ki ta 1. Murat’tan yani. 1300’lerden beri benzer bir koltuk, yönetimde mutlaka olurdu. Tek bir adamn isteğiyle kaç yüz yıllık sistemi siliyoruz, monarşide bile yerini koruyan bir koltuğu yok ediyoruz.
  • Eskiden Cumhurbaşkanı ile başbakan bambaşka siyasi geleneklerden gelebilirdi. Yeri gelir cumhurbaşkanı ile farklı düşünürdü. Bu da bizim çıkarımıza bir denge unsuru olurdu.
  • Başbakanlık kalkınca gidince bütün meclis cumhurbaşkanı denetimine kalıyor. Meclis kanun hükmünde kararname çıkarmayacak da Cumhurbaşkanlığı kararnamesi olacak. Bakanları da o atayacak. Bunlara itiraz mercii yok. Bizim de bir söz hakkımız yok.
  • Eski anayasaya göre, meclisin yarısının katılımı ile bakanları ve başbakanı düşürebilmek için gensoru verilebilirdi. Yani mecliste muhalefet de etkin yer aldığı zaman, her hükümet ayağını denk alırdı, artık bu da yok.
  • Cumhurbaşkanı, yardımcıları ve bakanları hakkında da gensoru verilemeyecek. Şartsız ve koşulsuz, oraya çıktıkları günden itibaren her dediklerini ve yaptıklarını itiraz edemeden çekeceğiz.
  • Meclis bütçeye de karışamayacak. Paranın bütün yönetimi cumhurbaşkanından olacak. Para dediğimizi biz veriyoruz. Çalışırsak maaşımızdan daha bize gelmeden kesiliyor, tüm faturalarımızın içinde cebimizden alınıyor. Ama biz nereye gittiğini asla soramayacağız.
  • OHAL de cumhurbaşkanı yetkisinde, isterse ömrü vefa ettiğince OHAL koşullarında yaşatabilir bizi. Bu ne demek? Bu bir gün bile gerçekten normal bir hayat sürememek demek.
  • Meclis bütçeye de karışamayacak. Paranın bütün yönetimi başkanda olacak. Çalışırsak birileri dilerse kapımızı kırıp evimizi arayabilir, işimizden sorgusuzca atılabiliriz, pasaportumuza el konabilir, yurt dışına çıkışlar yasaklanabilir, mal varlığımıza el konulabilir.
  • Yargı süremiz yılları bulabilir, her istendiğinde bir suçlu gibi kimliğimizi göstermek, üzerimizi ve aracımızı aratmak zorunda kalabiliriz. Tek adam isterse asla elimiz cebimizde, kimliksiz sokağa çıkma özgürlüğüne sahip olamayabiliriz.
  • Bunun için politik biri olmamıza gerek yok. Sizi arayan emniyet mensubunun mutsuz bir günü olabilir, biri bilenip iftira atmış olabilir. Muhbir çıkabilir korkusuyla kimseyle samimiyet kuramadan, hep içimize attığımız bir yaşam demek bu.
  • Büyük şirketler batsa bile iflas ilan edemez, borç yükü artmaya devam eder, finans dünyası ile ilgili hiçbir şeyi tam bilemeyiz çünkü OHAL şeffaflık önünde devasa bir duvardır.
  • Üstelik yeni yasaya göre bir cumhurbaşkanı 15 sene görevine devam edebiliyor. 15 sene önceki halinizi hatırlayın, sizce de bu süre çok uzun değil mi?

Buraya kadar okuduğun için teşekkür ederim. Bunlar olmak zorunda değil. Biraz da seninle ne değişir onu konuşalım. İşin güzel yanı burası;

  • Demokrasi gelir seninle, oyunla yeni bir cumhurbaşkanı seçersin ve bunu “parlamenter sistemi geri getirme vaadi”ne sahip olanlar arasından yaparsın.
  • Mecliste çok seslilik için oy verirsin, ne kadar muhalif ses olursa o kadar çok temsil edilebiliriz. Hiçbir şey bitmedi, her şey yeni başlıyor. Bambaşka bir dünya mümkün. Eğer bu seçimde yeni bir cumhurbaşkanı seçilir ve çok sesli bir meclis kurulabilirse neler değişir?
  • Siyaset çok karmaşık, fazla bilinmezli, soru sormanın tu kaka olduğu, milyarlarca liranın oradan oraya akıp durduğu, takım elbiseli bazı adamların kapı arkasında pazarlıklar yaptığı ve ekran önüne çıkıp bizi azarladığı bir şey değildir.
  • Siyaset ne kadar şeffaf olursa o kadar özgür oluruz. Sıkıcı ve tehditkar olmak zorunda değil, güler yüzlü ve dürüst olabilir. OHAL kalkar. Bununla birlikte pek çok hak ve özgürlüğümüz geri gelir.
  • Mesela üniversiteler bölünmesin diyebilirsin, bunu bağırarak da söyleyebilirsin hatta okulda kalabalık ama barışçıl bir yürüyüş bile yapabilirsin. Bütün bir gençliği sınav sistemi değişikliğine heba etmek zorunda değilsin. Kazanmanın çalışmakla ilgisi olmadığını düşünme.
  • Liyakat, adalet geri gelirse bütün mülakatlardan geçebilir, sınavlarda hakkın olan sonucu alabilirsin. Bakma TÜBİTAK’ın hoşaf projelerine ödül verdiğine. Kurumlar kalır, yönetimleri değişir.
  • O TÜBİTAK’ın dergilerinden öğrenmiştik biz deney yapmayı. Derdin bilim olsun yeter ki, tekno-kentlerde sana laboratuvarlar da bulunur, yarışmalara da girersin. Sen kendine güven yeter. Gelecekteki çocukların içinse, en iyi eğitimi kendi ülkesinde alabileceği bir ülke hayal et.
  • O aydın insanlar, akademisyenler yeniden okula dönebilir. Kimseye sanatın, sporun, bilimin önemini anlatmak zorunda kalmadığın bir dünya düşün.  Bir yerlerde bir tanıdığın olmadan da burs alabileceğin bir hayat uzak değil.
  • Çalışmak zorunda kalmış olabilirsin. Hiçbir çalışma can pahasına olmamalı bu dünyada. İşçi güvenliği sağlanmış, denetimleri hiç aksatılmamış bir işyerinde, sendika ile kendini korumaya aldığın, tüm haklarını kazandığın bir çalışma hayatı olabilir. Olmadığı gün, grev hakkındır.
  • Kadınsan, hayatını bir ayıp şemsiyesi altında yaşıyorsundur. Bu, böyle kalmak zorunda değil. Bak eski fotoğraflara, ne kadar özgürdü bir zamanlar kadın bu toplumda.
  • Sokağın sesine göre değil, gönlüne göre giyinir insan. Kendini iyi hissettiği kıyafetle dik yürür. Dilediğini giyebilmelisin. Güzergahını güvenlik önlemleri belirlemez, kestirmeler senin de hakkındır.
  • Sevmiyorsan, bırakır gidersin. Hiçbir ayrılığın canla ilgili bedeli olamaz. Kimse karışamaz kahkahana, bunu ayıp sayan dönsün kendi kıçına gülsün.  Dilediğin işi yaparsın, sana uygun görüleni değil. Ve çatır çatır alırsın bir erkekle eşit ücreti.
  • Dilersen uçak kullanırsın dilersen tren, istersen sahnelere çıkarsın istersen memur olursun.  Kimse sorgulayamaz senin anneliğe ayırdığın vaktini ya da neden anneliği tercih etmediğini. Hayat senin, beden senin, irade ve fikir senin.
  • Çimenlerinde uzanacağın parklar olmalı, bulunmaz sanılan kitaplara ulaşabileceğin kütüphaneler, filmlerde gördüğün gibi sen de koşabilmelisin orman yollarında. Seni çocukken bile kandıramadılar. Ne bir şekerle susturabilmişlerdir, ne de attaya gitme bahanelerini yemişsindir.
  • Seni çocukken bile kandıramadılar. Ne bir şekerle susturabilmişlerdir, ne de attaya gitme bahanelerini yemişsindir. Kandırılmak kaderin değil. Hayat kaderden ibaret hiç değil. Senin ellerinde. #SenleDeğişir

  • Hatırla; buz pateni izlerdik TRT’de bir zamanlar, inanabiliyor musun? Klasik müzik dinlerdik pazarları aynı TRT’de sabah kuşağında. Seçim dönemi tüm parti başkanları bir açık oturumda buluşurdu.
  • Komedyenler de ertesi gün çıkar televizyonda, taklidini yapardı bunların. Mizah dergileri acımasızca eleştirirdi. Çok komik çizerlerdi liderleri. Güler geçerdi onlar da. Kimse komik çizildi diye birini dava etmiş de değildi.
  • Aşk filmleri izlerdik bir de savaş dizilerinden ziyade. Sevmek, sevilmek ayıp değildi. İzlediğimiz filmlerde, okuduğumuz gazetelerde kadınların boyunları elleri sansürlenmezdi.
  • Sevgiyi unutturup, şefkatten uzaklaştırıp, güveni yıkıp tarumar ettiler bizi de. Eşi kendinden hep bir adım geride duran, bakışlarında seven insanın huşu dolu dalgınlığını hiç görmediğiniz, hiç aşık olmamışcasına sert adamlar iktidarında kaldık nicedir. Bu #SenleDeğişir.

  • Babamızdan işitmediğimiz azarı yedik bunlardan. Ne yapsak yanlış oldu, bir gün takdir görmedik. “Ne soruyorsun ki?” dediler, “sana ne?” dediler. Bilmesinlercilik aldı başını gitti. Böyle olmak zorunda değil.
  • Hayal değil. Hepsi bir arada bir anda olmaz belki ama iş bizdedir.  Talep edersek açılır kapılar.  Ses çıkarmak anayasal hakkımızdı, biz isteyince yeri gelir kırılırdı kapılar. Yine yapabiliriz.

Birlikte gidelim sandığa. Evde tırnakları kemirip sonuç beklemekten yeğdir sandık beklemek. Bir adım daha atmak istersen, seçim güvenliği için partiler hazırda bekliyor, diğer gönüllüler de burada. Teşekkürler zaman ayırdığınız için. Dayanışmayla..

Bu Konu, Tanya ☭ @Tanya_1917 Kullanıcı adıyla paylaşımlar yapan, bir Twitter hesabının, paylaşımlarından derlenerek oluşturulmuştur…

guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm Yorumları Göster
mutlakaoku.com |
0
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Yaz Mutlaka Okunsun...x