Koçgiri İsyanı | Topal Osman

Koçgiri İsyanı Nasıl Başladı?
📌İsyanda İngiliz Parmağı Var mıydı?
📌Topal Osman Koçgiri Halkını Katletti mi?
📌Atatürk “Topal Osman’ı Gönderiyorum, Sizi Tanımaya Geliyor.” dedi mi?

Başlıyoruz. Sonuna kadar dikkatle okuyunuz.

  • Milli Mücadele süresince Anadolu’nun birçok yerinde patlak veren isyanlar ulusal bağımsızlık mücadelesi veren Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını endişeye sevk etmiştir. Bu isyanlardan en önemlilerinden birisi ‘Koçgiri İsyanı’dır.
  • Etno-mezhepsel kökenli olan Koçgiri isyanını diğer isyanlardan ayıran özellik, etnik kökeni çoğunlukla Türkmen olan bölge halkının kandırılıp ‘Bağımsız Kürdistan’ kurmak amacıyla isyan etmiş olmasıdır.
  • Dış unsurların kışkırtmasıyla çıkan isyan 2. İnönü Savaşının başındaki Yunan taarruzuyla eş zamanlı olarak başlamıştır. Milli mücadelenin en kritik döneminde Türk ordusunun adeta iki ateş arasında kalmasına sebep olan bu isyan, cephe gerisinde önemli tehlike oluşturmuştur.
  • İsyanın kaynağını oluşturan Koçgiri aşireti Zara, Hafik, İmranlı, Su Şehri, Refahiye, Kemah, Divriği, Kangal, Ovacık, Kuruçay ve bunları kapsayan bölgeye yerleşmiş durumdadır.
  • Aşirete bağlı olan İbolar, Zazalar, Balular, Kereteliler ve Sarular olmak üzere beş büyük kabilenin katılımıyla ‘Batı Dersim’ denilen bölgede patlak veren bu isyan esasen Ekim 1920’de başlamıştır.
  • 23 Mart 1921’de Yunanlılar Afyon ve Eskişehir’den saldırıya geçmiş, böylelikle 2. İnönü adı verilen çetin savaşlar başlamış, bu tarihten itibaren Koçgiri isyancıları da saldırılarını arttırmışlardır. Dökülen kan artmış, isyan iyice ilerleyip ciddi bir saldırı haline gelmiştir.
  • Koçgiri aşiretlerinin 6185 silahlı kuvvetine Dersim’ den gelen 2150 kişilik destek kuvvet de eklenince isyancıların sayısı 8335’i bulmuş, batıda Yunanlılarla mücadele eden Türk Ordusu doğuda isyancılara karşı adeta ikinci bir cephede savaşmak durumunda kalmıştır.
  • Bazı kaynaklar bu isyanı ‘Koçgiri Kürt İsyanı’ şeklinde değerlendirmişlerdir. Dersim aşiretleri grubundan olan ve mezhep olarak Aleviliği benimseyen Koçgiri Aşireti, bilinenin aksine etnik olarak ‘Kürt’ değil, çoğunlukla ‘Türkmen’dir.
  • 1231 yılında Moğollar karşısında yenilgiye uğrayan ve ordusu dağılan Celaleddin Harzemşah Dersim dağlarına sığınmış, onu takip eden Harzemli askerlerde bu dağlara sığınmışlar, çevre kabilelerden evlenmişler ve bu bölgeyi kendilerine yurt edinmişlerdir.
  • Bazı Harzem beyleri de Selçuklu Sultanına baş kaldırmış, meydana gelen çarpışmalarda Tunceli ve yöresine sığınmışlardır. Birinci Alaaddin Keykubat’ın düzenlediği soy kütüklerinde de Koçgiri Aşiretine yer verilmiştir.
  • Soy kütüğüne göre Koçgiri aşireti Dersim Nazımiye yakınlarındaki Kalman’dan (Büyükköy) göç ederek gelmiş, Zara ve Bolucan’da kısa süre kaldıktan sonra Koçgiri’ye gelip yerleşmişler, daha sonra çevre il, ilçe ve köylere yayılmışlardır.
  • Soy kütüğüne göre Koçgiri aşireti Dersim Nazımiye yakınlarındaki Kalman’dan (Büyükköy) göç ederek gelmiş, Zara ve Bolucan’da kısa süre kaldıktan sonra Koçgiri’ye gelip yerleşmişler, daha sonra çevre il, ilçe ve köylere yayılmışlardır.
  • 1387 yılında doğu illerinde Timur akınlarının başlaması ile bir çok Türk boyu ve Akkoyunlu aşiretleri Timur’un ordusunun önünden kaçarak Dersim ve Sivas taraflarına sığınmışlardır.
  • Timur’un egemenlik yıllarında ise Karakoyunlu aşiretleri Erzurum, Erzincan, Sivas ve Dersim dolaylarına yerleşmişlerdir. Yavuz’un doğu seferi sırasında ise bazı Türk aşiretleri Sivas dağlarına ve Dersime sığınmışlar böylece Batı Dersim de Türk aşiretleri ile dolmuştur.
  • İlginçtir, isyanın elebaşlarından olan Alişir bile bir manzumesinde ‘Ceddimiz Şeyh Hasan, Şah-ı Horasan’ diyerek aşiretin kökeninin Horasan’dan geldiğini belirtektedir.
  • İsyanda İngiltere’nin Rolü Kürt Devleti kurma konusunda kararlı olan İngilizler Dersim Aşiretlerini kendi politikaları doğrultusunda kullanabileceklerini düşünmektedirler.
  • Koçgiri yöresi dağlık ve yüksek rakımlıdır. O dönemde yörede okul, yol, köprü gibi medeniyet unsurları bulunmamaktadır. Yoksul olup hayvancılıkla uğraşan halk, dünyada ne olup bittiğinden hatta devletin varlığından bile habersizdir.
  • Halkın yaşamı, geçimi ve huzuru aşiret reisinin himayesindedir. Bir aşiret ağası diğer bir aşiretle dövüşmek veya devlete karşı gelmek istediği zaman aşireti için seferberlik ilan etme hakkına sahiptir. Aşiret reisi bir devlet başkanı gibi yüzyıllardan beri bu hakkı korumuştur.
  • Kürdistan’ı kurmak için öncelikle Dersim ve Koçgiri bölgelerini Kürdistan’ın içine çekmeleri gerektiğini bilen İngilizler bu görevi Kürt Teali Cemiyetine verirler.
  • KÜRT TEALİ CEMİYETİ DERSİM VE KOÇGİRİ HALKINI KÜRT OLDUKLARINA İNANDIRMALARI İÇİN BAYTAR NURİ’NİN DE (NURİ DERSİMİ) İÇİNDE BULUNDUĞU BİR EKİBİ DERSİME GÖREVLENDİRİR. BÖYLELİKLE KÜRTÇÜLÜK FİKRİ İLK DEFA DERSİM VE KOÇGİRİ TOPRAKLARINA GİRER.
  • Cemiyetin sekreterliğini yapan Alişir’de Jepin adlı gazeteyi çıkartarak Kürtçülük propagandası yapmaktadır. Baytar Nuri’nin Dersim’in Kalan Aşiretinden olması ve Koçgirililerin Türkçe ile birlikte ‘kurmançça’ konuşan Aleviler olması Kürtçülük propagandası için büyük avantaj sağlasa da 16. yüzyılda yapılan Osmanlı-Kürt ittifakı bölge halkının hafızasından silinmemiştir. Ayrıca bölge halkının siyasi bilinci olmadığından Kürtlük sorunu da yoktur. Kendi coğrafyalarının dışında gelişen Kürtlük sorunu aşiret reislerinin dayatmaları ile yöreye girmiş ve köken olarak Türk olan bu halk, Kürtçülük olaylarının içine itilmiştir.
  • İngiltere, Kürt Cemiyetleri vasıtasıyla “Kürdistan” vaat ettiği aşiret reisleriyle anlaşmıştır. Haydar Bey Kürt Teali Cemiyeti ve Teavün Cemiyeti üyesidir. Kardeşi Alişan Bey’de Kürt Teali Cemiyeti’nin İngiliz Yüksek Komisyonu’na gönderdiği kurul içinde yer almaktadır.
  • İSYANIN DİKKAT ÇEKİCİ NOKTALARINDAN BİRİSİ DE AŞİRET REİSLERİNİN EYLEM KARARINI ALEVİLER İÇİN KUTSALLIK TAŞIYAN HÜSEYİN ABDAL TEKKESİ’NDE ALMIŞ OLMALARIDIR. AŞİRET REİSLERİ VE KÜRT İLERİ GELENLERİ BU TEKKEDE AND İÇEREK EYLEM KARARI ALMIŞLARDIR. Burada aşiret reislerinin halkın isyana katılımı için Alevilik motif ve simgelerinin kullandığını söyleyebiliriz.
  • Bunun dışında Papaz Hızerin’in “Ankara Hükümetinin her yerde tesbit yaparak Kürtleri ortadan kaldırmak istediği ve İngilizlerin buna karşı çıktığını, Kürtleri öldürmek için bahar mevsiminin gelmesini beklediklerini” söyleyerek bölgede propaganda yaptığı bilinmektedir. Bölgede dağıtılan bildirilerde halk şu sözlerle isyana katılmaya çağrılmıştır: Her Kürd, vatanı için bu emre büyük küçük birer görev ile yükümlüdür. Bunu ihmal edenleri tarih lanetleyecektir. Allah korusun, bu fırsatı kaçırırsak yarınki neslin huzurunda suçlu durumda kalacağız.
  • Elbette Mustafa Kemal’e destek vermemeleri istenmiştir: SİZ MUSTAFA KEMAL’E KARŞI HARB EDEN YUNAN ORDUSUNA KARŞI BİR VAZİYET ALMAKTAN VE MUSTAFA KEMAL LEHİNE HARBE KATILMAKTAN TAMAMEN ÇEKİLMELİSİNİZ. ÇÜNKÜ YUNANLILAR’IN KÜRDLERE KARŞI HİÇ BİR DÜŞMANLIKLARI YOKTUR. VE OLAMAZ. VATANDAŞLAR! HALİFE ASİSİ MUSTAFA KEMAL’İ İMHA VE KÜRD HÜKÜMETİNİN KURULUŞUNU KOLAYLAŞTIRMAK ÜZERE, CÜMLENİZ, BULUNDUĞUNUZ YERLERDE İSYANLAR, İHTİLALLER TERTİP EDİNİZ. TA Kİ, AĞIRLIĞI GÜNDEN GÜNE ÇOĞALAN BU ESARET GÖMLEĞİNİ YIRTIP ATALIM.
  • Ayrıca halkın arasında dolaşan din adamı kılığındaki yabancı ajanlar halkı en duyarlı oldukları noktadan vurarak “Alevileri Hükümet vuracaktır” söylentisini yaymışlar ve halkı kendini savunmaya davet etmişlerdir. Aşiret reislerinin de aynı tutumu sergilemesi ile cahil bölge halkında ‘Hükümet bizi öldürmeye gelecek, kendimizi müdafaa etmek zorundayız’ düşüncesi meydana gelmiş, artık olayların başlaması için gerekli zemin oluşmuştur.

İsyanın Fiilen Başlaması

  • 25 Temmuz 1920’de Şadan Aşireti reisi Paşo Refahiye’den Kuruçay’a gönderilen cephane kafilesinin önünü keserek jandarmaları esir alır. Refahiye ilçe merkezini işgal ederek yönetime doğrudan el koyar. Hükümet konağına Kürdistan bayrağını çeker. Alişir’in propagandasının etkisinde kalan Mustafa Ağa Kemah köylerine giderek Dersimlilerin devlete asker vermeyeceğini Kemahlılarında vermemesi gerektiğini söyler ve halkı korkutur. 1 Ekim 1920 de Alişir Kemah’ı basar soygun ve yağmacılık yapar. Karaibo köyünden Deli Esat, Günlü çiftliğini basar köylülerin çoğunu öldürür geri kalanlara da “Siz Ermenilere yaptınız bizde size yapıyoruz. Dersim aşiretleri geliyorlar. Biz Sivas’ı alacağız ve sonra Ankara’ya gidip ulusal hükümeti devireceğiz” diyerek gözdağı verir. Alişan Bey Hozat ve Çemişgezek aşiretleri ile ‘Hozat Toplantısı’nı yapar. Kürt ulusal kuruluşunda birlik olduğunu, Kürdistan’ın bağımsızlığını açıklamaya hazır olduklarını, Batı Dersim’de kırk beş bin kişilik birliğin hazır beklediğini söyler ve hep birlikte and içilir.
  • 25 Aralık 1920’de Ankara Hükümetine ‘Batı Dersim Aşiret Başkanları’ imzasıyla bir telgraf çekilir ve Sevr Antlaşması gereği doğu illerinde Bağımsız Kürdistan’ın kurulması istenerek aksi takdirde bu hakkın silah yolu ile alınacağı bildirilir.Atatürk’ün bu mektuba “Topal Osman’ı gönderiyorum, sizi tanımaya geliyor” şeklinde karşılık verdiği iddia ediliyor. Özellikle sosyal medyada çokça görüyoruz. Böyle bir şey yok arkadaşlar. Uydurmadır bu. Asiler 9 Mart 1921’de İmranlı’yı işgal edip TBMM’ye karşı tehditler savururlar. 10 Mart 1921’de Elazığ, Erzincan, Sivas, Divriği ve Zara sıkıyönetim ilan edilir. Ayaklanma bir anda geniş bir alana yayılmıştır. Suçluların cezalandırılması için Divan-ı harp kurulur. 11 Mart 1921’de isyancılar TBMM’ye bir telgraf çekerek Koçgiri, Refahiye, Divriği, Kuruçay ve Kemah ilçelerini kapsayan Kürt yöresinde seçkin bir il oluşturulmasını ve başına yerli bir Kürt valinin atanmasını isteyerek tehditler savururlar.
  • Olayların iyice büyümesi üzerine Merkez Ordusu Komutanlığına getirilen ve geniş yetkilere sahip olan Nurettin Paşa isyanın bastırılması için Zara, Kangal, Refahiye ve Kemahtaki askeri ve sivil birliklere talimatlar gönderir. Buraya dikkat edin. Önemlidir. Nurettin Paşa emrindeki birliklere gönderdiği bildiride yapılacak olan imha harekatının detaylarını anlatırken sivil halka müdahalede edilmeyeceğinin de üstünde şu sözlerle durmaktadır: İmha harekatı Koçgiri aşiretine ve bunlara katılmak üzere Tunceli’den gelmiş olan asilere ve Koçgiri çevresinde isyana katılmış olanlara yöneltilecektir. KANUNLARA BAĞLILIKLARINI DEVAM ETTİRMİŞ OLAN KÖY VE AŞİRETLER HALKININ HİÇBİR SURETLE ZARAR GÖRMEMELERİ ÇOK ÖNEMLİDİR. İMHA HAREKATI SIRASINDA KİŞİ HAKLARINA ÖNEM VERİLMESİNİ, HALKIN KALBİNİ KAZANMAYA GAYRET HARCANMASINI SİLAH ARKADAŞLARIMDAN BEKLERİM.
  • 10 Mart 1921 tarihinde Müdafaa-i Milliye Vekaletinden Giresunlu Topal Osman Ağa’ya gizli bir şifre gelir ve Giresun Gönüllü Alayının derhal isyan bölgesine hareketi emredilir. İsyan bastırma işinin Topal Osman’a verilmesinin sebebi Giresun Alayının isyan bölgesine yakın olmasının yanında çete savaşlarını iyi bilen Koçgiri İsyancılarının ancak çete savaşlarını en az onlar kadar iyi bilen Topal Osman tarafından dize getirileceğinin düşünülmesidir. Topal Osman 24 saat içinde hazırlıklarını tamamlar, Giresun Gönüllü Alayı Merkez Ordusunun emriyle iki cebel topu ve dört mitralyöz ile isyan bölgesine hareket ederek üç gün sonra Refahiye’ye varır. Topal Osman askeri müdahaleye başlamadan önce isyanın elebaşlarından Haydar ve Alişan Beylere şu mektubu göndererek kardeş kanı dökmemeyi teklif eder:
  • Ey din kardeşlerimiz, muhterem arkadaşlar! İçimizdeki Pontusçuları temizledik. Ermenilere terki silah ettirdik. Başka büyük düşmanlarımız var. Yunan ordusu da yurdumuza saldırdı. Kardeş kavgasını bırakalım, bir din kardeşi olarak birleşelim. Yunan ordusunu yurdumuzdan atalım. Uzlaşmak istemeyen isyancılardan şu cevap gelir: “Osman Ağa, biz senin topunu tüfeğini elinden alacağız, başka kimse ile işimiz yoktur.” Koçgirili Beko özel olarak Osman Ağa ve birliği ile savaşmak için gönderilir. Beko Sabaha karşı Giresun Alayına baskın yapar. Osman Ağa’nın emri ile makineli tüfekler patlamaya başlar. Daha sonra Osman Ağa hücum borusunu çaldırır ve Alay taarruza geçer. İsyancılar geri çekilmek zorunda kalır. Giresun Alayı, Beko’nun saldırısını makineli tüfekçilerin etkili ateşiyle püskürtmeyi başarmıştır. Refahiye’yi hareket üssü olarak seçen Giresun Alayı Kalkancı bölgesini temizler ve Kızıltepe’deki isyancılarla savaşır. İsyancılar Kuzeydoğu yönünden kaçarlar.
  • 5 Nisan’da 600 kişilik kuvvetli bir isyancı grubu Alaya yeni bir saldırı yapar. Bu çatışmada isyancılar 50 ölü 64 yaralı verirken, Giresun Alayı bir yaralı verir. Kırıktaş Köyü civarında yapılan ayrı bir çatışmada ise Giresun Alayı isyancılara birçok kayıp verdirir. Hükümet kuvvetlerinin moralini yükselten bu çatışmalardan sonra Nurettin Paşa başarılandan dolayı Osman Ağa’yı tebrik eder. 15 Nisan 1921’de Belensor – Taşdibi yönüne ilerleyen Giresun Alayı Kemah Müfrezesi ile birleşip Koçgiri’yi alır. İsyancılardan 150 kişi ölürken 60 tüfek ele geçirilir. İsyanın elebaşlarından Alişir’in evi yıkılır. Görünmezkale mevkiindeki çatışmada Osman Ağa’nın atı vurulur ancak Osman Ağa yara almadan kurtulur. 27 Nisan 1921’de Çıragediği mevkiinde 28. Süvari Alayı isyancılar tarafından pusuya düşürülür. 5 Subay ve 82 er şehit olurken zayiatın daha fazla artmasını Giresun süvari birliği önler. Cesaretlenen isyancılar iki gün sonra Giresun müfrezesi ile tekrar çatışmaya girerler.
  • Çalıyurt, Mistolar, Karahüseyin, Karataş köylerinde yapılan çatışmalarda isyancılar 20 ölü ve 12 yaralı bırakan isyancılar kaçmak zorunda kalırlar. 10 Mayıs 1921’de yiyecekleri tükenen 300 kişilik Dersimli grup Kemah’ı basar. Halk bir süre çarpıştıktan sonra kaleye çekilir. 22 Mayıs 1921’ de 400 kişilik Dersimli Grup Kemah’ın güneyinden Tan köyü yönünden saldırıya geçer. 3. Kafkas Tümeninin 11. Alayından iki bölük saldırıya karşı koyar ve başarılı bir savunma verir. 24 Mayıs 1921’de Nurettin Paşa Genelkurmay’a bir telgraf göndererek ‘Koçgiri ayaklanmasını bastırma hareketinin bitmek üzere olduğunu, şimdiye dek Fırat – Erzincan – İmranlı arasındaki bölgede 500 kadar isyancının öldürüldüğünü ve bölgenin temizlendiğini’ bildirir. 30 Mayıs 1921’de isyancılar büyük bir saldırıda bulunurlar. Bu saldırının, isyancıların son ciddi saldırısı olduğunu söyleyebiliriz. 500 kadar isyancı Dersim’den Ilıç’a doğru harekete geçerler.
  • 17 Haziran 1921’de isyanın elebaşlarından Alişan Bey’in ve 32 ileri gelen isyancının teslim olması ile birlikte isyan tamamen bastırılmış olur. İsyanın bastırılması sırasında Giresun Alayından Alidayıoğlu Fevzi isyancıların eline düşer, derisi yüzülerek şehit edildiği söylenir. 500’ün üzerinde isyancı yargılanmaları için Sivas’a gönderilir. İsyan sırasında bazı aşiretler hükümetten yana tavır almışlardır. Kangal Ağası Kürt Hacı Ağa ile Ginyan aşireti Reisi Murat Paşa ve Kureyşan aşireti de bunlardan olup isyancıların yakalanmasına yardım etmişlerdir. TBMM Gündeminde Koçgiri İsyanı ve Çeşitli İddialar Koçgiri İsyanı konusu, isyan bastırıldıktan sonra da TBMM gündemini oldukça meşgul etmiştir. Koçgiri isyancılarının affedilmesi konusunun tartışıldığı müzakerelerde bazı mebuslar, Koçgiri isyancılarını ‘masum biçareler’, isyanı bastırmakla görevli askerleri de yaptıkları uygulamalardan dolayı ‘acımasız katiller’ olarak göstermektedirler.
  • Onlara göre isyancıların önemli bir kabahati yoktur, isyanın bu kadar büyük boyutlara ulaşmasının sebebi, Merkez Ordusu ve Giresun Alayının halka uyguladığı yanlış davranışlardır. Neticede, mağdur edebiyatı yapan birkaç mebusun büyük gayreti ile Alişir ve Baytar Nuri hariç olmak üzere isyancılara af çıkmış, sıra Nurettin Paşa’yı cezalandırmaya gelmiştir. 4 ve 5 Ekim 1921 tarihli TBMM gizli oturumlarında yine Koçgiri olayları tartışılmış, bazı mebuslar olayların sorumlusu gördükleri Nurettin Paşa’nın görevden alınarak yargılanmasını, bazı mebuslar ise idam edilmesini talep etmişlerdir. Nurettin Paşayı Koçgiri imha harekatının detaylarını emrindeki birliklere bildirirken ‘kanunlara bağlı kalan köy ve aşiret halkına zarar gelmemesi’ konusunun üzerinde titizlikle durması bile kurtaramamış, müzakereler sonucunda görevden alınıp yargılanmasına karar verilmiştir.
  • 16 OCAK 1922 TARİHLİ TBMM GİZLİ OTURUMDA SÖZ ALAN MUSTAFA KEMAL PAŞA, NURETTİN PAŞA’NIN VERMİŞ OLDUĞU SAVUNMA METNİNİ BAŞTAN SONA OKUDUĞUNU VE NURETTİN PAŞA HAKKINDA VERİLEN YARGILANMA KARARINI AĞIR BULDUĞUNU SÖYLEMİŞTİR. Erzurum Mebusu Salih Efendi de Nurettin Paşa’nın hakikaten namuslu bir asker olduğunu, hakkında yapılacak soruşturmanın en iyi bir şekilde yapılması gerektiğini beyan etmiştir. 17 Ocak 1922 tarihindeki gizli oturumda Mustafa Kemal Paşa, Nurettin Paşa hakkındaki yargılama kararının kaldırılmasını talep etmiş, bazı üyelerin karşı çıkmalarına rağmen Nurettin Paşa hakkındaki yargılama kararı kaldırılmıştır.
  • Nurettin Paşa soruşturma kapsamında, ‘Koçgiri, Samsun ve sair yerlerde gayr-i mesul kuvvetler kullanmak’ suçlaması ile karşı karşıya kalmıştır. Gayri mesul kuvvetlerden kasıt Giresunlu Topal Osman Ağa’nın teşkil ettiği milis kuvvetler yani Giresun Gönüllü Alayıdır. Nurettin Paşa Giresun Gönüllü Alayını bölgeye Genelkurmay Başkanlığının gönderdiğini söyleyerek kendini savunmuştur. Burası iftiralara cevap açısından önemli: Nurettin Paşa’yı soruşturma sürecinde zor durumda bırakan suçlamalardan biriside ‘Ümraniye İsyanında halk dehalete hazır iken, Topal Osman’a milleti kırdırmak’ iddiası olmuştur. İddialara göre Osman Ağa emrindeki Giresun Alayı Koçgiri’de isyancıların haricinde sivil insanları, köylüleri, kadın ve çocukları da katletmiştir. Hatta olayların büyümesinin sebebi olarak Osman Ağa’nın masum sivil halka zulmetmesi, sivil halkında Osman Ağa emrindeki Giresun Alayına karşı kendini müdafaa etmek zorunda kalması gösterilmektedir. Bir nevi silahlı çatışmayı başlatan isyancılar değil Osman Ağa’dır.
  • Bu iddiaların sahipleri, genellikle Baytar Nuri adıyla da tanınan dönemin bütün ‘aşiret’ isyanlarında fiilen ve faal olarak görev almış bir zat olan Nuri Dersimi’nin anlattıklarından etkilenmişlerdir. Kürtçülük akımının önderlerinden Baytar Nuri Giresun Alayından hakaretlerle dolu şu sözlerle bahsetmektedir: Yabancı hesabına av köpeği görevi yapmaktan zevk alan, namus düşmanı bu barbar çete alayları zapt ettikleri köylerde her çeşit zulüm ve melaneti yapmaya başlamışlardır. Masum Kürt çocukları bu canavarlar tarafından ateşe atılıp yakılıyor ve tüyler ürperten bu manzara karşısında Laz Alayı adını taşıyan bu alçaklar zevk ve cümbüş yapıyorlardı. N. Dersimi’nin bu sözleri kendi ideolojik anlayışı doğrultusunda ve taraflı söylediği açıktır. Nuri Dersimi’nin sivil halkı katletmekle suçladığı Osman Ağa, isyancılara bile gittikleri yanlış yoldan dönmeleri için son bir şans tanımış, askeri müdahaleye başlamadan önce Haydar ve Alişan Bey’lere bir mektup göndermiş ve kardeş kanı dökmeyelim demiştir. İsyancılardan ‘Osman Ağa, biz senin topunu tüfeğini elinden alacağız, başka kimse ile işimiz yoktur.’ cevabı gelince son çare olarak askeri müdahale yolunu seçmiştir.
  • Topal Osman sivil halkı katletmediği gibi, onlarla işbirliği işine girmiş, isyanın bastırılması için bölge halkından yardım almıştır. M.Ş. Sarıbayraktaroğlu Giresun Alayı’nın Koçgiri İsyanının bastırılması sırasında bölge halkından nasıl yardım aldığını şöyle anlatmaktadır: “(…) Ve böylece isyancılar çekilip gittiler. Türk dostu olan Kürtlere bunların ne tarafa gittiklerini sorduk. Çok gitseler Kırıktaş’a kadar giderler diye söylediler. Ayrı ayrı yollardan bölüklerimiz buraya yürüdü ve köyün üzerindeki tepeye kadar çıktı.” Osman Ağa ile birlikte isyanı bastırmak üzere Koçgiri bölgesine giden Gümüşresioğlu İshak Efendi, isyanın ortasında kalarak bir derenin kenarında ağlarken buldukları küçük bir çocuğu himayesine almış, bakıp büyütmüştür. Gümüşreisoğlu İshak’ın torunlarından İsmail ALTAY konu ile bilgili şu bilgileri vermektedir: “Ben Hacıhüseyin Mahallesinden Alidayıoğlu ailesindenim. Giresun’un köklü ailelerindendir. 1. Dünya savaşında ve Kurtuluş savaşında ailem birçok şehit verdi. Koçgiri isyanının bastırılması sırasında, milislerimiz bir derenin kenarında ağlayan öksüz küçük bir Kürt çocuğunu getirirler. Dedem çocuğa sahip çıkar ve çocuğu mahiyetinden birinin yanına katarak Giresun’a yollar. Eşi (büyük babaannem) Minire hanıma da haber gönderir ki, bu çocuk bizim himayemizde büyüyecek ve oğullarıma ağabey olacak. Kürt Abdullah dedeme ve kardeşlerine ağabey olur.
  • Güçlü bir delikanlı olarak büyür ve İstanbul’a askere gider. Asker dönüşü Minire Babaannemin elini öper ve bir kız sevdim İstanbul’da yaşamak istiyorum diye izin ister. Evin oğlu olan Abdullah’a düğün hediyesi yapılır ve Abdullah İstanbul’a yerleşir. Bunu anlatmamın nedeni, Kürtler, Koçgiri isyanını çarpıtarak Kürtlere karşı soykırım yapıldığını ileri sürmeye başladılar. Tarihi çarpıtmak kolaydır. Toplumumuz okumadığı için, bir delinin kuyuya attığı taşı çıkarmak mümkün olmuyor. oçgiri bir isyandır ve kurtuluş savaşı vermekte olan ordumuza çok zararı olmuştur. Giresun Uşakları isyanı bastırmıştır. Ama asla isyancılar haricinde bir operasyon yapılmamıştır.” Bir diğer iddia ise Topal Osmanın isyanı bastırırken büyük ölçüde ganimete el koyduğu ve 60.000 lira değerinde koyunu Giresun’a gönderip ve paraya çevirdiğidir. Bu iddianın sahibi Giresun Sancağı Reji Müdürü Nakiyüddin Efendi’dir. İddiaya göre Topal Osman Koçgiri halkından çaldığı ganimetle zengin olmuştur. Bu doğru değil değerli dostlar. Topal Osman’ın ailesi hem babadan hem kayınpeder tarafından varlıklıdır. Ayrıca Topal Osman malını mülkünü Büyük Taarruz öncesi orduya bağışlamaya karar vermiştir. “Mal ve mülk sevdasında olmadığıma Cenab-ı Hak şahittir” diyen Topal Osman, Giresun’a bir telgraf gönderip mal ve mülkünün satılarak Büyük Taarruz’da kullanılmasını istiyor. 29 Haziran 1922, Vakit Gazetesi.

  • Koçgiri isyanı milli mücadele döneminin en tartışmalı isyanı olmuştur. Masum halkı kandırıp kendi emelleri için kullanan isyancı liderler, milli mücadelenin en kritik zamanında cephede olması gereken askeri güçlerimizi kendi öz kardeşleri ile savaşmaya mecbur bırakmışlardır. İsyana katılan bölge halkının çoğu ne uğruna savaştığını bilmeden ölüp gitmiştir. Bu bakımdan Türk milleti bu isyanı hazırlayan ve çıkaranları hiçbir zaman affetmeyecek ve onları her zaman nefretle anacaktır. Zira devlet bu kişilere karşı gereğinden fazla merhametli davranmış, neredeyse isyancıların tamamını affetmiştir. Milli mücadele sürecindeki en zayıf davranışlardan birisi olarak nitelendirebileceğimiz bu af kararı ve ciddi tedbirlerin alınmaması, 1937 yılında Seyit Rıza’nın önderliğinde Koçgiri İsyanının devamı olarak gelişen Dersim İsyanlarının patlak vermesine neden olmuştur. Dersimdeki isyanlarının Koçgiri’nin devamı olarak geliştiğinin en açık kanıtlarından birisi, Koçgiri İsyanının önde gelen isimleri arasında yer alan Baytar Nuri ve Alişer gibi kişilerin Dersim İsyanı’nda tekrar karşımıza çıkacak olmasıdır. Koçgiri bölgesinden dağılan isyancılar, Dersim’e çekilerek Seyit Rıza’nın etrafında kümelenmişlerdir. Koçgiri İsyancılarının affedilmesi ile cüretini iyice artıran Seyit Rıza, isyanı kaldığı yerden devam ettiren isim olmuştur.

Yazar; Ümit Doğan

guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm Yorumları Göster
mutlakaoku.com |
0
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Yaz Mutlaka Okunsun...x