Müslümanlara Özel Evrim Dersi; NOT: Bu FLOOD sadece Müslümanlara özeldir. Gönderinin altına gelip “İslam şöyle yanlış, İslam böyle dogma” diyenler olursa, anında sayfadan atılacaktır.

- Öncelikle Allah’ın selamı üzerinize olsun. Allah kuranda defalarca akletmeyi emrediyor. Ayrıca Hz. Muhammet, “ilim Müslüman’ın yitik malıdır, nerede bulsa almalıdır” buyuruyor. Bizim buradaki amacımız tamamen samimidir. Sizi dininizden uzaklaştırmayı istemiyoruz.
- Sadece bilim ile barışmanızı ve bilimsel meseleleri anlamanızı istiyoruz. Sizden de, samimiyetle bu gönderiyi okumanızı, eğer aklınıza takılan sorular varsa, samimiyetle, doğruyu öğrenmek maksadıyla sormanızı istiyoruz. Lütfen sadece okuyun ve düşünün. Hakikat tecelli edecektir.
- Eğer Allah’a inanıyorsanız, bu evreni ve içindeki her şeyi Allah’ın yarattığına inanıyorsanız, o halde içiniz rahat olsun. Sonuçta bilim denilen şey sadece gözlem ve deneye dayalı bilgi üretmektir.
- Allah bu evreni yarattıysa, gözlem ve deney ürünü olan hiçbir bilgi, sizin imanınıza zarar veremez, vermemeli. Başlarken, dini bilgi ile bilimsel bilgi nasıl ayrılır, bu konuda bir açıklama yapalım.
- Örneğin, İslam dini bize yağmur hakkında ne söyler? Yağmuru Allah yaratmıştır, Allah yağdırmaktadır. Onu kullarına rahmet olarak verir. Yani, dini bilgi bize yağmurun “NEDEN” yağdığını söyler.

- İslama göre evrendeki her şey, Allah’ın dilemesiyle, Allah tarafından yapılır. Bazılarının NEDENİ Allah tarafından açıklanır, bazılarını ise Allah gizli tutar.
- Bilim ise bir şeyin “NEDEN” olduğunu değil, “NASIL” olduğunu, SÜRECİNİ ve MEKANİZMASINI anlatır. Yağmur neden yağar? Kim yağdırır? Tesadüf müdür? Bilim bunları ASLA söylemez. Bilim sadece NASIL olduğunu söyler.
- Bilim bize yağmurun su parçacıklarından oluştuğunu, bunların sıcaklık altında genişleyip dağıldığını, yani buharlaştığını, buharlaşan suyun hacmiyle birlikte yoğunluğunu kaybettiğini, böylece daha fazla yoğunlukta olan havanın üzerine çıktığını ve yükseldiğini.

- -eğer yüksek bir yerdeyken anında soğuk havayla karşılaşırsa, büzüşüp bir araya geldiğini, yoğunluk kazanınca yerçekimine dayanamayıp yere düştüğünü söyler.
- Bilim yağmurun NASIL yağdığını böyle açıklar. Yani siz bir Müslüman olarak, yağmurun NEDEN yağdığını kurandan, NASIL yağdığını bilimden öğrenirsiniz. VE BU İKİ MESELEYİ ASLA BİRBİRİNE KARIŞTIRMAMALISINIZ.
- Bu felsefeyi asla unutmayın! Bütün olaylara böyle bakın. Birisi size, bilimi kullanarak “tesadüfen şu şöyle oldu” derse, bilin ki bu, o kişinin kendi şahsi yorumudur. Bilim hiçbir şeye TESADÜF demez. Sadece mekanizmayı anlatır.
- Bilim size bir yıldızın NASIL oluştuğunu söyleyebilir. Siz bunu bilimsel olarak kabul edersiniz Ama YILDIZ NEDEN OLUŞUR diye bir soru olursa: Ne düşünmelisiniz?
- “Şüphesiz biz, yakın göğü yıldızlarla süsledik.” (Saffat Suresi, 6. Ayet) aklınıza gelsin. Allah yıldızlarla göğü süslemiştir. Onu kandiller olarak göğe asmış ve gücünün nişanesi olarak insanlara göstermiştir.
- Siz bir Müslüman olarak yıldızların Allah’ın gücünün nişanesi olarak yaratıldığına inanırsınız, “bunun NEDENİ budur” dersiniz. Bilimsel NASIL ile bunu asla birbiriyle çarpıştırmayın.

- Bilim adamları size DEPREM’in levha tektoniği ile NASIL olduğunu açıklar. Ama NEDEN olduğu konusunda siz Kuran’a bakarsınız ve bunun Allah’tan gelen bir uyarı olduğuna inanırsınız. Allah depremlerle gücünü gösterir, eceli gelenlerin canını alır.
- -Yaralanma ile imtihan olunacakları böyle imtihan eder. Bazı nedenlerini ise sizden gizlemiştir. Buna inanırsınız. Ama ASLA depremin bilimsel mekanizmasıyla bunu çarpıştırmazsınız.
- Gelelim evrime. Arkadaşlar, evrim konusu, hakkında aşırı derecede bilgi kirliliği olan bir konu. Bu yüzden bu güne kadar evrim hakkında bildiğiniz her şeyi unutun!
- Öncelikle size “mutasyon” kavramından bahsedelim. Eğer bu yazıyı okuyorsanız, annenizden %50 ve babanızdan %50 DNA almışsınız demektir. Bu hem sizin için, hem diğer insanlar için, hem de diğer bütün eşeyli üreyen canlılar için geçerlidir.
- AMA! Her bir döllenme sırasında, bazı mutasyonlar meydana gelir. Bu kiminde aşırı azdır, kiminde çok fazladır. Bu mutasyonların çoğu NÖTR yani “etkisizdir”. Geri kalanın ÇOĞU zararlı mutasyondur. Çok az kısmı ise FAYDALI mutasyondur.
- Örneğin sağlıklı bir anne babanın, aynen kendileri gibi bir çocuğu oldu diyelim. Burada NÖTR mutasyonlar baskındır ve zararlı mutasyonlar çok da fazla zarar vermemiş demektir.
- Yine sağlıklı bir anne babanın, ENGELLİ bir çocuğu oldu diyelim. Burada ZARARLI mutasyonlar etkindir.

- Yine normal bir anne babanın, AŞIRI ZEKİ, aşırı becerikli bir çocuğu oldu diyelim. Bazı çocuklar böyledir, örneğin Magnus Carlsen, 8 yaşındayken dünya satranç şampiyonu ile berabere kalmıştır. Şuan dünya satranç şampiyonudur.

- Hakeza, anne ve babasından farklı olarak, aşırı iyi piyano çalan çocukları, matematik dahisi çocukları falan hep görmüşsünüzdür. Bunlar FAYDALI mutasyonlara örnektir.

- Her mutasyon zeka ile mi ilgilidir? Hayır. Bazen zenci anne ve babanın, albino (yani bembeyaz) renkli çocuğu doğar.

- Bunun en sık görülen versiyonu mesela Kanada ayılarındadır. Kanada ayılarının bazı çocukları kahverengi doğarken, bazı çocukları bembeyaz doğar.

- Bu bembeyaz ayılar, Kuzeydeki buz alanlarında daha iyi kamufle oldukları için, orada Kanada ayılarından bambaşka bir ayı ırkı, yani KUTUP AYILARI ortaya çıkmıştır.

- Evrim nedir biliyor musunuz? Bu mutasyonların, zaman içinde birike birike, uzun ama çok uzun zamanlarda, canlıları farklılaştırması demektir. Mutasyon, evrimin en önemli “tetikleme” mekanizmalarından biridir.
- Mesela bir Leopar ve bir Jaguar. Mesela bir Kedi ve bir Vaşak. Mesela bir Kurt ve bir Köpek. Hatta bir Kurt köpeği ve bir süs köpeği. Bunlar, aslında çok önceden aynı anne ve babadan doğan, ancak zaman içinde farklı ortamlarda, farklı mutasyonlarla değişen…

- Sonunda başka ırk, başka cins, başka tür canlılara dönüşen varlıklardır. Peki siz bir Müslüman olarak, bu konuya nasıl yaklaşmalısınız?
- “Ve bütün canlıları sudan yaratan Allah’tır. Bunlardan kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayak üzerinde yürür, kimi de dört ayak üzerinde yol alır. Allah dilediğini yaratır, Allah her şeye kadirdir.” (Nur Suresi, 45. ayet)
- Yaratan kim? Allah. NEDEN yaratmış? Bunların cevabı kurandadır. Peki NASIL yaratmış? Allah kuranda bir canlının aşama aşama nasıl yaratıldığını, bunun mekanizmalarını tek tek söylüyor mu?
- Hayır, NASIL sorusunun cevabını sadece bilim veriyor. Canlılar, mutasyonlarla, zaman içinde farklılaşarak meydan geliyor.
Müslümanlara Özel Evrim Dersi -2 Bu FLOOD, bir önceki dersin devamıdır.

- Bir önceki yazıda, bilimsel bilgi ile dini bilgi arasındaki farktan bahsetmiştik. Kurana ve dini bilgiye, evrendeki olayların NEDEN olduğunu öğrenmek için, bilime ise evrendeki olayların NASIL süreçlerden geçerek oluştuğunu öğrenmek için bakmanız gerektiğinden bahsetmiştik.
- Yani bu iki kavramı asla birbirine karıştırmamak gerektiğini söylemiştik. Bilimin bir ideolojisi yoktur. Bilim sadece gözleme ve deneye dayalı bilgi sunar. Buna tesadüf deyip ateist olmak nasıl bir YORUM ise, bunları Allah’ın yarattığına inanmak da bir İNANÇ meselesidir.
- Müslümanlar! Hiçbir şekilde bilimsel bilgi ile dini bilgiyi karşı karşıya getirmeyeceksiniz. Evrendeki her şeyi Allah’ın yarattığına inanacaksınız. Müslüman olmak bunu gerektirir. Ayrıca geçen yazımızda, evrimin “tetikleyici” mekanizması olan MUTASYON kavramından bahsetmiştik.
- Elbette, evrim denilince akla hemen şu sorular geliyor: Hz. Adem ilk insan değil mi? Herkes Hz. Adem’in soyundan geldiyse, bu evrimle çelişmez mi? Hemen bu soruyu cevaplandıralım. Arkadaşlar, biz tevratı da, incili de, kuranı da satır satır okuduk.
- Ademin “ilk insan” oluşu, tevrat ve incilde geçer. Ama kuranda, Adem’den hiçbir yerde “İLK İNSAN” olarak bahsedilmez. AKSİNE; Ali İmran suresi, 33. Ayette “Elbette Allah, ADEM’i, Nuh ve ailesini, İbrahim ve ailesini, İmran ve ailesini, SEÇTİ ve diğerlerine ÜSTÜN kıldı.”
- Bu ayette açıkça görülüyor ki, peygamberlerin tamamı, özellikle adem de dahil olmak üzere, SEÇİLEN kişiler. Arkadaşlar, seçim kalabalığın arasından yapılır. Alternatiflerden bir tanesini almak, seçim demektir. Eğer Adem ilk insan olsaydı, SEÇTİK demezdi,
- Peki yaratılış ile ilgili diğer ayetler? Elinize hemen bir kuran alın ve İLK YARATILIŞ ile ilgili ayetlere bakın. Bu ayetlerin meallerine değil, Arapça orjinaline bakın. Çünkü mealler, farklı yorumlanır.
- Bir çok mealde Adem ismi ilk yaratılış ayetlerine vardır ama Kuran’ın Arapça orjinalinde Adem kelimesi ilk yaratılış için ASLA geçmez. Ayetlerin tamamında, doğrudan insanın özünden, tek bir nefisten yaratıldığından bahseder. Ve Allah’ın kendi ruhundan üflediğinden bahseder.
- Bu konuda fazla ayrıntı verilmez. Sadece topraktan, sudan yaratıldığı ve “OL DEDİK, OLDU” ifadesi geçer. Peki buradan ne anlamalıyız? Ol deyince olmak, bir anlık bir iş midir? Hayır! Bu Allah’ın, “bizim gücümüz her şeye yeter” anlamında ifade ettiği bir tabirdir.
- Aynı “ol dedik oldu” kelimesini, yıldızlar, yerler ve gökler için de söylüyor. Ama bir yıldızın oluşmasının milyonlarca yıl sürdüğünü, evrenin oluşmasının milyarlarca yıl sürdüğünü biliyoruz değil mi?
- Bugün elinize bir teleskop alıp gökyüzüne baktığınızda, bir çok yıldız ölmekte, bir çoğu da yeniden doğmaktadır. Bunların hiçbirisi bir AN’da olmaz. Allah burada kendi gücü ve iradesinden bahsediyor, bir zaman vermiyor.
- Yani Yahudi ve Hristiyan inancındaki gibi, insanın çamurdan heykel gibi yapılıp, sonra bir anda insan oluvermesi, Kuran’da ve İslam inancında YOKTUR. Allah bu süreçleri ayrıntısı ile söylememiştir. Tıpkı yıldızların oluşumunu ayrıntısıyla söylemediği gibi.
- Allah her yerde, gücünün her şeye yettiğini ve her şeyi kendisinin yarattığını söyler. Ama NASIL bir süreçle yarattığını ANLATMAZ.
- Gelelim evrimin esas mekanizması olan DOĞAL SEÇİLİM olayına. Arkadaşlar, şimdi bir anne ve baba kuş düşünün. Bu kuşların sürekli yavruları olsun ve bu yavrular büyüyüp dört bir yana dağılsın. Aynı anne ve babadan gelen kuşların kimisi dağlarda, kimisi ormanda, kimisi çölde.. -kimisi de deniz kıyısında yaşasın.
- Şimdi düşünün. Çöl veya bozkır gibi KAHVERENGİ bir ortamda yaşayan kuşlar ne olur? Hemen farkedilir. Avcı yırtıcılar bunları kolayca avlar ve nesillerini devam etmeleri zor olur.
- Ama size daha önce MUTASYON kavramından bahsetmiştik. Nesilden nesile hayatta kalma mücadelesi veren bu kuşlardan birinde, KAHVERENGİ tüy rengi mutasyonu olursa ne olur? Bu durum o kuşa bir AVANTAJ sağlar değil mi?
- Daha kolay gizlenir, daha kolay avlanır, böylece onunla aynı genleri taşıyan yavrularının hayatta kalma şansı artar. Hatta bir süre sonra KAHVERENGİ toprakta yaşayan kuşların çoğunluğu KAHVERENGİ olur, çünkü orası için “YAŞAMAYA EN ELVERİŞLİ” olan nesiller hayatta kalmıştır.
- Aynı şekilde, ormanlık alanda yaşayan diğer kuşlara bakalım. Bunlar ağaçların aralarından keskin manevralar yapamadıkları ve ağaç kabuklarının delip, içindekilerle beslenemedikleri için, hayatta kalmakta zorlanırlar ve doğan yavruların çok azı hayatta kalır.
- Yeni doğan yavrular arasından hangilerinin hayatta kalma olasılığı daha yüksektir? Yavrulardan hangisinin kanatları manevra yapmaya daha müsaitse (örneğin hangi yavrunun kanatları daha güçlü ve daha kısa ise) onun hayatta kalma ihtimali artar.
- Yani nesilden nesile, bu kuşların kanat yapıları, biriken mutasyonlarla değişir. Ortama ayak uyduramayanlar ÖLÜR. Aradan binlerce nesil geçtikten sonra ne olur? Aynı atadan gelen, çölde-bozkırda yaşayan kuşlar ile, ormanda yaşayan kuşlar arasında büyük farklar oluşur.
- Renkleri, boyutları, gagaları, pençeleri, beslenme düzenleri değişir. Çünkü DEĞİŞİME AYAK UYDURAMAYANLAR ölmüştür ve her seferinde ORTAMA DAHA İYİ ADAPTE OLANLAR hayatta kalmıştır. İşte bu mekanizmaya DOĞAL SEÇİLİM denir.
- Darwin, işte bu doğal seçilim mekanizmasını keşfetmiştir. Darwin’in söylediği tek şey, doğada, ortama en iyi adapte olanların yaşadığı, geri kalanların ölüp yok olduğu ve bütün canlıların nesiller boyunca böyle çeşitlenip, yaşadıkları ortama göre evrimleştiği görüşüdür.
- Konu Darwin olunca, elbette yine aklınıza bir çok kulaktan dolma bilgi geldi. Mesela Darwin Türklere aşağı ırk demişmiş, Darwin kendi teorisini kabul etmekte zorlanıyormuşmuş… Arkadaşlar, Darwin’in en büyük sıkıntısı neydi biliyor musunuz?
- Doğal seçilim mekanizmasını keşfetmişti, ama o günlerde GENETİK MUTASYON diye bir şey bilinmediği için, bu DEĞİŞİMİN NASIL OLDUĞUNU bir türlü çözemiyordu. Yani ortada bir değişim vardı, bunu görüyordu, ama NASIL olduğunu bilmiyordu.
- Çünkü dönemin teknolojisi ve bilimi henüz o kadar gelişmemişti. Ayrıca Darwin, Türklere “Aşağı ırk” dememiştir. Bu tamamen yalandır! Özellikle Adnan Oktar ekibi, Darwin’in mektuplarını ve sözlerini Türkçe’ye çevirirken, BİLEREK hakaret sözleri eklemişlerdir.
- Darwin, Türklerin yüzyıllarca Avrupa’yı yönettiğini ama 1800lü yıllarda Türkler güçten tamamen düştüğü için, böyle bir ihtimalin artık olmadığını söylemiştir. Bilim ve teknoloji geliştiren uygar milletler, diğerlerinin üzerine hegemonya kurarlar ve hatta onları yok edebilirler.
- Darwin bunu söylemiştir. Hiçbir şekilde AŞAĞI IRK diye bir şey söylememiştir. Burada Darwin övgüsü yapmıyoruz. Darwin çıkıp Türkleri sevmediğini ve hatta Türk düşmanı olduğunu söyleyseydi bile, bu neydi değiştirirdi?
- Sonuçta bizi ilgilendiren tek şey, biyoloji alanındaki “doğal seçilim” adındaki keşfi. Gerisi önemli değil. –Ki, bunun haricinde pek önemli bir şey de yapmamıştır hayatı boyunca.
- Evrimin bir diğer mekanizması ise, CİNSEL SEÇİLİM’dir. Nedir cinsel seçilim? Çok basit. Erkek geyikler neden birbiriyle boynuz tokuşturur? Erkek güvercinler neden dişinin yanında “kabarık” durur? Erkek tavuskuşu neden aşrı gösterişli bir kuyruğa sahiptir?
- Cevap basit: dişileri etkilemek ve elde etmek için. Yani dişiler için erkekler her kavga ettiğinde veya mücadele ettiğinde, dişiler erkekler arasından “en güçlü, en gösterişli, en albenisi yüksek olanı” seçer. Bu “seçim” olayı nesilden nesile devam eder ve canlı türleri arasındaki erkekler, dişilerden daha “farklı” görünüşte olurlar.
- ÖZET OLARAK, Evrim şöyle işler: Genetik mutasyonlar “farklılık” oluşturur. Doğal seçilim ise, şartlara en “uyumlu” olanın hayatta kalmasıdır. Cinsel seçilim ise bu gidişatı biraz “süsler”. İşte canlılar böyle değişir, gelişir, farklılaşır ve “türerler”. EVRİM BUDUR.
- Gelelim maymun meselesine… Arkadaşlar, insanlar maymundan gelmemiştir. Maymunlar da insanlardan gelmemiştir. Tıpkı sizin kuzenlerinizden, kuzenlerinizin de sizden gelmediği gibi!
- Ayrıca “maymun” kelimesinin kullanımı bile yanlıştır, çünkü koca bir goril ile, el kadar ipek maymununu “tek bir canlı ırkı” veya türü olarak görmek, biyolojik olarak koca bir yanlıştır. İşin gerçeği nedir?
- Tıpkı örneğini verdiğimiz diğer canlılar gibi, İnsanlar da, şempanzeler, goriller, primatlar, şuan yok olmuş olan Erectuslar ve Neandertaller adı verilen diğer insan türleri ile ORTAK ATADAN gelmiştir. Ortak atadan, milyonlarca yıl boyunca değişerek bu türlere ayrılmıştır.
- Milyonlarca yıl eskiye gitmeye bile gerek yok. Bugün bir TÜRK ile, Afrikalı bir zenci arasındaki DNA%99,8 aynıdır. Ama aradaki o %0,2’lik fark, ten rengini, ultraviyole ışıklara karşı derinin ve kanın verdiği tepkimeyi, kas yapılarını, omurga yapılarını, kemik yapılarını, BEYNİN FİZİKSEL HACMİNİ, kafatası şeklini değiştirmektedir. Sadece %0,2!
- Avrupa, Anadolu ve Orta Asya’da yapılan kazılarda, 30 bin yıl öncesine kadar yaşayan, ama biz insanlar (sapiens) tarafından katledilip soykırıma uğrayan Neandertal insanlarına dair bir çok fosil ve DNA bulunmuştur. Bu, şu anki ırklardan çok öte, ayrı bir insan türüydü.
- Ve bulgulara göre beyin hacimleri bizden daha büyüktü. Ayrıca bulgulara göre, sanatta ve alet yapımında bizden daha iyilerdi. Fransa ve İspanya’daki onbinlerce yıllık mağara resimlerini görmüşsünüzdür. İşte o resimler neandertallere aitti.

- Peki nasıl oldu da, beyin kapasitesi ve yetenekleri bizden daha üstün olan bir türü yok ettik? Cevap çok ironik: Çünkü nerandertallerin ses telleri çok fazla gelişmemişti ve bizim gibi karmaşık diller konuşamıyorlardı.
- Dil ve iletişim gelişmeyince, organize olmayı da başaramadılar ve bizim karşımızıda küçük gruplar halinde yok olup gittiler. Neandertaller ile bizim aramızdaki DNA benzerliği ise, %99,6’dir. Bu %0,4’lük fark, bizi AYRI TÜRLER haline getirmiştir.
- İnsanlarla şempanzeler arasındaki DNA benzerliği 98,5’tir. İnsanlarla goriller arasındaki DNA benzerliği %97’dir. “Ortak atadan gelme” noktası, ne kadar eskiye giderse, bu fark o kadar açılmaktadır.
- Ve nihayetinde şunu diyebiliriz ki; Dünyadaki tüm canlılar, 3 MİLYAR YIL içinde, birbirinden yavaş yavaş değişerek, ayrılarak, dönüşerek bu güne kadar gelmiştir.
- Tamam kabul, maymunlar insanın bir “karikatürü” gibi olduğu için, pek sevilmezler. Çünkü alttan alta, onların hem bize benzeyip, hem diğer hayvanlardan daha akıllı oluşları, hem de bizden daha aptal oluşları, bizi rahatsız etmektedir. Bunu itiraf edebiliriz.
- Pekala, rahatsız oluyorsanız, çok çok daha eski bir ortak atadan gelen başka canlıları düşünebilirsiniz. Mesela, insan DNA’sı ile, KURT DNA’sı, %86 oranında aynıdır. Yani kurtlar ile insanlar, milyonlarca yıl önce ortak atadan gelmiştir diyebilirsiniz.
- Ortak atadan geldiğimiz herhangi bir canlıyı, kendinize “akraba” seçebilirsiniz. Ama, dünyadaki tüm canlılar birbiriyle akrabadır. Bu gerçeği hiçbir şey değiştirmez. SON



Pelikan Grubu | Pelikancılar Kimdir?
Menzil Tarikatı; Gavs Kimdir? Nasıl Çalışırlar? Mal Varlıkları Nedir?
Serkan Kurtuluş Kimdir?
Kesinleşmiş Cezanın ne kadarı Cezaevinde yatılır! (‘Cezamın yatarı ne Avgat Bey?’)
Corona Virüsü
Yeşil kod adlı; Mahmut Yıldırım Yaşıyor mu?
Türkiye’deki Cezaevi Tür ve Tipleri hakkında pratik bilgiler!
Kur’an-ı Kerim’de Bilim ile İlgili Ayetler? (‘Kur’an bilime yönlendirir!’)
Erkekler neden mesaj yazmaz? Kızlar neden mesaj atmaz?
Akp’nin Yasadışı silahlı eğitim kampları! (‘İç Savaş Hazırlığı, Görüntüler – İddialar’)
Osmanlıca Küfür
Twin Flame
Atatürk’ün dedesi kimdir? | Soy Ağacı
Dr. Mehmet Öz; Corona Virüsü
Türkiye Yunanistan Askeri Gücü Karşılaştırması
David Rockefeller, Servetinin sınırlarına yolculuk! Ve Türkiye’deki Temsilcileri!
Adolf Hitler’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in Sözleri
Şehidimiz Var; Albay Okan Altınay
Rabıta Nedir? Nasıl Yapılır?
Ölün İstiyorum Artık | Nejat İşler
Adem çamura şekil verilip hemen Allah tarfından ruhu üflenmedi. 20 25 sene önce duymuşdum uzın yıllar çamur çeklinde kaşmış. Şeytan gidip gelip sertleşmiş çamuru iteleyip durmuş. Ve yine 1 bilgi daha sana daha doğru araştır ama insanın yani ademin yüz şeklini kim vermiş
Gizliden bişeyler var boş durmuyor zebaniler..
Türk’ü ırkçılık bataklığına çekemezsiniz! Bu memlekette vatansever Kürtler Lazlar Çerkezler Arnavutlar var!
Uyduruk evrim teorisiyle mahzun insanları manupüle ediyor admin bu sayfada.
Milliyetçilik yapacaksan ümmet milliyetçiliği yap!
Deizm itikadı.. Gençleri deizme sürükleyip hakikatten koparma sirkülasyonu sayesinde taban oluşturmak istiyorsunuz.
Türk milleti Hz. Muhammed’in yolunda İslam’a şereflenmiş bir millettir. İstanbul’un fethine peygamber övgüsüyle mashar olmuş bir toplumdur.
Osmanlı bu şekilde 600 yıl hüküm sürdü!
Pakistan’dan tut Libya’ya kadar bu millete umut bağlayanlar var!
” Irk, köpeğin cinsine verilen bir isimdir.”
Biz zaten indirilen diğer kitaplara böyle sorulara cevap aramak için tahrifat dışında inanmak zorundayız.
Yahudiliğin tahrif edildiğine iman ediyoruz. Tevrat’ın ve Zebur’un, indirildiği gibi korunmadığını biliyoruz. Aynı şekilde Hıristiyanlığın da tahrif edildiğini kabul etmekteyiz. Mevcut İncil’i de gerçek İncil olarak kabul etmiyoruz
Suhuflar, Tevrat, Zebur, İncil tahrif olsada inkar etmiyoruz.
Kur’an ile birlikte madem bilim ve evrime yönelik böyle müstetir bir açıklamanız var. Bütünleştirin bakalım. Bu sorunun da cevabını veriniz lütfen..
– Adem ilk insan değildi o zaman nasıl cennetten kovuldu ?
Güzel bir paylaşım ama aklımda bir soru kaldı .
Adem ilk insan değildi o zaman nasıl cennetten kovuldu ? Sanırım bu sorunun cevabı yok .