Korona Virüsünün Düşündürdükleri

Günlerdir dünyanın tek gündemi korona virüsü. Herkes korona vakalarını, virüsün nasıl bir hastalığa sebep olduğunu, alınacak tedbirleri konuşuyor. Dahası kimse önümüzdeki günlerde korona vakalarının nasıl bir seyir izleyeceğini kestiremiyor.

  • İnsanlar tedirgin ve endişeli. Hazırlıksız yakalanan çoğu devlet ne yapacağını, koronayla nasıl mücadele edeceğini bilemiyor. Çoğu ülkede sokaklar, caddeler boşalmaya başladı. Seyahatler kısıtlandı veya yasaklandı. Okullar tatil edildi, programlar askıya alındı.
  • Kâbe boşaltıldı, birçok İslam beldesinde mescitlerin kapılarına kilit vuruldu. Kâbe’nin yalnız görüntüsü görenlerin içini burkuyor. Kısaca koronanın çok ciddi psikolojik, sosyolojik, ekonomik, siyasi ve dinî sonuçları olacağı muhakkak.
  • İlk günler herkes Çin’de ortaya çıkan bu virüsün kaynağını ve sebebini konuşuyordu. Ortalık komplo teorilerinden geçilmiyordu. Artık bunlar unutuldu. Şimdi insanlar can derdinde. Zihinler karantina uygulamalarıyla, erzak depolamayla, alınacak önlemlerle meşgul.
  • Bunlar elbette düşünülmeli, planlanmalı ve gerekli tedbirlerin alınması noktasında kesinlikle ihmalkar davranılmamalı. Fakat hayatın normal akışını değiştiren böyle bir vakadan ne tür derslerin çıkarılacağı da unutulmamalı!
  • Kur’an, “Allah’ın haberi olmadan tek bir yaprak bile düşmez.” (En’am, 59) buyuruyor. Efendimiz ayağa batan bir dikenin bile günahlara kefaret olduğunu bildirmek suretiyle meselenin hikmetine dikkat çekiyor, sebepelerin arkasındaki Müsebbibü’l-Esbab’a nazarları çeviriyor.
  • Binlerce insanın ölmesine, milyonlarca insanın eve kapanmasına, eğitim müesseselerinin, alışveriş merkezlerinin, tatil beldelerinin boşalmasına sebep olan böyle bir vakanın da mutlaka hâl diliyle söylediği sözler, vermek istediği mesajlar olmalıdır.
  • Eğer Kabe’nin bomboş görüntüsünden hiçbir ders alınmıyorsa, değil vakit namazlarına Cumalara bile gidememek veya bütün alışkanlıklardan uzaklaşarak âdeta bir tecrit hayatı yaşamak bizi tefekküre sevk etmiyorsa gaflet perdesi çok kalınlaşmış demektir.
  • Corona virüsünün, yaşadığımız hayatı, alışkanlıklarımızı, dünyayla ilişkilerimizi, Allah’la münasebetimizi, insan olarak sorumluluklarımızı vs. bir kere daha gözden geçirme adına bir fırsat olarak görülmesi gerektiğini düşünüyorum.
  • Hz. Bediüzzaman ifadesiyle bunu “Gafil kafaya bir tokmak” olarak da görebiliriz. Sanki virüs, hâl diliyle, her geçen gün daha da azgınlaşan, taşkınlaşan, duyarsızlaşan ve azmanlaşan insanoğluna yaşadığı hayatı bir kere daha sorgulaması gerektiğini söylüyor.
  • Virüs, zengin-fakir, avam-havas ayırt etmiyor. Ne şöhrete bakıyor ne de makam ve mansıba. Adeta dünyadaki eşitsizliklere, adaletsizliklere dikkat çekiyor. Yıllardır dünyanın büyük bir kesiminin zaten yaşamakta olduğu korku ve endişeyi bir de onlara tattırıyor.
  • Vazgeçilmez görülen adetlerin vazgeçilebilir olduğunu, değiştirilemez zannedilen alışkanlıkların değiştirilebildiğini, farklı bir yaşam şeklinin de mümkün olduğunu ders veriyor.
  • Akıl, bilim, teknoloji ve dünya imkanlarının küstahlaştırdığı insanoğluna acziyetini ve zaaflarını hatırlatıyor. Hal diliyle ona, “Ne kadar kibirlenirsen kibirlen, ne yeri yarabilirsin, ne de dağların boyuna erişebilirsin.” (İsra, 37) ayetini ders veriyor.
  • Tevehhüm-ü ebediyet duygusuyla hiç ölmeyecekmiş gibi dört elle dünyaya sarılan, arzu ve heveslerinin peşinde bir hayat yaşayan insanoğluna, ölümün, burunlarının dibinde olduğunu, zannettikleri gibi dünyada ebedi kalamayacaklarını hatırlatıyor.
  • Paralarına, sağlıklarına, gençliklerine, rejimlerine, devletlerine vs. güvenen insanoğluna, güvendikleri bütün bu varlıkların kendilerini korumada yetersiz kalacağını hatırlatıyor, gerçek emniyet ve güvenliğin kaynağına işaret ediyor.
  • Bilim ve teknolojinin ilahlaştırılmasına ve mutlaklaştırılmasına itiraz ediyor, bunların da bir sınırının olduğunu hatırlatıyor.
  • İnsanoğlunun nazarını, yaşadığı modern-ulus devletin sınırlarından dünyaya çeviriyor. Bütün insanlığın aynı gemide yaşadığını hatırlatıyor. Bütün insanlık selamette olmadığı sürece, dünyanın bir köşesinde yaşayanların da selamette olamayacağına dikkat çekiyor.
  • Bu maddelere yenileri eklenebilir. Kastım, hadiseleri sadece zahiri yüzleriyle okumanın yetersizliğine, mutlaka işin perde arkasını da anlamaya çalışmanın önemine dikkat çekmek. Allah, tüm insanlığı bu beladan muhafaza buyursun.

Yazar; yüksel çayıroğlu

guest
1 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm Yorumları Göster
Registrera dig
Registrera dig
11 gün önce

Thank you for your sharing. I am worried that I lack creative ideas. It is your article that makes me full of hope. Thank you. But, I have a question, can you help me?

mutlakaoku.com |
1
0
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Yaz Mutlaka Okunsun...x