Türkiye Ekonomisinde Son Durum (‘Ekonomi Düzelir mi?’)

Türkiye, ekonomik olarak 2001 yılına doğru freni patlamış bir araç gibi gidiyor. Çok ağır bir sonuçla karşı karşıyayız; bunun farkına varamayanlar çok daha ağır bir faturayla karşılaşacak. Veri ve istatistikler üzerinden tane tane anlatmaya çalışacağım. (Flood)

  • Türkiye’nin şu anki durumu ve 17 yıllık Akp iktidarı, bir floodla anlatılamayacak kadar uzun bir konu. Bu floodda sadece ekonomik durumumuzu inceleyeceğiz.

  • Yazıya ‘Türkiye 2001 yılına doğru hızla gidiyor’ diyerek başladım. 2019 itibariyle, 2001 Türkiye ekonomisine geri dönülmesinin imkan dahilinde olmayacağını düşünenler olmuştur. Ama asıl trajedi şu anda 2019’da değiliz zaten; çoktan 2007 yılına geri döndük. (Tüik)

  • Aşağıda 2013 yılında paylaşılan 10. Kalkınma Planı’nın ve bu sene paylaşılan 11. Kalkınma Planı’nın 2023 hedeflerini görüyoruz. 10. KP’nı unuttuk gitti de 11.’nin hedeflerine bakınca görüyoruz ki 2023’te hedeflenen rakamlar 2013’teki rakamlarımızın dahi gerisinde.

  • Yani daha basit anlatımla; 10. Kalkınma Planı’nı uzaktan yakından tutturamayan iktidar, eğer 11. Kalkınma Planı’nı tutturabilirse, 4 yıl sonra 2023’te 10 yıl önceki ekonomik seviyemizi dahi yakalayamayacak. Yani 10 yıl geriye gitmek için 4 yıl boyunca hedefleri tutturmak lazım.

  • Türkiye’de son 10 senedir hemen her çeyrekte İHRACAT REKORU KIRILDI haberi yapılır. Alın işte 2017’ye kadarki veriler burada. 2008 ile 2017 arasında kayda değer bir artış yok. Bununla birlikte Dış Ticaret Dengesi hiçbir zaman kontrol altına alınmadı, hep açık.

  • 2019’da turizm ve ihracat konusunda rakamlar geçen senelerden daha iyi olacak. İktidar bunu krizi atlattık diyerek pazarlıyor fakat bunun krizi atlatmakla en ufak bir alakası yok. Anlatayım:
  • Bir ülkenin para birimi, döviz karşısında trajik değerler kaybederse iki sektör patlar; turizm ve ihracat. Dolar, Euro, Pound kullanan her millet için, Türkiye şu an ucuz tatil, ucuz işçi, ucuz mal yeri. Emekçilerimiz aynı emeği daha az paraya yapıyor hepsi bu. Başarı mıdır bu?

  • Yabancı ithalatçılar ülkemize gelip cebindeki aynı dolarla, 2 sene öncekinin iki misli mal alıyor. 2-3 sene öncekinin yarısını harcayarak aynı tatili yapıyor. Emekçimiz de sektör daraldığı için, kazanması gerekenden zaten vazgeçmiş, çorba pişsin diye fiyat kırıyor. Bu mu başarı?

  • Türkiye’de 2017 yılında 950 bin perakende binek araç satıldı. Bu rakam 2018 yılında 620 bin, bu yılın ilk 6 ayında ise 210 bine kadar düştü. Bir sektör yarısından daha fazla eridi. Kanamayı durdurmayı bırak, kan akışı yavaşlamadı bile.

  • İktidarın baştan beri en çok desteklediği, bankaları, kredileri, insanları teşvik ettiği konut sektörü; 0 faiz, al 5 sene sonra öde, 80 ay vade… ne denirse densin eriyor. 2019 Haziran’da, 2018 Haziran’a göre neredeyse %50 düştü konut satışları.

  • Türkiye’de son 1 yılda 1 milyon kişi daha işsiz kaldı. Bu işsizlerin yanında yeni istihdam açılamadığı gibi 600 bin azaldı. Ne dengelenmesi, ne toparlaması; zor günler geride kaldı ne demek?

  • Bunlar sadece rakam gibi gözüküyor yazınca; hikayeden bir bakkal hesabı yapalım. İşsiz kalan 1 milyon insanın hepsi asgari ücretli olsa dahi ayda 2 milyar lira artık harcanmıyor. 2 milyar lira daha az ekmek, gıda, tekstil alınıyor. Her mahallede herkes biraz daha az kazanıyor.
  • Bir de bir sektör küçüldüğü zaman, herkes kazancından küçülme kadar kaybetmiş olmuyor. Tam tersi; pasta daraldıkça güçlüler dayanıklı olduğundan daralan pastadaki payları büyüyor; karnı azıcık doyanın hiç doymaz oluyor; hayalet iş merkezleri, boş dükkanlar artıyor.
  • Yani turizmle, ihracatla, kalem oyunlarıyla dengelendik diyenler; en iyi ihtimalle rakamları dengeliyor, pastanın dağılımını değil. Türkiye’de pasta artık ortada değil; bir partinin elinde ve dağılmıyor; birilerinin ağızlarına bi parmak çalınıyor, o kişilerin de kim olduğu belli.
  • Devam edelim. Şu anda özel sektörün bankalara olan borcu 300 milyar liranın üzerinde. Bu borçların 100 milyarı yıllardır batık. Ödenmemiş, ödenmeyecek. E nasıl olacak? Biz ödeyeceğiz işte. Peki sadece bu mu?
  • Türkiye bütçesi, ağustos itibariyle Merkez Bankası’ndan aldığı 30 milyar liraya rağmen 100 milyar lira açık vermiş durumda. Dış Ticaret Dengesi’nde yani dışarı sattığımız mal ile aldığımız arasındaki açık kapandı. Nasıl kapandı? Dışarıdan hiçbir şey almayarak. Bu mu denge?
  • Sadece 2018 yılında devlet SGK’ya 150 milyar lira hibe etti. Son 15 yılda SGK’ya akan devlet desteği 500 milyar liranın üzerinde. SGK’nın kendi verilerine göre 2019 açığı en az 50 milyar lira. Kim verecek bu paraları? Nereden bulup da verecek?
  • Bu kriz nereye varacak? İktidar şu anda krizi nasıl çözmeye çalışıyor? Gerçek çözüm ne? Nasıl olacak bu işler? Devam edeceğiz..

Yazar; Asaf Vodvil

guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm Yorumları Göster
mutlakaoku.com |
0
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Yaz Mutlaka Okunsun...x