İslamla da haramla da alakası yoktur! (‘Bence anlamı gayet önemli’)

Şu çizim üzerine ufak olmasını umduğum bir flood. PS: Floodun İslamla da haramla da alakası yoktur. Gördüğünüz gibi görseldeki kadın, kendisine “ters” olan teklif neticesinde kılıç kuşanmış. Elbette bu bir duygulu ifade ama bence anlamı gayet önemli.

  • İnsanlarımızın genel olarak kendi fikirlerine gerçekten inançları yok. Onları gerçekten “var” olarak görmüyorlar, daha çok, bir araç olarak kullanıyorlar: uyumlanma ve etiketlenme aracı.
  • Örnek vermek gerekirse saçı siyah birine ben saçın sarı desem, kılıç kuşanmaz, benim renk körü olduğumu düşünür. Çünkü gerçek ayan beyan ortadadır.
  • Fakat Doğuda fikirlerin işlevselliği, özellikle gündelik hayatta bu kadar “gerçek”çe ortada olmadığından, aslında fikrin temeli de daima sallantıdadır.
  • Bu, “gerçekten bu fikir işlevsel biçimde doğru mu?” muallaklığı da, iki taraflı soruna yol açıyor:a-Fikre sahip olanın onu hunharca savunması,b- o fikrin karşıtının o fikri hunharca ezmeye çalışması.Çünkü fikir tam temele oturmadığı için,en ufak rüzgarda uçup gidebilecekmiş gibi hissettiriyor,bence Türkiye’de alternatif fikirlere kapalılığımızın, en önemli sebeplerinden biri bu.
  • Eğer böyle olmasaydı, örnek üzerinden gidecek olursak, a-haram teklife maruz kalan kadın kibarca teklifi reddedip yoluna gider, kılıç kuşanmazdı, b- karşıt fikirdeki kimse de onu kılıç kuşanmaya zorlayacak şekilde kendi fikrini dayatmazdı.
  • Oysa dayanaksız fikirlerimize bulabildiğimiz tek destek olan “ne kadar çok kişi onaylıyorsa o kadar doğrudur” ilkesi gereği biz bunu çok sık yapıyoruz ve bunun o fikrin kalitesiyle de bir alakası yok. Şekeri bırakan şeker-free, kapanan İslam, spora başlayan dambıl propagandası yapar hale geliyor.
  • Böylece insanlar asla rahatça bir fikri reddederek yollarına gidemiyor, daima sertçe onu savunmak durumunda kalıyorlar. Çünkü şekeri bırakanın şeker bırakma politikası b.dışında ne kadar sallantıdaysa, şekeri tüketenin de o kadar sallantıda.
  • Bu durumun yaşanmaması için, insanların önce kendilerini tanımaları, sonra kendi iç dengeleriyle uyumlu fikirleri prensip olarak belirlemeleri, böylece gündelik yaşamda gerçek faydasını almaları gerekiyor ki, iki taraflı baskı son bulsun.

Ama işte, TR salt toplum üzerinden kişilik oluşturma ülkesi olduğu için, maalesef kişisel çeşitliliğimizi hızla kaybediyor ve kendimiz olmaya ciddi ciddi korkuyoruz. İşte ele. Yine kısa olmadı değil mi? Canım sağolsun.

Bu Konu, Emine Tülin Erinç @zamazihingo Kullanıcı adıyla paylaşımlar yapan, bir Twitter hesabının, paylaşımlarından derlenerek oluşturulmuştur…

guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm Yorumları Göster
mutlakaoku.com |
0
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Yaz Mutlaka Okunsun...x