Türkiye’de Yeni bir ‘aydın’ tipi gelişti! (‘aydın’ sıfatı ve rolü tarumar oluyor!)

Türkiye’de bir ‘aydın’ tipi gelişti (sağda olmayacağına göre, doğal olarak solda gelişti tabi). Meslekleri farklı olsa da genellikle köşe yazıyorlar. Muhalifler, hatta basbayağı solcu, sosyalistler. Liberallere düşmanlar, aynı zamanda kimin liberal olduğu konusunda külyutmazlar.

  • ‘Aydın’ rolünü ne kadar gönüllü üstlendikleri ne kadar başkalarınca yakıştırıldığı; bu rolün fonksiyonlarını ne kadar yerine getirdikleri veya getirmedikleri, bu sıfatı hak edip etmedikleri ayrı bir tartışma konusu şimdilik (gerçi bu tartışmanın da vakti geldi geçiyor aslında).
  • Ancak dikkat çekici bir ortak özellikleri var: Kendilerine yönelik eleştirilere sert, hayli yukarıdan, hatta kaba bir biçimde yanıt veriyorlar. Dilim varmıyor ama handiyse terbiyesizce, şirretçe diyeceğim. Eleştiricisine hınçla yönelen bir dil, ironi barındırmayan bir alaycılık…
  • Mesela biri, televizyon programında ‘ama çok sinirlendim şimdi’ diyip masaya vura vura ‘gel burada konuş’ diye bağırıyor kendisini eleştiren bir meslektaşına (sahnenin dramatik etkisi: bunu yaparken de tehditkar kudreti değil, cesaretinin cılızlığı ifşa oluyor aslında).
  • Diğeri, en yakınındakileri bile rahatsız eden sivriliği, haksız olduğu çok belli olan toptancı suçlamaları eleştiri konusu olunca, eleştiricilerine ‘hadi başka kapıya’ vb. diye çemkirip blokluyor (aydın rolüyle kazandığı itibardan ‘burası benim kişisel blogum’ savunmasına geçiş).
  • Bu tip bilhassa sosyal medya mecrasında doğuyor (zaten aydın rolü de sosyal medya performansına daralmış durumda, maalesef). Orada edinilen şöhretin baş döndürücülüğü; oradaki takipçi sayısını gerçek bir kudret sanma yanılgısı; her etkileşimin kibri, ‘hubris’i körüklemesi vb.
  • Bu jestler çoğunlukla sosyal medya ve dijital platformlar üzerinde gerçekleştiği için gerçek mahiyeti gözden kaçabiliyor ama andığım ‘aydın’ tipinin örnek verdiğim davranışlarını gerçek hayatta, yüz yüze iletişimde hayal etmeyi deneyince absürtlük iyice ortaya çıkıyor.
  • Bir panelde konuşan ‘aydın’ın kendisini eleştiren dinleyiciyi ‘hadi başka kapıya’ diyerek salondan attırmasını (bloklamak) veya kitabı/makalesi hakkında eleştiri yazan birinin kapısına gidip ‘gel burada konuş’ diye bağırmasını hayal edince ‘aydın’ sıfatı ve rolü tarumar oluyor.
  • Bu ‘aydın’ tipinin de yeşerdiği bir siyasal/kültürel iklimde olduğumuz muhakkak; yoksa bizim geleneğimizin aydınlarında, gerçekten aydın rolünü hakkıyla üstlenmiş olanlarında bulunacak özellikler değil bunlar. Zaten aydın, bu kaba jestlere ihtiyacı olmayan kişidir bir bakıma.

Kendisini eleştirene bağıran veya ortamdan kovan tipolojinin neyi anımsattığı kişiden kişiye değişir elbet; ama bana, örneğin Yaşar Kemal’i, Azra Erhat’ı, Behice Boran’ı, Pertev Boratav’ı ve başka birçok aydınımızı, onların özgüvenli nezaketini anımsatmıyor kesinlikle.

Bu Konu, Can Soyer @can_soyer Kullanıcı adıyla paylaşımlar yapan, bir Twitter hesabının, paylaşımlarından derlenerek oluşturulmuştur…

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm Yorumları Göster
mutlakaoku.com | Pdf Kitap İndir | Telecharger Livre GratuitDescargar Libros Gratis | Free pdf download | Kostenlose eBooks |
0
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Yaz Mutlaka Okunsun...x