Flood'un Yayınlandığı Tarih:16 Temmuz 2018 @ 11:17
-Turanlıların İranlılara karşı Büyü Kullanmaları,
- Türkler arasında Bazur adında biri; Büyü yapmasını, Çinceyi ve Pehleviceyi öğrenmişti. Piran, bu büyücüyü çağırdı “Şu dağın tepesine çık, Oradan havayı soğut, İranlıların başlarına kar yağdır!” diye emir verdi.
- Büyücü oraya çıkar çıkmaz, şiddetli bir rüzgar esmeye ve kar yağmağa başladı. Bu sırada Human, müthiş bir nara atarak, erkek bir dev gibi saldırdı. O kadar çok İranlı öldürdüler ki, ortalık kan denizine döndü. Soğuğun etkisiyle, pehlivanların elleri dondu, savaşamaz oldular.
- Bu kar kıyamet arasında, yalnız pehlivanların naraları duyuluyor ve havadan yağmur gibi ok yağıyordu. Piran, ordusunun bütün erlerine, hiç durmadan hücuma geçmelerini buyurdu. Çünkü İranlıların elleri donarak mızraklarına yapışmıştı. İranlı atlılar yerlere serildiler.
- Ovalar ve dereler kar ve kanla doldu. Kardan ve yerlere serilen ölülerden, savaşacak yer kalmadı. Bu sırada, İranlı savaşçılar ve komutanlan başlarını göklere kaldırıp Tanrıya : “Ey, insanların bilgilerinden ve düşüncelerinden üstün olan Tanrı! Adalet istiyoruz!
- Sen, çaresiz kalmışların yardımcısısın; ateşe de, soğuğa da hakimsin. Şu şiddetli soğuktan yana imdadımıza yetiş. Bizim, senden başka kimsemiz yoktur!” diye yalvardılar. İşte tam bu sırada, aklı ergin bir adam gelip Rehham’a, Bazur’un dağda büyü yaptığı yeri gösterdi.
- Rehham onu görünce savaşa alnını bırakıp atını o yöne sürdü. Büyücü Bazur Rehham’ı görünce Çin çeliğinden yapılmış gürzüyle ona doğru atıldı. Rehham çevik davrandı ve onun kolunu kopardı. O zaman deli bir boran çıktı. Kara bulutları dağıttı. Hava açıldı güneş ışıkları sundu.
- İşte o zaman İranlılar ne büyük kayıplar vermiş olduklarını daha iyi gördüler. Her yer başları gövdelerinden ayrılmış İranlı askerlerle doluydu. Güderz umutsuzlukla “Bize artık yayın, okun faydası yoktur. Kılıcımızı çekip yürüyeceğiz öldürebildiğimizi öldürüp sonra öleceğiz!”
- İranlılar’ın talih yıldızları karardı. Savaş erleri, düşmandan yüz çevirip, kaçışmaya başladılar. Tus, Guderz, cesur Giv, Şiduş, Bijen ve aslan Rehham canlannı dişlerine takarak, şanları için safların önüne geçtiler. Tus’un yanında bulunanlar, gerçekten, kahramandılar.
- Bunlar, safiann önünde durmadan düşınan kanı dökerlerken, arkadaki savaşçı lar kaçışıyorlardı. Mubitlerden biri Tus’a seslenerek: “Arkanda hiç kimse kalmadı. Dikkat et de, düşmanlar seni ortaya almasınlar. Senin gibi bir komutana kötülük etmesinler!” dedi.
- Bunun üzerine Tus, o cesur Giv’e “Bu erlerin kafalannda akıl diye bir şey yok! Böyle bir zamanda, yüzlerini akılsızca çevirerek, bırakıp bizi kaçtılar. ”Sen git de, Padişahın yanında utanmamak ve düşmanların sevinmelerine meydan vermemek için, şunları geri çevir!” dedi .
- Ovayı ölülerle dolu gören Giv, gidip, kaçan erleri geri çevirdi. Tus, ileri gelen kahramanlara “Bu, büyüklerin yapacakları bir savaştır. Fakat şimdi gün karardı, memleket bir kan denizine döndü. Şimdi rahat edebilecek bir yer bulmalı.
- Şu karanlık gecede, nereode rahat ederseniz orada yatın. Biz de, bir çukur açıp, ölülerimize yastığı kumdan ve yorganı topraktan bir yer hazırlayalım!” dedi. Bunun üzerine İranlılar, yürekleri dostlarının ölümüyle üzgün ve başları da utançla dolu olarak çekilip gittiler.
Kaynak: Firdevsi – Şehname Cilt III, S. 556-564