Madımak Katliamı

Flood'un Yayınlandığı Tarih:17 Kasım 2017 @ 03:53

Madımak Katliamı Nedir? Neden Oldu? (‘Tarihi Süreç’) “SÖNMEYEN ATEŞ MADIMAK’TAKİ SIR PERDESİ” Evet dostlar yeni flood’umuz ya da bilgiselimiz ile karşınızdayız… 2 Temmuz 1993 günü bu ülke tarihinin en büyük trajedilerinden birisini yaşarken Sivas’ta Madımak Oteli’nde yaşananlar tarihimize bir utanç lekesi olarak geçti…

  • Madımak Oteli’nde bu ülkenin aydınları diri diri ateşe verilirken, aradan geçen bunca yıla rağmen ne bu olayın travması atlatılabildi, ne de “gerçek failler” tespit edilebildi…Olayla ilgili kafalardaki pek çok soru işareti ise hala yerini koruyor…
  • İşte bu trajedideki soru işaretleri ve sır perdesini irdeleyeceğimiz bir flood ile sizlerle birlikte olacağız. Zira son günlerde İBB Başkanı Mevlüt Uysal ve SP Gen.Bşk. Temel Karamollaoğlu’nun “Yananlar kadar içirede yatanlarda mağdur” açıklamaları bu floodu yazmamızı gerektirdi. Ve artık konunun özüne girme zamanı…
  • 14.00: Hükümet Konağı önünde toplanan gericiler, Kültür Merkezi önüne gider. “Sivas Size Mezar Olacak”, “Şeriat Gelecek, Zulüm Bitecek” sloganları atarak, orada etkinlikler için toplanmış bulunan 1500 kişiye saldırır. 14.15: Valilik, Tugay Komutanını tekrar arayarak yardım ister.
  • 14.30: İçişleri Bakanı’na Vali tarafından faks çekilerek gelişmeler hakkında bilgi verilir. Başbakan’a da faksla ve telefonla bilgi aktarılır.
  • 14.40: İçişleri Bakanlığı Müsteşarı’na polis kuvvetlerinin olayları engelleyemediği, yetersiz kaldığı bildirilir, takviye kuvvet tekrar istenir. Kayseri ve Tokat Valileri aranarak acil kuvvet takviyesi talep edilir.
  • 14.45: Hafik, Yıldızeli, Kangal, Şarkışla ve Zara kaymakamlıklarından takviye güç istenir. Tugay Komutanlığı’ndan askeri birlik sevk edilmesi talebi yinelenir. 14.50: Kültür Merkezi önünden tekrar Valilik önüne gelen gerici yobazlar eylemlerini sürdürür.
  • 15.00: Atatürk Caddesi’ndeki Etibank bitişiğinde bulunan bir kafe gerici ve faşistler tarafından taşlanmaya başlanır. 15.15: Gericilerin bir kısma Valilik önünden tekrar Kültür Merkezi’ne yönelir.
  • 15.30: Kültür Merkezi taşlanmaya başlanır ve saldırılar iyice şiddetlenir. Vali Tugay Komutanı’ndan tekrar destek istemek için arar.
  • 16.00: Tam o sırada Valiliğin tespitlerine göre 150’si Emniyet Müdürlüğü’nden toplam 442 polis ve jandarma vardır muhitte ama nedense saldırganlar dağıtılamaz.
  • 16.30: Sayıları gittikçe artan 5.000’e ulaşan gerici-faşistler hep birlikte “Yaşasın Şeriat”, “Muhammed’in Ordusu Kâfirlerin Korkusu ”Yaşasın Hizbullah” , “Kahrolsun Laiklik, Şeriat İsteriz”sloganları eşliğinde bu kez Madımak Oteli’nin önünde toplanmaya ve oteli taşlamaya başlar.
  • Saat 17.00; dönemin hükümetinde koalisyon ortağı olan SHP’nin başkanı ve Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, Madımak Oteli’ndeki Aziz Nesin’le telefonla görüşür. Aziz Nesin’e ‘En kısa zamanda takviye güç gönderileceğini, kimsenin kılına dahi zarar gelmeden kurtarılacağını’söyler
  • Akşam saatlerinde elektriklerin de kesilmesi ile birlikte Madımak Oteli göstericiler tarafından ateşe verilir ve 8 saat kurtarılmayı bekleyen 35 aydın ve sanatçı diri diri yanarak hayatlarını kaybederler.

KATLİAMDAN 1 GECE ÖNCE NELER OLDU ?

  • Buraya kadar yazdıklarımız genel olarak kamuoyunun bildiği o trajik hadisenin genel bir özeti. Bundan sonra yazacaklarımız ise akıllarda kalan soru işaretleri, çeşitli iddialar ve “derin” ilişkiler ile ilgili.
  • Aslına bakacak olursanız o katliamın yaşandığı 2 Temmuz 1993 günü öncesinde Sivas’ta tuhaflıklar yaşanmaya başlamıştı.
  • Örneğin Pir Sultan Abdal Etkinlikleri çerçevesinde Sivas’a gelen sanatçı, aydın ve sivil toplum önderlerinin geliş tarihleri ile hemen hemen paralel biçimde Sivas’ın başka misafirleri de vardır.
  • Aydınların Sivas’a geliş tarihine paralel olarak çevre illerden gelen radikal İslamcı bazı gruplar Sivas’a yerleştirilmiş, bu gurupların devlet kurumlarının misafirhanelerinde ve kimi yurtlarda kalması ile kalacak yer problemleri de çözülmüştür.
  • Bu radikal İslamcılar camilerde dar kadrolu bazı toplantılar düzenliyorlar ve Özellikle ateist olduğu bilinen ve o tarihlerde çok sansasyonel bir eser olan “Şeytan Ayetleri” isimli eserin çevirisini yapan Aziz Nesin’i hedef tahtasına oturtan konuşmalar ile şehir halkını galeyana getirmek için çalışmalarına başlıyorlardı.
  • Öte yandan 1 Temmuz gecesi Sivas sokaklarında hummalı bir çalışma gözleniyordu. “Kaldırım çalışması” yapıldığı söylenerek, belediye araçlarınca kaldırım taşları aydınların kaldığı Madımak Oteli’nin yakınlarına yığılıyordu.
  • Bu kaldırım taşları bir gün sonra Madımak Oteli’nin taşlanılmasında kullanılacaktı. Sanki birileri otelin önüne taşlarla “cephanelik” hazırlıyordu.

HER SENE BANAZ’DA YAPILAN ŞENLİKLER O SENE NEDEN SİVAS’A TAŞINMIŞTI?

  • Yıllardır Sivas Katliamı tartışmaları sürüp giderken belki de üzerinde en az durulan husus ’93’e kadar Pir Sultan Abdal’ın yaşadığı yer olan Banaz’da yapılan şenliklerin o sene neden Sivas merkeze alındığıdır.
  • Aşikardır ki şenlikler o yıl da Banaz’da yapılmış olsaydı böylesi büyük çapta bir saldırının gerçekleştirilmesi söz konusu olamazdı.

AZİZ NESİN NEDEN ISRARLA ŞENLİKLERE ÇAĞIRILMIŞ ve İSTEKSİZ OLMASINA RAĞMEN NASIL İKNA EDİLMİŞTİR ?

  • Bu soru çok önemlidir çünkü yaşanan olaylarda Aziz Nesin’in ateist oluşu, yaptığı konuşmalar ve Nesin’in o dönemde çevirdiği “Şeytan Ayetleri” isimli eser “halkı tahrik ederek olaylara sebebiyet veren” neden olarak gösterilmiş, yapılan katliam Aziz Nesin üzerinden meşrulaştırılmak istenilmiştir.
  • Bu sorunun cevabı aynı zamanda çok önemli ve bir o kadar esrarengiz bazı bağlantıları da gün yüzüne çıkartmaktadır….

SIRLAR VE SORULAR BAŞLIYOR…

  • Bu meş’um katliamın üzerindeki sır perdesinin oluşmaya başladığı ve soru işaretlerinin ortaya çıkmaya başladığı tarih ise 20 Mayıs 2009’dur…
  • 20 Mayıs 2009 tarihinde Sivas Emniyet Müdürlüğü’ne başvuran bir şahıs “Sivas Olayları ile ilgili” bildiklerini anlatmak istediğini beyan etmiştir.
  • Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı dava dosyasını incelemeye aldı. Sivas Katliamı’na ilişkin tüm görüntüler temin edilerek oluşturulan özel bir ekip tarafından yeniden izlendi.
  • İşte bu görüntülerden biri tam olay sırasında çekilen ve ardından İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından servisi yapılan bir görüntü idi. 1 saat 5 dakikalık o görüntüde şimdiye kadar dikkat çekmeyen bir ayrıntı vardı.
  • Sivas Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından fark edilen bu ayrıntıda görüntünün 52’nci dakika 40’ncı saniyesinde, kalabalık içerisinden “4 kişilik grubun tek sıra halinde nizami bir şekilde ve hızla ayrıldığı” tespit edildi.
  • Yapılan arşiv taramasında bu şahısların o dönemde hiç araştırılmadığı belirlendi. Şahısların eyleme Sivas dışından katılmış olabileceği düşünülerek şahısların kimliklerini tespiti amacıyla çok yönlü çalışmalar yapıldı.
  • 2 yıl süren çalışmalar sonucu şahısların o dönemde Sivas bölgesi kırsal alanında faaliyet gösteren terör örgütü PKK üyeleri PİRAN kod adlı Ahmet Aydın, KÜÇÜK MÜSLÜM kod adlı Erdal Yıldırım, CUDİ kod adlı Sinan Kaya ve MED (kod) Müslüm Şanlı olduklarını kesin olarak teşhis edildi.

  • Ayrıca bu PKK’lının o dönem örgütün Sivas sorumlusu ALİŞER KOÇGİRİ (kod) Yücel Halis’in komutasında olduğu belirlendi.

Peki kimdir bu Yücel Halis ?

  • Yücel Halis’in adını Türkiye kamuoyu Dağlıca Baskınını planlayan ve kaçırılan 8 askerin iadesinde protokolü PKK adına imzalayan terörist olarak duydu. Ancak Yücel Halis’in bir diğer önemli özelliği ise Sivas olayları esnasında SHP Milletvekili olan Ziya Halis’in yeğeni oluşu.

Gelelim Yücel Halis’in Aziz Nesin bağlantısına…

  • Başta da belirttiğimiz gibi Aziz Nesin aslında o yıl yapılacak şenliklere ısrarla davet edilmesine rağmen gitmeye sıcak bakmamaktaydı. İşte burada devreye Yücel Halis giriyor.
  • Dönemin Sivas İl Turizm Müdürü Vahap Sümbüloğlu’nu göreve getiren kişi Yücel Halis’in yeğeni olduğu SHP Milletvekili Ziya Halis’tir.
  • Ziya Halis, İl Turizm Müdürü Vahap Sümbüloğlu’nu telefonla arayarak Aziz Nesin’in etkinliklerde mutlaka yer almasını sağlamasını istiyor.
  • İşte Aziz Nesin yapılan bu görüşmenin ardından, SHP’li Halis’in devrede oluşu ve Sivas İl Turizm Müdürü Vahap Sümbüloğlu’nun yoğun gayretleri ile Sivas’a gelmeyi kabul eder…
  • Bu arada ilginç bir bilgi… Yapılan araştırmalarda görüntülerdeki 4 PKK’lıdan hiç birinin şu anda hayatta olmadığı ortaya çıkmıştır. Yani büyük ihtimalle orada “yönlendirme ve provakasyon” görevi yapan bu 4 PKK’lı susturulmuştur.
  • Bu görüntülerin ortaya çıkmasının ardından Başbağlar katliamında yakınlarını kaybedenlerin avukatı ve AKP eski Konya Milletvekili Hüsnü Tuna bakalım neler söylemiş…
  • İşte Tuna’nın sözleri:”“”Bu gösterilerde, gösterileri yönlendiren insanların, belirli sokaklara, belirli mahallelere gitmesini temin eden böyle sivil giyimli, silahlı kişiler vardı. Özellikle onlar araştırılsın dedik, mahkeme onları bir türlü araştırmamıştı. Sanıyorum bu araştırma, gerçekten Sivas’taki olayların bir kısım insanların yönlendirmesiyle gerçekleştiğini ortaya koyacak gelişmeler olarak değerlendiriyorum. Şuan içerde yatan insanlar, bu konuda sadece gösteriye katılmış olmanın sonucu müebbet hapse mahkum oldular. Dolayısıyla bu hem gerçek katillerin, hem de kaos planını organize edenlerin ortaya çıkmasına vesile olacak bir gelişmedir. Temenni ediyoruz daha da ileri gider. Bağlantılı bir şekilde bu Başbağlar olayı da araştırılırsa, sanıyorum daha kolay çözüleceğine inanıyorum.”
  • Evet eski AKP vekili ve yakınlarını kaybedenlerin avukatı Hüsnü Tuna aynen bunları söylemişti…

DERİN VE KARANLIK BİR İŞBİRLİĞİ Mİ VAR ?

  • Bu arada Hüsnü Tuna’nın çok önemli bir önemli iddiası daha var…  30 Haziran civarlarında Tunceli bölgesinde çalışma yapan, “Önümüzdeki birkaç gün içerisinde eylem yapacağız” diye ordaki insanları ayarlayan kişilerin bulunduğunu anlatan Tuna, özellikle Sivas olayları günlerinde PKK’lı teröristlerin “güya kırsalda bulunduklarından” bahisle askerin o tarafa yönlendirilmesini şüpheli bulduğunu belirtti. Ama aslında PKK’nın içerde olduğunu, “kırda bayırda v.s olacaklar” diye hedef şaşırtıldığını dile getiren Tuna, “Tabi burda ‘danışıklı dövüş’ diye düşünüyorum. Çünkü güvenlikçilerimizin böyle bir şeyi tespit etmesi gerekiyordu. Ama maalesef müşterek bir operasyon ki PKK’lılar kırsalda değil Sivas’ın içerisinde organizeye katıldılar. Bir kısım güvenlikçilerimiz de veya askeri şahsiyetler de güvenliği sağlayacak askerleri şehir içerisine değil, kırsala göndermek suretiyle işi kolaylaştırdılar.” dedi.

VALİNİN ODASINDAKİ “KİMLİĞİ BELİRSİZ ŞAHIS” KİMDİ ?

  • Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Murtaza Demir, 2 Temmuz Günü olayların başlangıcında daha vahim şeyler olmadan tedbir alınması için Sivas Valisi’ni makamında ziyaret eder…
  • Murtaza Demir ziyareti esnasında valinin odasında Vali ile birlikte, Sivas Emniyet Müdürü, Tugay Komutanı ve tanımadığı sivil bir kişiyi görür.
  • Valinin odasına girdiğinde kendisine Vali tarafından “Can güvenliğiniz sağlanacak” dendiğinde Murtaza Demir kendi ifadesi ile “Yetki ve kararın tugay komutanı ile tanımadığı sivil şahsa geçtiğini” anlamıştır.
  • Sivas’ın bütün mülki amirlerini yakinen tanıyan, onlarla birebir ilişkileri olan Murtaza Demir’in resmi ve açık bir görevli olsa odada Vali, Emniyet Müdürü ve Tugay Komutanı ile birlikte odada bulunan 4. Şahsı tanımamasına imkan yoktur…
  • Ancak bu esrarengiz şahsın kim olduğu, görevi ve yetkisinin ne olduğu ve bugün hangi konumda olduğu hala bir sır olarak kalmıştır.
  • Öte yandan dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin ısrarla ve saatlerce Tugay Komutanı Ahmet Yücetürk’ten takviye kuvvet istemesine rağmen 6 bin askerden sadece 40-50 askeri olay yerine göndermesi akıllara pek çok soru işareti getirmektedir.

EMNİYET MÜDÜRÜ’NDEN ŞOK TALİMAT…

  • Göstericiler Madımak Oteli’ni taşlamaya başladıklarında polis ekipleri Sivas Emniyet Müdürü’ne durumu bildirirler. Dönemim Sivas Emniyet Müdürü Doğukan “Anlaşıldı. Müdahale etmeyin” şeklinde talimat verir.

VE ÖZEL HARP DAİRESİ…

  • Sivas’ta yaşanan olaylardan yaklaşık 1-2 ay kadar önce Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı bir birim oluşturularak belki de olaylar ile ilgili hazırlıkların en son aşamalarından birisi daha tamamlanmıştı.
  • Sivas Olayları ile Özel Harp Dairesi yahut yeni adı ile Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın bir bağı olabileceği her zaman dillendirildi ama konu ile ilgili somut bilgiler veren, ciddi iddialar ortaya atanlar da çıkmadı.

Ta ki Sivas olaylarının 18. Yıl dönümüne kadar…

  • Özel Harp Dairesi üyesi olduğunu iddia eden bir üs teğmen olan ve adı H.Ç olarak kodlanan kişi Fırat Haber Ajansı’ndan Baki Gül’e çok çarpıcı açıklamalar yaptı, sarsıcı iddialarda bulundu, ilginç detaylar verdi.
  • İşte İngiltere’de yabancı dil, İsrail’de patlayıcı, ABD’ DE “kontrgerilla” eğitimi aldığını iddia eden H.Ç’nin açıklamaları…
  • “”Sivas’ta bir otel yangınına sebep olduk. Madımak’ta biz o zaman Erzincan’da idik. Poligon birliğinde ordu komutanlığının hemen arka tarafında. O zaman Teoman koman vardı ve ordu komutanı bizzat poligon birliğine gelip bir birimin Sivas’a gitmesi gerektiğini söyledi. Helikopterle geldik ve Sivas’a 11 km kala bir mezraya indik. Askeri haritalarda koordinatları 58’e 47. İki gün öncesinde ordaydık madımak otelinin olayları çıktığı dönemde. Bizi oradan iki otobüs aldı. İki grup halinde dağılım yapıldı. İlk etapta biz birinci tim şehir merkezinin dışında bırakıldı. 13 kişiydik herkes ikişerli gruplara ayrıldı. Bir kişi geride bırakıldı. Ve dağılım yapıldı 6 grup halinde dağılımımız yapıldı.  Halkın arasında baya bir dolaşıldı Sivas otogarda kontroller yapıldı. Kervan denen bir bölge var otogarın üst tarafında özellikle İslamcıların bulunduğu bölge. Amaç insanları oraya adapte edebilmekti.  Madımak otelinin çevresine o dönem Aziz Nesin askeriye hakkında çok yazılar yazmıştı ve bulunan insanlar da askeriye hakkında çok bilgi sahibi olan insanlardı ve ellerinde bulunan bazı belgeler olduğu söylendi. Bize belgelerin imha olması gerektiği söylendi. Üç yazar özel hedefti başlarında da Aziz Nesin vardı. Duyum JİTEM’den geldi.

İSLAMCILARIN İÇİNE GİRMEK ÇOK BASİT

  • İslamcıların içine girmek çok basit iki kulhüvallah bir bismillah çekersiniz İslamcıların içindesiniz. İslamcıları alevlendirmek çok kolay oldu.- Aziz nesin in kitapları sosyal hayatı islamcıları baştan sona rahatsız eden olaylar. Sivas çok hassas bir bölge, Alevilik üzerine ya da aleviler üzerine farklı evraklar sunduğunuz zaman önlerine çok farklı şeyler çıkıyor. EN BÜYÜK OLAY OTELE TAŞ ATIP GERİ ÇEKİLMEMİZDİ İki gün içerisinde örgütleme yapılamaz iki gün içerisinde daha farklı insanlar faaliyete sokulur. Bizim bölgede yaptığımız en büyük olay insanların Madımak oteli önünde toplandığı zaman taşı atmamız ve geri çekilmemizdir. Yanlış hatırlamıyorsam altılı gruba ayrıldığımız timde beşinci gruptaki bir arkadaş ilk başta bir mermi sıktı. Ve arkasından molotof kokteylleri daha sonra Madımak otelinin içerisine girmeye çalışan insanlar oldu. Askeriye o konuda yetersiz kaldı ve olay beklenenin dışına çıktı. Bir kişi yakalandı. O dava askeri mahkemeye getirildi. Erzincan ikinci ordu komutanlığına iki gün sonra da nasıl olduysa yangın çıktı dosyalar yandı. Basına sadece orduda yangın eğitimi verildiği yansıdı. Madımak otellerinin yanmasından önceki sahneleri televizyonda görüyorsunuz silah çeken üç dört kişi var, hepsi farklı tarafa ateş ediyor hiçbiri otele ateş etmiyor. PKK’NİN YOK EDİLMESİ İÇİN İSLAMCI ÖRGÜTLER DÜŞÜNÜLDÜ O dönemde. Bizim Türk insanının belli bir zaafı var. Allah peygamber dediğiniz zaman Türk insanı ayağa kalkar ve ordu bunu çok güzel kullandı. Toplumu yönetmek istiyorsanız ilk başta bölersiniz. Sivas’taki amaç buydu ve orda beklenilen olmadı. Çünkü oradaki amaç Alevileri ve Sünnileri birbirine düşürmek, kaos yaratmak çünkü Sivas bölgede stratejik bir konum taşıyor. Erzurum Erzincan ve Sivas bunlar askeriye için stratejik önem taşıyan bölgeler. Bölgede bulunan bazı silahlardan dolayı beklenilen olmadı orda Aleviler ve Sünniler bir arada yaptılar yapacaklarını beklenenin dışına çıktı.

SİVAS’TAKİ GÖREVİ NEYDİ?

  • “Benim oradaki görevim askeri istihbarat teşkilatının işine yarayacak görüntüleri almak kişileri tespit etmek ve iletişimi sağlamaktı. Olay olduğu gün ateş eden insanlardan birisiydim. Bir çatışma esnasında ele geçen 9 mm’lik bir silah. O silahla ateş edildi hatta madımak otelinin camlarından bazı kurşunlar çıkarıldı balistik incelemede gene kayboldu. Çünkü bir hayalet silahı tespit etmeniz kolay değil. Silah tekrar ordu içerisinde kullanıma geçti. Ve en son hatırladığım bu silah gene birkaç olayda kullanıldı. Biz yapmamız gerekeni yaptık. Halkı ateşledik halk olaya girdi ve timler bir anda geriye çekilmeye başladı. Ve geldiğimiz yoldan aynı şekilde geri dönüşümüz yapıldı. Bizim görevimiz sadece kargaşayı çıkartmaktı ama dediğim gibi kargaşa bizim beklediğimizin üzerine çıktı. Yani böyle bir kargaşayı biz bile beklemedik””
  • Tabii bu olaydaki esrarengiz noktalar bununla da sınırlı değil. Dönemin siyasilerinin “oteldeki aydınlar da mağdur, içeride yatanlar da şeklinde… ” gibi açıklamaları yeterince kafaları bulandırırken daha fazlasının olabileceğini de görüyoruz…

Nasıl mı? Merak ediyorsanız okumaya devam edin…

  • DAVANIN FİRARİ SANIKLARINA DEVLETTEN KORUMA KALKANI Sivas davasında bazı isimler ya yurtdışına kaçmış ya da izini kaybettirerek yargılamadan kurtulmuştu. Yakalanabilen ya da tespit edilebilen sanıklar hakkında Ankara 1 Nolu DGM’de dava açılmıştı.
  • Yargılama üç kez Yargıtay’da bozulduktan sonra yedi yılda karara bağlanmış ve 34 kişi ağırlaştırılmış müebbet, dört kişi müebbet, dört kişi 20’şer yıl, bir kişi 15 yıl, dokuz kişi yedi yıl altışar ay, bir kişi beş yıl hapis cezası alırken, 14 kişi beraat etmişti.
  • Ancak sanıklardan, 1993’te yaşanan olayın büyümesine neden olan Cafer Erçakmak’ın da aralarında bulunduğu yedisi bu sürede yakalanamayınca dosyaları 2004’te ayrılmıştı.
  • Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılamaları süren Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, Hakan Karaca, Necmi Karaömeroğlu, Yılmaz Bağ, İhsan Çakmak ve Cafer Erçakmak’la ilgili geçen günlerde yapılan duruşmada Savcı Mustafa Bilgili, davanın zaman aşımından dolayı düşmesini talep etti.

Ek dava dosyası, devletin Sivas davası sanıklarına karşı gösterdiği ‘müsahamayı’ da açığa çıkardı.

  • Sanıklardan İhsan Çakmak’ın 4 Mayıs 2007’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalışırken yakalandığı güne kadar kamu kurumlarında çeşitli dönemlerde görev ya da iş yaptığı ortaya çıktı.

  • Dosyaya göre, Çakmak’ın üzerindeki ‘gizli koruma şemsiyesi’ yaklaşık 14 sene devam etti.
  • Çakmak, aranıyor olmasına rağmen 22 Mayıs 1997 ile 23 Kasım 1998 tarihleri arasında Amasya’da askerlik yaptı, arandığı günlerde resmi belgeleri ilgili kurumlardan topladı ve 27 Temmuz 1999 tarihinde Sivas’ın Altın Yayla Belediyesi’nde nikâh kıydırdı.
  • Dava dosyasına sunulan belgelere göre, Çakmak, 2000 yılında arandığı halde ehliyet almak için başvurduğu polis de bunu fark etmedi. Çakmak, 2005 – 2007 yılları arasında ise Avrasya Savunma Sanayi’nde gişe memuru olarak çalıştı.
  • İki yıl boyunca Çakmak’ın düzenli bir şekilde sigortası ödendi. Çakmak 2007 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Ulaşım A.Ş’ye bağlı Güngören Yavuz Sultan Selim Mahallesi Metro durağında gişe memuru olarak çalışırken yakalandı.

Dava dosyasına sunulan belgelere göre, iddianamenin bir numaralı sanığı Cafer Erçakmak hakkında polisin tutumu da son derece ilginç.

  • Hakkında kırmızı bülten çıkarılarak aranan davanın bir numaralı sanığı Cafer Erçakmak, Türkiye’nin dört bir tarafından aranmasına rağmen polisin 2004, 2005 ve 2008 tarihleri arasında sadece evinde arama yaptığı ortaya çıktı.
  • Polisin Erçakmak’ı neden sadece evinde aradığı,  ise soru işareti.
  • Yıllarca “Gericilerin aydınları yakmak istemesi, katletmesi” gibi yüzeysel olarak kamuoyuna lanse edilen Sivas olayları gizlenen bağlantıları ile anlaşılmakta ki “Derin Devletin” o dönem etkin bir kanadının çok ciddi bir operasyonu…
  • Bu olayı hemen kısa süre sonrasındaki Başbağlar katliamı ile birlikte değerlendirdiğimizde karşımızda “Alevi-Sünni” ana kolonlarına oturtulmuş bir iç savaş ve kaos ortamının yaratılmasını isteyen bir “gizli el” olduğu çok açık…

İşte yıllardır bu trajedi üzerindeki sır perdesi bu nedenle aydınlanamıyor. Çünkü ortada derin devletten, özel harp dairesine, siyasetçilerden kullanılan PKK’nın bazı unsurlarına kadar çok grift ilişkiler ağı ile örülmüş bir operasyon var… Türkiye’nin bir daha böyle acılar yaşamaması temennisi ile…

Ne diyoruz her zamanki gibi floodumuzun sonunda… “Taktirleriniz beğenilere beğenileriniz RT’lere yolculuk etsin…” Saygılar efendim…

Editör’ün ekledikleri…

Yazar; Celal Eren Çelik‏

Abone ol
Bildir
guest
1 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm Yorumları Göster
trackback
Hrant Dink Cinayeti - Mutlaka Oku
3 yıl önce

[…] Eylül, Madımak, Madımak Katliamı Özal, A.Kahveci, E.Bitlis, A.İpekçi, B.Aydın, M.Anter, A.T.Kışlalı, Yazıcıoğlu, Susurluk, […]

mutlakaoku.com | Pdf Kitap İndir | Telecharger Livre GratuitDescargar Libros Gratis | Free pdf download | Kostenlose eBooks |
1
0
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Yaz Mutlaka Okunsun...x