Osmanlıda Misafir Adabı

Flood'un Yayınlandığı Tarih:12 Aralık 2019 @ 02:39

Sevdiğim bir arkadaşım var Kürt kendisi.Memur. Evine her gün misafir en az 3-4 kez geliyormuş. 6-7 de oluyor dedi.Her gelene çay sofrası (beraberinde peynir, yumurta, kavurma vs) derken adam sonuçta memur. Bizi misafir bitiriyor abi dedi. Şimdi burada bir sorun var çözelim mi?

• Misafir berekettir lafı bence tekrar sorgulanmalı. Osmanlı’da bazı enteresan âdetler yakaladım.

1. Misafirler geldikleri evden ayrılır iken kapıdaki çocuk ayakkabısının içerisine para koyarlarmış.
2. Gidilen eve eğer özel gün, bayram değil ise tatlı ile gidilmez, bir miktar un, peynir, tereyağı, yumurta, bulgur, mercimek gibi şeyler alınırmış. Burada maksat, gidilen evin gündelik gıdasını katkı, pazar alışverişi masrafını azaltmak ve eksilttiklerinde katkılarının olması.
3. Eğer taziye, doğum ya da hasta ziyareti ise çıkarken kahve fincanı ya da masa örtüsü altına yüklü denecek bir para koyulurmuş ki bunu Arnavutlar hâlâ yapıyorlar. (Arnavutluk’ta)
4. Misafir fakir ise, gittiği evde bir vakit namaz kılarmış. Kendisini ağırlayan evin sahibi için de dua edermiş.
5. Misafiri ağırlayan ev, önce kahve ikram eder, ardından muhabbet eder ve sonra yemeğe otururlar imiş. Böylelikle günün sonuna doğru daha gelecek varsa üst üste birikir hepten sofra kurulur diye imiş. Maddi durumu olmayanlar ise süt ikram edermiş.
6. Hediye misafirin ihtiyacına göre de seçilebiliyormuş. Bahçesine duvar yapıyorsa çit tahtası, tarla çapalıyor ise bir tepsi yemek, dam onarıyorsa tuğla veya şindra tahta kiremit) götürülürmüş.
7. Şimdi insanlar birbirine yok fasulyeden hediye olmaz şu bu olmaz diye klişe şeylerde yarışıyor. Misafirdir 2kg mandalina alsa 5-6 lira tutar. Ne gerek var abi baklavaya? Ama bereketsiz hediye almak adet oldu. Adam günde 3-4 misafir ağırlıyor sonra da bereket adı. Yerim o bereketi.