Flood'un Yayınlandığı Tarih:13 Mart 2020 @ 07:16
Ormanda gezmek insana keyif verir… Ama hepsinde değil… Rusların 1939 Eylül’ünde Polonya’yı işgal etmesinden sonra tutuklanan subayların, polis memurlarının, avukatların vb. akıbeti birkaç ay boyunca belirsiz kalmıştı.
- Nihayet Stalin, 1940 Mart’ında Rus toplama kamplarındaki binlerce esirin öldürülmesine karar verdi. Amaç, ileride Polonya’nın tekrar ayağa kalkmasının ve Rus idaresine tehdit oluşturmasının önüne geçmekti. İnfazlar 1940 Nisan’ında başladı.
- Ruslar Almanlar gibi disiplinli, sistematik çalışan bir halk olmadığı için masum insanların trenlerle ölüm kamplarına gönderilip gaz odalarında boğulduktan sonra fırınlarda yakılması gibi endüstriyel bir süreç kuramadılar. Eski usul yöntemler uygulamaya alındı; insanlar ormana götürülüyor ve kurşunlarla tek tek öldürülüyorlardı.
- İşlem şu şekilde yürütülüyordu: İdam edilecek kişi küçük bir sorgulama odasına alınıyor ve kimliği doğrulanıyordu. Sonra elleri kelepçeleniyor ve arkadaki infaz odasına götürülüyordu. Bu oda ses geçirmez bir şekilde dizayn edilmişti ve kurbanın kanının rahatça akması için eğimliydi.
- Kurban, başının arkasına sıkılan kurşunla öldürüldükten sonra, celladın ekibi hemen cesedi dışarı taşıyor ve gömülmek üzere kamyona bindiriyordu. Başka biri ise hortumla odadaki kanları temizliyordu. Sonra sıra diğer kurbana geliyor ve aynı işlem tekrarlanıyordu.
- 2. Dünya Savaşı’nda birçok örnekte görüldüğü gibi, Almanlara özgü planlı çalışmanın eksikliğini, Ruslar bireysel fedakarlıklarıyla kapatmaya çalışmış ve genelde başarılı olmuşlardır. Burada da durum farklı değildi.
- Yukarıda anlattığımız, kimlik doğrulaması-infaz-cesedin taşınması temizlik adımlarından oluşan zahmetli sürece rağmen, Ostaşkov Esir Kampı’nda bir kişinin öldürülmesini ortalama 3 dakikadan kısa sürede tamamlamayı başardılar.
- Böylece aynı yöntemi bir saatte 25 kez uygulayabildiler ve bunu da her gece 10 saat boyunca ve 28 gece arka arkaya sürdürdüler.
- Hesap basit; bu yöntemle 7.000 kişiyi öldürmeyi başarmışlardı. Ama haklarını yemeyelim, infazlara bir gece ara verildi: 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda… Sonuçta bu katliamı planlayan ve uygulayanlar, insanlık onurunun yüceliğine yürekten inanmış komünistlerdi.
- Diğer esir kamplarındaki infazlarla birlikte idam edilenlerin toplamı 22.000 kişidir. Ostaşkov’da öldürülen 7.000 kişiden 4.500’ü Katin Ormanı’na gömüldüğü ve ilk toplu mezar burada bulunduğu için, bu cinayetlere genel olarak “Katin Katliamı” denilmiştir.
- Bir insan kaç kişiyi öldürebilir? İşin daha da ilginci şudur ki; bu katliamın neredeyse tamamı tek bir kişinin elinden çıkmıştı: Vasili Blohin. Deri bir kasap önlüğü giyip infaz odasının kapısının arkasında kurbanını bekleyen Blohin, 7.000 kişinin öldürülmesinde bir Sovyet silahı yerine Alman Walther model bir tabanca kullanmıştı.
- Bunun da iki nedeni vardı. Birincisi Walther tabancaları standart Rus silahları gibi tutukluk yapmıyorlardı, yani bir gecede 250 el ateş edecekseniz, bir Alman silahına ihtiyaç duyardınız.
- İkincisi, Alman polisi ve ajanları genelde Walther taşırdı, ileride bu toplu mezarların ortaya çıkartılması halinde suçu Almanların üzerine atmak için kullanışlı bir silah…
- Daha önce “Büyük Temizlik” sırasında Stalin’in cellatlarından biri olan Blohin’in cinayetlerine Katin performansı da eklenince, kendisi 2010 yılında Guinness rekorlar kitabına “En Üretken Cellat” sıfatıyla girmeyi başardı.
- Bu unvanı elinden alabilen henüz çıkmadı. Çünkü her Blohin için bir Stalin’e ihtiyaç vardır. Yeni bir Stalin gelene kadar rekor muhtemelen Blohin’de kalacak.
- Tarihte en fazla insan öldüren cellat kabul edilen Vasili Blohin.
- Yoldaş Stalin… Katin Katliamı’ndan sonra olayların nasıl geliştiğine de göz atalım.
- Hitler’in 1941 Haziranı’nda SSCB’ye saldırması akabinde, Londra’da bulunan Polonyalı hükümet yetkilileri, Rusların elindeki Polonyalı subaylar aracılığıyla bir ordu kurmaya karar verdiler.
- Bu subayların akıbeti sorulduğunda, Stalin tüm Polonyalıların serbest bırakıldığını ve izlerini kaybettiklerini söyledi. Polonya hükümeti, subayların nerede olduğunu araştırmaya devam etti ve doğal olarak bulamadı.
- 1943 başlarında Almanlar Katin’deki toplu mezarları bulduklarında, Propaganda Bakanı Joseph Goebbels bunun harika bir fırsat olduğunu hemen anladı ve Kızıl Ordu’nun işlediği vahşetlerin bir belgesi olarak dünyaya duyurdu. Stalin ise bu gerçeği reddetti ve katliamın Almanlar tarafından yapıldığını iddia etti.
- Amerika ve İngiltere de, Stalin’in savaştaki desteğini kaybetmemek için, bu konuyu irdelememeyi tercih ettiler. Almanlar tarafından araştırılmak ve propaganda aracı olarak kullanılmak üzere mezarlarından çıkartılan Polonyalı kurbanlar.
- 1943 Sonbaharı’nda bölgeyi Ruslar tekrar ele geçirdiklerinde hemen bir propaganda çalışmasına başladılar. Ölenlerin giysilerinden çıkan belgelerin hiçbiri doğal olarak 1940 Nisanı’ndan sonraki bir tarihe ait olmadığı için,
- Sovyet ajanları, Almanların bölgeyi ele geçirdikleri 1941 yaz aylarına ilişkin sahte belgeler düzenleyip bunların cesetlerin üzerlerinde bulunduğunu iddia ederek, suçun Almanlar tarafından işlendiğini göstermeyi amaçladılar. Soğuk Savaş boyunca SSCB’nin resmi görüşü değişmedi.
- Ancak SSCB yıkıldıktan sonra, 1992’de, Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin’in Polonya Cumhurbaşkanı Lech Walesa’ya verdiği, içinde çok gizli evrakın bulunduğu paketteki belgelerden biri, Katin’de binlerce insanın öldürülmesine dair emirdi.
- Emrin altında, başkalarıyla birlikte, Stalin’in de imzası vardı. Polonyalı esirlerin kurşuna dizilmesini öngören 5 Mart 1940 tarihli emir. Sağ üstteki altı çizili yerde “Tovariş Stalin” (Yoldaş Stalin) yazıyor.