İngilizler Hakkındaki Komplo Teorileri! (ABD-İngiliz-Yahudi işbirliği nedir?)

İngiltere hakkında küçük flood yazayım diyordum. Londra’da yazmak nasipmiş. İngiltere’ye sık gelen, İngiliz şirketlerle on yıldan fazladır çalışan, İngiliz istihdam eden, İngilizlerle kazanmış, kaybetmiş, evlerine girmiş çıkmış bir tüccarın gözüyle anlatacağım.

  • İngilizler dünyayı mı yönetiyor? ABD’nin arkasında İngiltere mi var, İngilz-Yahudi işbirliği nedir gibi soruları karşılaştığım tüm okur-yazar İngilzler’e sordum. Ayrıca İngilizler hakkında eski yeni yazılmış şeylere baktım.
  • İngiltere’de bir öğrenci, hoca ya da politikacı olarak bulunmamanın avantajlarını sonuna kadar kullanarak, gerçek her alt orta ve üst sosyal sınıflara mensup İngilizler’in kendilerine ve dünyaya bakışlarını da gözlemlemeye çalıştım. Şimdi başlayalım.

  • Sağdan soldan gelen Keltlerin Avrupa’nın kuzeyindeki sisli adaya yerşeşiyor. Romalıların Ceaser dönemi başarısız işgal girişimleri var. Sonra zorla adaya giriş, Hadrian’ın kuzeye barbar kapısı yapması ve 5. Yüzyılda imparatorluğun merkezini korumak için Romalıların adadan kaçışı.
  • Romalıların çıkışı ile adadaki Ketlerin birbirine girmesi, Cermen kavimlerinden yardım istemeleri. Böylece bugünkü Almanya ve güney Danimarka taraflarından Anglo (Anglia, Mercia, Nortumbria), Sakson (Essex, Sussex, Wessex) ve Jütlerin (Kent) adaya dönememek üzere gelişi.
  • İşte İngiliz ırkını oluşturan kavimler bunlar. Bu noktada adayı kıta Avrupa’sından ayıran en önemli şey de Romalılar’ın burayı elinde tutamamış olması. Yani İngilizler’in üzerinde Roma etkisi diğer Avrupa milletlerin göre en az düzeyde. Bu önemli bir fark.
  • 11. yüzyıl ile Sicilya merkezli Normanların adaya hakim olması. Normanlar üzerlerinde İslam etkisi taşıyan, Arapça eserleri latinceye çeviren millet. Napoli Üniversite’sinde çevrilen her kitabın bir nüshası adaya gönderiliyor.
  • 1362’ye kadar adada Fransızca resmi dil. (İngilizce: Anglo,sakson, norse, fransız ve latin dillerinden müteşekkil). Bugün hala Birleşik Krallık mottosu Fransızca’dır: Dieu et mon droit (Tanrı ve hakkım). Tefsiri ile ilgili bir sürü şey var, geçiyorum.

  • 12. yüzyıldan itibaren monarşik yapı belirlendi, aristokrasi belirginleşti. Kral Williamlar, Henryler, Oxford Üniversitesi vs. bu dönemlerden kalma. Bugün İngiltere’de hem monarşik aile de hem aristoklar sınıfı varlığını ve gücünü korur.
  • Bizim topraklarımızı genişlettiğimiz 14. Ve 15. yüzyıllarda İngiltere 100 yıl savaşları ile meşgul. Savaş ve salgınlardan İngilizlerin üçte biri ölüyor. Fransız-İngiliz düşmanlığı bu dönemde başladı ve hala devam ediyor.
  • 8. Henry, Aragonlu Catherine’yı boşayıp, Anne Boleyn’ı taht-ı nikahına alıp, planlı bir şekilde aforoz ediliyor ve Chruch of England kuruluyor. İngilizler, ya katolik ya da protestan olunan Avrupa’da üçüncü şıkkı tercih edip anglikanlığı icad ediyor.

  • 17. Yüzyılda din savaşları var, çok adam ölüyor yine. 1688’de Büyük Devrim dedikleri bir şey yapıyorlar. Hollanda’dan gelen Oranjlı William, İngiliz kraliyet ailesine darbe yapıyor ve kendisi karısı ile adayı yönetiyor. Bill of Rights tamim edip halkı memnun ediyorlar.
  • 17. yüzyılda deniz aşırı ülkelerde İspanya ve Hollanda gerilemiş, İngilizler, Fransızlar rekabet eder hale gelmişlerdi. Bu dönemde rekabet için gereken değişim Fransa’da devrim şeklinde İngiltere’de ıslahat şekliden ortaya çıktı.
  • 1789 Fransız Devrimi aslında Fransızların sonunu hazırladı. Tüm birikimlerini öpe attılar. İngilizler Fransız devrimci modernizmine karşı muhafazarlık kavramını icad ettiler. Bu işi ortaya atan adam da ünlü parlementer Edmund Burke.

  • Bu arada İngiliz monarjisi tek bir hanedanlık üzerinden ilerlemiyor. Bazen de dışardan Oranjlar gibi profesyonel krallar geliyor bazen Fransa’dan bezen Almanya’dan (Hannoverli Georges I) krallar gelip adayı idare ediyorlar.
  • 18. yüzyıl iplerin gerildiği çağ. Amerika’da Fransa destekli bir operasyon ile İngilizler’den ayrılıp bağımsızlığını ilan ediyor. İngilizler, Amerika’yı kaptırmamak için çok çabaladılar ve savaştılar ancak kaybettiler. (Amerika üzerinde Fransa etkisi ayrı ve önemli bir konu)
  • 18. yüzyılda Amerikan Bağımsızlık Savaşı ve Fransız Devrimi dışında bir başka önemli olay da Sanayi Devrimi meselesidir. Her Avrupa milletinde farklı tezahür eden bu gelişme İngiltere’de tekstil makineleri ile başladı.
  • 18. yüzyılın sonlarına doğru İngiltere sömürü ülkelerinden paranın aktığı, içerde siyasal düzenin oturmuş olduğu (kraliyet, aristokratlar, burjuva, halk herkesin konumu anayasal olarak belli), sanayinin ve eğitimin ilerlediği bir ülke artık hasad zamanı.
  • 18. yüzyıl bizim gerilemeye başladığımız yüzyıl. İngiltere için ise tam tersi. Bu şekilde 19. yüzyıla giriliyor ve İngilizler zirveyi Viktorya Dönemi’nde (1837-1901) yaşıyorlar. Güneş batmayan imparatorluk kavramı bu döneme ait.
  • Viktorya döneminde İngilizler dünyanın %40’ına hakim. Değerli madenler üzerinde ve ticari yolları kontrol ediyorlar. Viktoria’nın kızları, Alman, Rus, İspanya, Danimarka, Belçika, Portekiz, Hollanda, Bulgaristan prensleri ile evlendiler ve kadın tüm Avrupa’nın kayınvalidesi oldu.
  • 19. yüzyılda bir başka güç, sömürü ülkeleri olmadan sanayinin pek çok alanında İngilizler’i geri bırakmaya başlamıştı. İngilizler, Almanları durdurmanın ve ellerinde tuttukları alanlara sahip olmanın derdine düştüler ve I. Dünya savaşı patlak verdi.
  • I. Dünya Savaşı, Avrupa penceresinde bakılacak olursa, salt Osmanlı’nın paylaşımı konusu değildir. İngiltere-Almanya hatta İngiltere-Fransa rekabetinin fay hatları üzerinde gerçekleşmiştir.
  • I. Dünya savaşına Almanya 11 Milyon, Britanya ise 9 milyon askerle girdi. Almanlar savaş teknolojileri, uçak ve top konusunda daha iyiydiler. Almanya bu savaşta 35 Milyar Dolar harcadı (Osmanlı 1.4 Milyar Dolar).
  • I. Dünya savaşı sırasında İngiltere’de üç defa hükümet değişti. Ekonomik olarak iflas ettiler. Sykes-Picot ile Fransızlar’a kazık atmaya kalkınca onların da güvenini kaybettiler. Son çare olarak ABD’nin yardımına başvurdular.
  • I. Dünya savaşına ABD girmeseydi İngilizler çok kötü bir şekilde malub olacaklardı. Ancak ABD bu savaşa sadece askeri değil tefeci olarak da girdi. Tahsilatını 20. yüzyıl boyunca yapacaktı.
  • İngiltere I. dünya savaşında 3 milyon insanını ve yaklaşık 40 milyar dolarını kaybetti. Karşılığında ise sadece kontrol edilmiş bir Almanya ve Osmanlı’yı elde etti. Bu sonuç kar etmedi zira Irak, İran ve Hindistan’ı da zamanla kaybetti.
  • İngiltere, Mısır’ı ve Filistin’i de kaybetti. İsrail, ABD-Fransa destekli bir şekilde İngiltere’ye rağmen kuruldu. Balfour deklerasyonu siyonistleri oyalayan bir mektuptu. İngiltere’nin Filistin’den çekilişi ile ilgili detay veren güzel kitaplar var.
  • Son dönemle ilgili fikir vermesi bakımından Barışa Son Veren Barış, David Fromkin, The Rise and Fall of the British Empire (Britanya İmparatorluğunun Yükselişi ve Çöküşü), Lawrence James, Niall Ferguson’un İmparatorluk ve Cleveland’ın Modern Ortadoğu Tarihi kitapları fena değil.
  • İngiltere kritik noktalarda çıkış yakalamış: Roma etkisi az. Protestan veya Katoliklik yerine Anglikan. Devrimci modernizm yerine muhafazakar, rasyonalizm karşısında ampirik, sosyalizm ya da vahşi kapitalizm karşısında sosyal kapital.
  • Bugün İngilizler hala patent konusunda iddialı ancak adada üretim çok maliyetli. Finans merkezli konumlanmaya çalıştılar ancak paradan para kazanmak beraberinde eğitilmiş kitlelerin istihdamı sorununu ortaya çıkarmış.
  • Pek çok sektörde ya Almanya’nın ya da Çin’in gerisine düşmüşler. Eğitim çok pahalı ve insanlar eğitim yatırımının geri dönüşümü konusunda tatminkar değiller. AB’den ayrılma konusuna genç işsizler ordusu tepkili ve sonucu emekli İngilizler’e bağlıyorlar.
  • İngiltere’nin bugün tek başına dünyaya yön verecek kapasitesi yok belki ama kesinlikle hafife alınmaması gereken bir imparatorluk. Yaşadıkları yükselme ve çöküş iyi tahlil edilmeli.
  • Sonuç olarak İngiltere’nin Fransa gibi bir devlet olduğuna inanıyorum. ABD’nin bağımsız bir şirket, İsrail’in de devletler ve şirketler arası kavgaları bir kaldırıma tezgah açmış bir işportacı olarak görüyorum.
  • Şirketler dağılır, devletler batar çıkar ama devam eder. En zayıf halka işportacılar. Bakarsın başka bir işportacı daha gelir, canını sıkar; bakarsın devlet zabıta gönderir ve seni yerinden eder.

Soru; Peki çinin son 20 yıldaki yükselişinde oynadıkları abi rolü? Gayri safi milli hasılasının %35nin eğitimden gelmesi? Özellikle çinden her sene yüzbinlerce öğrencinin burda eğitim alması? Şimdilerde ab içinde kurdurdukları anti-alman cephesi? Bunlara değinmicek misiniz?

  • İngiltere’nin Çin’e şimdiye kadar yaptığı yatırım miktarı 7 Milyar pound civarı. 2020’ye kadar bu rakam 20 Milyarı geçeceği tahmin ediliyor. Bu dengeli aslında. Çin’in İngiltere’de 8 Milyar pound sadece nükleer yatırımı var. 30 Milyara çıkaracak yakın zamanda.
  • Çin’in yükselişinde rolü var elbette ama Çin’i de hafife almamak lazım. Almanya ile ticaret hacimleri 150 Milyar Euro. Kendi iç pazarları da çok büyük. Herm sermaya çeken hem de sermaye oluşturabilen ve bunu yönetebilen bir ülke.

Bu Konu, Hüseyin Gökalp @huseyin_gokalp Kullanıcı adıyla paylaşımlar yapan, bir Twitter hesabının, paylaşımlarından derlenerek oluşturulmuştur…

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm Yorumları Göster
mutlakaoku.com | Pdf Kitap İndir | Telecharger Livre GratuitDescargar Libros Gratis | Free pdf download | Kostenlose eBooks |
0
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Yaz Mutlaka Okunsun...x