Horasan’da kıtlık; insanlar açlıktan ölmemek için insan avına başladılar!

Tarihçi Utbi’nin; “İnsanlar ‘ekmek’ diye haykırıyor, oldukları yerde ölüyorlardı. Bir an geldi; insanlar açlıktan ölmemek için insan avına başladılar.” diyerek anlattığı, 1010-1011 tarihinde Horasan genelinde (özellikle Nişabur’da) gerçekleşen kıtlıktan bahsedelim.

  • Timurlular devri tarihçisi Muhammed Mirhand, bu olayı şöyle anlatır: “Bu sene içerisinde Horasan genelinde ve özellikle Nişabur’da bir kıtlık baş gösterdi ki, halk gıda ve yiyecek bulamamaktan kuvvetten kesildi. Buğday ve arpa tanesinin kıymeti, inci tanesini geçti…”
  • “…Şehirde köpek ve kediden bir iz kalmadı. Hatta anne, semiz evladından besleniyor; kardeş, kardeşinin etiyle gün geçiriyor; koca, karısını kaynatıyordu. Nişabur’da hiç kimse, yanında güveneceği silahlı kimseler olmadan uzak mesafelere gidip gelemez hale geldi…”
  • “…Derler ki; o günlerde hadis imamlarından bir danişmend, İmam Ebu’t-Tayyib Sa’luki’nin huzuruna gitti. İmam, ona ‘Niçin bir süredir yanımıza gelmiyor, konuşmuyorsun?’ diye sordu. Danişmend, ‘Benim hikayem, hikayelerin gariplerinden ve ahvalin acayiplerindendir’ dedi…”
  • “…İmam, bu durumun keyfiyetini öğrenmek istedi. Danişmend ‘Bir keresinde akşam namazından sonra yoldan geçiyordum. Birden birisi boynuma bir kemend geçirdi, az kalsın nefesim kesiliyordu. Beni çekti ve bir sokağa getirdi. Evden çıkan çift hayalarıma vurunca bayıldım’…”
  • “…’Bir müddet sonra yüzüme serpilen soğuk su ile kendime geldim. Etrafımda oturan bir topluluk gördüm. Onlar, benimle güzel ve yumuşak bir şekilde konuştular, kendime gelmem için çaba harcadılar. Anladım ki o topluluk, ben bayıldığım sırada oradan geçiyorlarmış.’…”
  • “…’Beni bayıltan vicdansızlar, onları görünce ürküp kaçmış ve beni o halde bırakmış. Bu topluluk da beni alıp kurtarmış ve ayılmamı sağlamışlar.'”
  • Tarihçi Utbi ise olayı şu şekilde aktarır: “Gül yanakları soldu. Güzel yüzlerin tazeliği kaçtı. Hazan yaprağına döndü. İri gözler çukura düştü. Tatlı dudaklar buruştu. Güzel kokulu ağızlar iğrenç kokmaya başladı. Buğday tanesi kıymetçe inci tanesini geçti…”
  • “…Gökteki sümbüller, yerdeki sümbüllerin kıymetini kıskandı. Muhtekirlerin ambarları Musa’nın annesinin gönlü gibi bomboş oldu. Sofrası açık insanların karınları davul gibi boşaldı. Ekmekten nişan kalmadı. yiyecek yok oldu…”
  • “…İnsanların çocuğu, genci, yaşlısı, erkeği, dişisi ekmek, ekmek diye haykırıyor, oldukları yerde ölüyorlardı. İnsanlar önce ekinleri, sonra otları yediler. Bunlar bittikten sonra kedileri, köpekleri yediler…”
  • “…Daha sonra süprüntülüklerdeki kemikleri topluyor, haşlıyor, onunla avunuyor, kendilerini aldatıyorlardı. Kasabın birisi bir hayvan kesecek olsa fukara takımı akan kanlar üzerinde birbirini çiğniyor, bir parça kan can yerine geçiyordu…”
  • “…Gözümle gördüm. Bir takım insanlar fışkıları karıştırıyor, içinde arpa tanesi arıyorlardı. Fakat ne mümkün… Çünkü fışkılarda arpa tanesi bulunmaz olmuştu… Gitgide felaket arttı. Anne çocuğunu, kardeş kardeşini, koca karısını kesiyor, pişiriyor, hayatta kalmak istiyordu..”
  • “…Bir an geldi ki, insanlar insan avcılığına başladı. Tenha yerlerde, tenha yollarda insanlar kendi gibi insanları kaçırıp, kesip yiyorlardı. İnsanların eti yeniyor, yağı eritiliyor, yemek yağlarına karıştırılıp satılıyordu. Bu yüzden kendini bilenler yağ yemeyi bırakmıştı…”
  • “…Hükümet insan yemenin önüne geçmek için çalışıyor, evleri basıyor, birçok kimselerin evlerinde insan kemikleri buluyordu. Hükümet bu cinayete cesaret edenleri asıyor, kesiyor fakat bir türlü cinayetin önünü alamıyordu. Uzaklara gidecekler, toplu ve silahlı halde gidiyordu…”
  • “…Ölenleri yıkama, kefenleme kalkmıştı. Çünkü yüyücüler (ölü yıkayan) yıkamaya yetişemiyordu. Kefen ise kalmamıştı. Bundan dolayı ölüler eski püskü çamaşırlarıyla gömülüyorlardı. İnsan telefatı o dereceyi buldu ki, sadece Nişabur’da yüz bine yakın insan açlıktan öldü…”

Bu kıtlığın ardından bir veba salgını başlamış ve halk ölülerini defnetmekten aciz kalmıştır. Bu durum, Gazneli Mahmud’un yardım politikası ile kısmen önlenmiş, 1011 senesinin mahsulü yetişince ortadan kalkmıştır.

Kaynak: Gazneliler & Ravzatu’s-Safa, Müluk-i Gazneviyye – Mirhand (Tercüme ve Notlar: Erkan Göksu). @erkangoksu1

Bu Konu, Tarih-i Kadim @kadimtarihimiz Kullanıcı adıyla paylaşımlar yapan, bir Twitter hesabının, paylaşımlarından derlenerek oluşturulmuştur…

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm Yorumları Göster
mutlakaoku.com | Pdf Kitap İndir | Telecharger Livre GratuitDescargar Libros Gratis | Free pdf download | Kostenlose eBooks |
0
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Yaz Mutlaka Okunsun...x