Hayatının Son Günlerinde Atatürk’ün Yanında Olanlar ve Anlattıkları!

 “Kılıç Bak Koca Bir Tarih Göçüyor” Hasan Rıza onun söylediği vasiyeti yazmış, Kılıç Ali annesinin gönderdiği gül sirkesini başına sürmüş, Salih o ölürse kalbine sıkacağı kurşunun yerini çoktan işaretlemiş, İsmet ‘o iyileşti’ haberini kalbine sıkacak Salih’den beklemişti… #flood

  • Son dönemlerinde geçirdiği nöbetlerden sonra Afet İnan’a “Bana ne oldu? Bana bir şey oldu” demiş, sonra kısık sesle Afet İnan’ın kulağına gizlice fısıldamıştı: “ölüm demek böyle olacak kızım…”
  • O an duvarda asılı duran “Dört Mevsim” adlı tabloya bakıyor, o tabloyu doğup büyüdüğü topraklara benzetiyor. Başucundaki Afet İnan’a “oraya gidelim Afet. Herşeyi bırakıp gidelim. Şöyle basit bir ev, ocaklı bir oda. Çekip gidelim ormanlara, hele ben bir iyi olayım da…”

  • Son konuşmalarında Salih’e “şu ellerimin haline bak Salih. Büsbütün başka bir adam oldum. Çok dermansızım Salih. Hiç hafızam kalmadı. Değiştim Salih… Artık o eski adam değilim” demiş, Salih kalbine atacağı kurşunun yerini o günlerde çizmişti…
  • Hayatına kastedilmemesi için icabında canımızı fedaya azmetmiş olduğumuz büyük Atatürk gözümüzün önünde güpegündüz fani hayata veda edip gidiyor,herkes ellerini kavuşturmuş büyük bir arz içinde azimkarane bir vasiyet almış duruyor ve kimsenin elinden bir şey yapmak gelmiyordu »
  • Aman Ya Rabbi… Adeta dehşet içindeydik. Bir ara Hasan Rıza dayanamadı büyük bir teessür içinde bana: ‘Kılıç bak koca bir tarih göçüyor’ dedi. (KILIÇ ALİ)
  • 17 yaşındaydım. Yanıma Moskof Ziya denilen resmi üniformalı biri geldi. ‘Saraydan geliyorum baban yolladı, seni bekliyor’ dedi. Gittik saraya… Babam “bak Muzaffer artık koca adam oldun Atatürk ölüyor”dedi. Başladım ağlamaya. Çünkü ben Atatürk’ü hiç ölmez bilirdim kafamda…
  • “Ağlama evladım Atatürk’ü uyandıracaksın duyarsa kızar, ben sevmem erkeklerin ağlamasını, bak Muzaffer eğer Atatürk ölürse bende hayatıma son vereceğim, annen ablaların sana emanet sen artık koca adamsın ailenin erkeği sensin” dedi.. (Salih Bozuk’un oğlu)
  • Salih, kuran kursunda kendisi için hocadan dayak yiyen küçük Mustafa’yı gözünün önüne getirmiş, o dayağın borcunu kendi kalbine atacağı kurşun ile ödeyeceğine çoktan karar vermişti. Başında “hadi be paşam yapma” diyor ama paşa onu duymuyordu…
  • Hasan Rıza Soyak (genel sekreteri): ‘Birdenbire gök mavisi gözleri açıldı ve sert bir hareket ile başını sağa çevirdi. Ben de artık hıçkırıklarımı zapt edemedim. Diz çöktüm. Sağ elini ellerimin içine aldım. Öptüm ve yüzüme sürdüm.’
  • Salih ağlayamıyor, konuşamıyor, yanında konuşulanları anlamıyordu.Kendinden geçmişti. Odadan fırladı.’Nereye?’diye soranlara ‘Şimdi geliyorum’ dedi. Gidip kalbine sıktı ama kurtarıldı ölmedi. Hatıralarında gerisini şöyle anlatacaktı: “Bundan sonrasını hiç hatırlamıyorum.”

  • Bundan sonrasını onu görmek için Ankara’ya kadar giden, hayatı boyunca onu arayan ama bulamayan Aşık Veysel; tüm ülkeyi ağlatan ATATÜRK’E AĞIT eseri ile anlatacaktı… Veysel, bağıra bağıra ”Ağlayalım Atatürk’e” diyor, ülke ağlıyordu.

Son olarak; ”Bütün dünyanın her yeri ATAM dedi kan ağladı” diyen Veysel haklıydı…

Bu Konu, Adnan Başkan @AdnanBaskan1905 Kullanıcı adıyla paylaşımlar yapan, bir Twitter hesabının, paylaşımlarından derlenerek oluşturulmuştur…

Abone ol
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm Yorumları Göster
mutlakaoku.com | Pdf Kitap İndir | Telecharger Livre GratuitDescargar Libros Gratis | Free pdf download | Kostenlose eBooks |
0
Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Yaz Mutlaka Okunsun...x