Flood'un Yayınlandığı Tarih:31 Ekim 2017 @ 23:47
Cumhuriyetin ilanı öyle güle oynaya olmadı. Bazı karışık durumlar yaşandı. Cumhuriyet bilgiseli/floodu ister miyiz?
- Cumhuriyetin ilan edilebilmesi için ne manevralar ne kulisler yapmak zorunda kalınmış. Şaşıracaksınız.
- 24 Temmuz 1923’te Lozan imzalandı. Dönemin başbakanı Rauf ile Lozan heyeti başkanı İsmet arasında ciddi bir sürtüşme hali mevcuttu.
- Mustafa Kemal Temmuz ayının sonlarında genel sekreteri Rıza Soyak’ı yanına çağırdı, cebindeki notları verdi. Temize çekmesini istedi.
- Rıza Soyak notları temize çekti. Mustafa Kemal’e sundu. Mustafa Kemal notları Adliye bakanı Seyit Bey’e gönderdi. Fikrini sordu.
- Ağustos ayının başında başbakan Rauf, Mustafa Kemal’e istifa etmek istediğini söyledi. 4 Ağustos’ta bakanlar kurulu istifa etti.
- Rauf, görüşmenin sonunda Mustafa Kemal’e “Devlet reisliği makamını güçlendiriniz” dedi. Mustafa Kemal “Şüpheniz olmasın” diye cevapladı.
- Lozan imzalanmıştı. Artık gündem devletin şekli ve halifenin durumuydu. Hilafet için mecliste gizli bir ittifak kuruldu.
- Bu ittifak, Halife Abdülmecid’in devlet reisi olmasını amaçlıyordu. Bu ittifak Rauf’u meclis 2. başkanı seçtirerek gücünü gösterdi.
- Oysa Rauf, aday olmamıştı. Fakat ittifak gücünü göstermek için Rauf’u habersizce meclis 2. başkanı seçtirdi. Böylece açık oldular.
- Bu ittifak aynı zamanda içişleri bakanlığına da Sabit’i seçtirmişti. Atatürk durumun farkına vardı. Bakanlar kurulunu topladı.
- Başbakan Fethi bey bu ittifakın kendisini iş yapamaz hale getirdiğini ve çalışmaları önlediğini söyledi. Atatürk bu durumu fırsat bildi.
- Atatürk, bakanlar kurulunun istifa etmesini ve Fevzi Paşa hariç, daha önce görev almayanların seçilmesini teklif etti. Kabul ettiler.
- Bakanlar kurulu 27 Ekim’de istifa etti. Gizli ittifak kendi bakanlar kurulu listesini oluşturdu ama seçtirecek çoğunluğa sahip değildi.
- Atatürk’e yakın olanlar da kendi listesini oluşturdu. Toplantı yapıldı. Bazıları bakanlar kurulunda olmak istemedi. İşler karıştı.
- Savaş kazanılmış, Lozan imzalanmıştı. Memleket kurtulmuştu. Ama sorunlar çözülmemişti. Atatürk bir saatlik süre istedi.
- Atatürk bir saat sonra, genel sekreteri Rıza Soyak’a verdiği, Seyit Bey’e sunduğu notlarla geldi. Bu notlar, anayasa değişikliği içindi.
- Atatürk 28 Ekim akşamı o meşhur sözünü arkadaşlarına söyledi: Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz. Arkadaşları onu alkışladı.
- Ertesi gün Atatürk’ü destekleyen 158 vekil mecliste toplandı. Değişiklik teklifi meclise sunuldu. Teklif oy birliği ile kabul edildi.
- Cumhuriyet ilan edildi. Yaklaşık 15 dakika sonra, değişiklik doğrultusunda Cumhurbaşkanı seçimi yapıldı. Atatürk oy birliği ile seçildi.
- Halife Abdülmecid’i devlet reisi yapmak isteyen gizli ittifak haberi alınca dumura uğradı. Rauf bey durumu sorumsuzluk olarak niteledi.
- Halk fırkası, Rauf Bey’in bu beyanatı için toplandı. Rauf Bey “bazı sorumsuzlar” demişti. Bu sorumsuzlar kimdi? Atatürk müydü?
- Halk fırkası bu sözler için toplandı. Rauf bey toplantıda bu sözlerin Atatürk için söylenmediğini, Cumhuriyet’i desteklediğini söyledi.
- Cumhuriyet’in ilanından rahatsız olmuşlardı ama kimse Cumhuriyet’e karşı olduğunu söylemiyordu. Hepsi, durumu kabullendiler.
- Esasen sorun Cumhuriyet’in ilanı değildi. Devlet reisinin kim olacağı sorunuydu. Reis Atatürk olunca Halife makamı boşa çıkmış oldu.
- Onlar, Atatürk’ün meclis başkanı, Halife’nin de devlet reisi olmasından yanaydılar. Ama sayıları azdı. Ve başarısız olmuşlardı.
- Atatürk ise, Rauf Bey’in sorumsuz lafını kendisine ettiğini biliyordu. Atatürk Rauf Bey’e Nutuk’ta güzel bir cevap vermiştir.
- Atatürk Cumhuriyetin ilan ve reislik sorununun vakit almasını, iç çekişme yaşanmasını istemiyordu. Memleket haraptı. Çok iş vardı.
- Cumhuriyet’in ilanından sonra Halife makamı boşa çıkınca. Birileri Hilafetin yakın zamanda kaldırılabileceğinden endişe duymaya başladı.
- İşte tam bu noktada tuhaf gelişmeler yaşandı. Hindistan’dan bir takım mektuplar gönderildi ve bunlar gazetelerde yayıldı.
- Bu mektuplar Atatürk ve İnönü’ye yazılmış mektuplardı. Mektupta Hilafetin Türkiye’de “Sünni ekolden” devam etmesi tavsiye ediliyordu.
- Cumhuriyetin ilanı ile halife makamı boşa çıkmıştı. Fakat gelen mektuplar İslam alemi Türkiye’de hilafet istiyor algısı yaratıyordu.
- Hal böyleyken hilafetin kaldırılmasının gündeme getirilmesi zor olacaktı. Üstelik Halifenin ne olacağı yeniden tartışma konusu olacaktı.
- İyi de bu mektupları kim niye yazmıştı? Bu mektuplar nasıl gazetelere yayılmıştı. İşte, işin en hassas noktası burası oluyor. Dikkat!
- Öncelikle bu mektup Cumhuriyet’in ilanını ve Atatürk’ün devlet reisi seçilmesini hedef alıyordu. Zaten amaç da oydu.
- Mektup Hindistan’dan gelmişti. Hindistan o tarihte İngiliz sömürgesiydi. Mektubu yazanlar Ağa Han ve Emir Ali isimli kişi…
- Ağa Han kim? İngiliz sömürgesini destekliyordu. Üstelik 1919’da Hindistan’daki hilafet hareketine karşı çıkmış, engel olmuştu.
- Kendi memleketinde İngilizle iyi geçinen, hilafet hareketine engel olan şahıs, Türkiye’den hilafet bekliyordu. Garip değil mi?
- Bu mektup, Türkiye’de hızlı biçimde yayılmıştı. Aslında mesele basitti. İngiltere Türkiye’de Atatürk’e karşı hilafeti destekliyordu.
- İngiltere, işgale direnmeyen hanedanı devirip Anadolu işgalini önleyen Atatürk’e karşı hilafet kartını kullanmak istiyordu.
- İngilizlerin Türkiye’de etki edebileceği klikleri yoktu. O yüzden sömürgesi Hindistan’da iyi geçindiği Ağa Han’ı kullanmaktan çekinmedi.
- Bağımsız Türkiye, dünya genelinde “mazlum milletler” için umut olmuştu. İngilizler için bu tehditti. Üstelik Musul sorunu duruyordu.
- Bu gibi sebeplerden ötürü İngilizler Atatürk’ü iş yapamaz hale getirmek, meşgul etmek için türlü girişimlerde bulunuyordu.
- Ağa Han’ın mektubu hadisesi nedeniyle Aralık 1923’te İstiklal Mahkemesi kuruldu ve mektubu yayanlar yargılanmaya başlandı.
- Mahkeme Ocak 1924’te mektubun Türkiye’nin egemenlik hakkına tecavüz ettiği kanaatine vardı ama mektubu yayanlar beraat etti.
- Böylece hem dışarıya mesaj verilmiş oldu. Hem de içeride böyle hassas bir mesele nedeniyle insanların cezalandırılması engellendi.
- Bu sırada İngiliz basınında Halife’nin istifa ettirileceği ve sürgün edileceği haberleri patlak verdi. Böylece her şey netleşmiş oldu.
- Yine bu sıralarda Hafız İbrahim isminde biri, cami cami gezerek konu üzerinden fesat çıkarmaya çalışmış ve hapis cezası almıştır.
- Sorunların büyüyeceğini anlayan Atatürk çareyi hilafetin kaldırılmasında bulmuştur. Ve hilafet Mart 1924’te kaldırılmıştır.
İşte, güzel fotoğraflarla paylaştığımız “Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz” sözü, öyle kolay edilmemiştir. Lütfen kıymetini bilelim.