Tek çözüm
#Bilim arkadaşlar, işimize bakalım, dünya insanı olun, başka kurtuluş yok.
- Sanıldığı gibi dünyadan kopuk bir Polyannalık değil kurtuluş bilimde demek. Bize, hayatımıza anlam katacak bir meşgale lazım.
- “İşimize bakalım” demek, kafanı kuma göm, büyüklerine karşı gelme demek değil. İyi yaptığımız, anlamlı ve faydalı bir işe odaklanalım demek.
- Özellikle umutsuz zamanlarda bu çok daha fazla önem taşır. Kaçış değil bakın, bilakis hayatla yüzyüze mücadeledir bu.
- İşler umduğumuz gibi gitmeyince telaşlanmak, felaketi sürekli kafada taşıyıp çaresizlik hissetmek bizi teslimiyete götürür.
- Mesela, oylarımız göz göre göre, utanmazca, kanunsuzca çalındı. Ne yapabiliriz şu anda? Sürekli çaresizliği hatırlamakla ne değişir?
- Onun yerine, hayatımıza anlam katan her neyse onu yapalım. Yoksa öyle bir şey, bulalım.
- Umut hoca ve birçok başkası için bu anlam, insanlığın bilgi haznesini geliştirmek ve bu bilgiyi paylaşmakta yatıyor.
- Bir başkası siyasi örgütlemede bulur bu anlamı. Diğeri keman çalmakta. Bir diğeri çocuğunu en iyi şekilde yetiştirmekte.
- “Buradan kaçacağım, çocuklarım için başka bir hayat kuracağım” da diyebilirsiniz. Bu da bir anlam katar hayata.
- “Yaşamak için bir ‘neden’i olan, her türlü ‘nasıl’a katlanır” diye yazar Viktor Frankl, “İnsanın Anlam Arayışı”nda.
- Auschwitz’den sadece ve sadece hayatına bir anlam katarak sağ çıkabilmiş bir adamın lafını dinlemek lazım bence.
- (şansın rolü büyük tabii, ama hayatına bir anlam katmayanların kamplarda nasıl solup gittiğini de anlatır Frankl)
- Bugüne odaklanmayın, yarını düşünün, yarın için ne yapacağınızı planlayın. O zaman çaresizlik duygusundan kurtulur, güç kazanırsınız.
- Yanan bir evin içindeyseniz, dışarı çıkacak bir kapı ararsınız. “Yanıyorum bitiyorum” demezsiniz.
- İşte hayatınıza yükleyeceğiniz anlam o çıkış kapısıdır.
- Bu cühela ortaçağ kafası bitecek. Kendini tüketecek bir şekilde, sürdürülebilir bir kalitesi yok. Sonrasında ne yapacağınızı hayal edin.
- Frankl, yazdığı kitabı yayınlatacağını düşünerek, ve karısına kavuşacağını hayal ederek bulmuş dayanma gücünü.
- Şahsen benim hayalim, üniversiteler düzeltilirken bir taş üstüne taş koymak, ve eleştirel düşüncenin yayılmasına katkı yapmak.
- Herkesin kendi hayali olabilir. Büyük olmasa da olur. Çocuğunuzun büyüyüp güzel bir hayat kuracağını hayal etmek de size güç verir.
- Cehennemden geçiyorsan yürümeye devam edeceksin!.
- Dünya standartlarına göre kendini yetiştirmek, ve başkalarının da yapması için onlara destek vermek de hayata anlam katar.
- O yüzden yurtdışında yaşarken de anlamlı işler yapabilirsiniz. Nitelikli bilgiyi aktarmak gibi, zeki gençlere fırsatlar bulmak gibi.
- Son olarak, şurada belli bir idrak, yetenek ve bilgi seviyesinde bir avuç adamız. Birbirimize saldırmak için fırsat aramayalım.
- Tamam çok zekiyiz ve kusur bulmak çok zevkli, ama bir lafa kızınca biraz durup “acaba söylediğini iyiye yorabilir miyiz?” diye düşünmeliyiz.
- Bir de “binlerce kişi KHKlarla üniversiteden atılmışken ne bilimi?” diye itirazlar gelmiş Umut hocaya.
- Ben KHK ile atılmadım, ama önceki yıllarda Türk üniversitelerinin rezil ortamındaki haksızlıklardan payımı aldım.
- Sizi işten atabilirler, başka yerde işe girmenizi engelleyebilirler, herkes size yüz çevirebilir. Ama yapamayacakları bir şey var.
- Sizin birikiminizi, bilginizi, doktoranızı, bilimci kişiliğinizi ne yapsalar elinizden alamazlar. Zindana da girseniz siz “hoca”sınız.
- Siz izin vermezseniz, kimse sizin değerinizi düşüremez. Hakaret edebilirler, ama siz kendinizi bilirseniz güler geçersiniz.
- O yüzden “akademisyen kıyımı varken ne bilimi” demek kıyas-ı batıldır. Çünkü bilimsel düşünce bir ofise bağlı değildir.
- Bu söylediklerimin örneklerini zaten her gün görüyoruz. Mağdur akademisyenler yazmaya, öğretmeye devam ediyorlar. Yani işlerine bakıyorlar.
- İleride bu insanlar alınları ak bir şekilde tarihe geçecekler. Çünkü bir amaç, bir ideal için çalışıyorlar, başlarına ne gelirse gelsin.